Fındık kabuğunu doldurmayan sıkıntı
Çok zamandır içimde şu an yaşadığım gibi bir sıkıntı yoktu. İçim üzgün, yorgun ve de kırgın.
Namaz kılarken gözlerime doğru süzülen yaşları engellemeye çalıştım şimdi nasıl tutuyorsam
kendimi, öyle..
Öylesine oturmuşum klevyenin başına belkide kendimi unutmaya çalışıyorum. koca bir hayatın
meyvesi gözyaşları olmamalıydı.
Kalkıp oturduğum odanın kapalı perdesini açtım. Güneş gri bulutların arkasında. sineğin biri açık
pencereden içeriye daldı. Önümde uçuyor. canım oldukça sıkkın kalkıp sineği kovalayıp öldürme
isteğim yok. Beni üzen şeyi, şeyleri düşünüyorum. Sonra boş ver kızım üzülmesi gerekenler keyf
çatıyor çocuklarıyla şimdi. Kim bilir hayat onlara gereken dersi verecek.
Burada anlatmam anlamsız olsa da içimi boşaltıp rahatlamak adına olanı yazacağım. Belki fındık
kabuğunu doldurmaz ama günlerimi doldurup beni üzecek türden.
Oğlum gelinim ve torunlar bayramın ikinci günü bana geldiler. Sevindim tabii, çocukları özlemiş
yollarını dört gözle beklemiştim.
Bu sabah kahvaltıdan hemen sonra torunum Duru (ilkokul ikinci sınıfa geçti.) mızıldanarak geldi
yanımıza. Annesine sokularak kolumu yine bir şeyler ısırdı dedi. Annesi ondan daha telaşlı, yine
çocuğun kolunda bir şeyler çıkmış dedi. Daha önce de çıkmıştı. Vücudunda çıkmadan hemen bir
doktora götürelim.
Ben Duru’ya yaklaşarak:
- Hani nerde çıkan şeyler, bakayım dedim.
Duru gösterdi. Baktım ki minicik gözle zor görülen iki siğil ve bir üç dört milimlik çizik. Bu çizik
dedim. Bunlar da çok önemsiz. hemen doktora gitmeye gerek yok. Eğer çoğalırsa gidersiniz.
Gelinim:
- Olmaz; hemen doktora gidelim aşkım. ( Oğluma diyor.)
Ben:
- Jülide’nin yerinde olsanız ne yapacaksınız, her tarafı yara içinde.
Gelin:
- Sorun şu an Jülide değil. Onu konuşmuyoruz. Ondan bize ne!
Ben:
- Onu örnek olarak verdim. Duru’nunkiyle kıyaslamak için.
Tabii gelin bunları bana söylerken ses tonunu oldukça yükseltmiş, adeta azarlar gibi konuşuyor
bu arada benim de sinirlerimi zıplatıyordu. Doğal olarak oğlum karısını haklı buluyor anneyi bir
tarafa itiyordu. Ben lâvobada söyleniyordum. Şöyle: Kuş götünü yara sanmış, dönmüş dönmüş
arkasına bakmış.) diye. Oğlun sus artık anne diye sesleniyordu. İçimden konuşmalarım sürse de
susuyor, ya sabır çekiyordum. Saat geçmeden gelin hiç bir şey olmamış gibi benimle konuşuyor
şöyle- böyle diye bir şeyler söylüyordu. Ben de konuşuyordum ama içime bir kez sıkıntı girmişti.
Az sonra diğer torunum Rüzgar’la ilgilenen oğlum, anne küçükken ben nasıldım diye bana sorup
karşılık bekliyordu. Beni şu an öyle kuşatmıştı ki başka bir şey düşünemiyordum.Nasıl olduğunu
hatırlamıyorum oğlum dedim. Gerçekten hatırlamıyordum.
Torunum Rüzgar:
- Nasıl hatırlasın baba, yüz yıl geçmiş dedi.
İçimden sonra hatırlarım belki dedim.
Onlar baraja gitmekten vazgeçip Atatürk orman çiftliğine gittiği zaman hatırladım. Aynı oğlu
gibiydi. Hırçın ve nazlı. Onlar şimdi çocuklarına sevgiyle nasıl katlanıyorlarsa bende onlara öyle
katlandım, sevgiyle.Böyle anneyi tersleyip, karısından ya da kocasından yana olsalar bile galiba
yine katlanırdım.
Yazdım ama içimin sıkıntısı geçmedi..
25. 08 / 2018 / Nazik Gülünay
Fotoğraf, torunlarım Duru ve Rüzgar
YORUMLAR
Insan ilişkileri sabır ister. Her insanın kendi dünyası ve yaşam şekli var. Yeni nesil de artık kimsenin mudahelesini istemiyor. Bu onların suçu değil biz onları özgür ve hazır cevap yetiştirdik. Oğlum yok ama kendi kızlarım da çok fazla işlerine karısılmasından hoşlanmıyor. Birlikte isek mümkünse günü tatlı tatlı geçirmeye çalışıyor en ufak müdahele de bulunmuyorum. Eğer danısırlarsa siz bilirsiniz ama şöyle olur ise sanki daha iyi olur diyorum.
Çözümü böyle buldum. Herkes kendi zamanını yaşayacak. Bırakalım istediklerini yapsınlar.
Hayatınızın ve sağlığınızın tadını çıkarın. Değmez.
Sevgilerimle.
glenay
Aslında benim fazla karıştığım yok.
Böyle ufak tefek şeylerde fikrimi söylüyorum bazen.
İyi ki kızım da oğlumda Benden uzakta bir şehirdeler.
Yılda bir kez ya giderim, ya gitmem.
Onlar nasıl rahatını seviyorsa, ben de seviyorum.
Çok teşekkürler Fatma hanım,
selâmlar, sevgiler..
glenay
Bazı şeyler insanın elinde değil. İster istemez üzülüyorsun.
Yorumunuza çok teşekkürler,
Allah hepimizin çocuğuna torununa sağlıklı uzun ömürler versin..
Selâmlar, saygılar..
Uzmanların söylediğine göre Türk toplumunda erkek çocuk sahibi olmak, babadan daha çok annenin kariyeri gibiymiş... Erkek çocuk bir süre sonra 'erk savaşından dolayı' babayla çatışır, herkes böylece sınırlarını belirler... Oysa anne için o her zaman en büyük dayanak ve sığınaktır... Evlenince, bu güç paylaşımı ve üstelik doğal olarak kuşak farkı girince araya zaten 'kız çocuğu' algısıyla bakılan eşinin fikirleri de 'erkek' kadar önemsenmez...
Kız çocuklarını zaten 'güç' olarak görmediğimiz için onlardan böyle bir beklenti yoktur... O nedenle evliliklerinde de 'paylaşma zorluğu' yaşanmaz... Hatta eşinin deiklerini yapması beklenir daha çok... Eşi de 'güç sahibi' olarak algılandığı için kararlarına pek karışılmaz...
Bu yaşananlar, çocukları bu yaşa gelmişş her evde olabilecek olaylar... Siz açık günüllülük gösterip yazmışsınız... bzilerle paylaşmışsınız...
Toplumsal terbiyenin ve sosyal bakış açısının dayattığı bu bakış açısını bir nebze değiştirmek elimizde... Bu da 'sihirli değnekle' olmuyor... Çok zaman istiyor çok!...
Üstelik aynı cinsiyetteki kişilerin yerlerini birbirlerine vermeleri de çok zordur... Baba - oğul ilişkisinde bile bu çok kolay yaşanamazken evliliğe kadar farklı aile yapıları ve değerlerle büyüyen gelin - kaynana ilişkisinde bunu başarmak en azından hafifletmek, tecrübe büyüklüğü nedeniyle önce büyüklere düşer...
Siz de bunun aşılmasıi en azından büyümemesi için bir çaba içerisine girmişsiniz... Geçecektir, emin olun geçecektir... Yıllar sonra gülerek anı olarak aranızda anlatılacaktır....
Paylaşımdaki samimiyetinizi içtenlikle kutlarım... Güzel günleriniz olsun....
Sevgilerimle...
glenay
Ben benden öncekiler gibi yapmayıp çocuklarımda kız- erkek ayrımı yapmadan yetiştirdim kendimce.
Oğlum bana bazen kızardı neden ablama da biraz yüklenmiyorsun diye iş konusunda. Kızım son derece hassastı ve çocukluğunda hastalık geçirmişti
ona davranışım biraz daha özenliydi.
Gelinimin ani çıkışları çocuklara da oluyor. Bugün onu gözledim.
Çocuklar alışmış artık.
Bugün ablasına gittiler ve inanın adeta rahatladım.
Gelinimle yaşadıklarımızı bir anı diye konuşacağımızı sanmıyorum.
Sadece onu anlamaya çalışıyorum.
Tekrar teşekkürler,
sevgilerimle..
glenay
İster istemez kafaya takıyorsun.
Yavaş yavaş geçecek.
Çok teşekkürler,
selâmlar..
Yerinde tepki vermezseniz önce dişinizi sayarlar,
Susmaya devam ederseniz, gün gelir kıyameti koparırsınız.
O zamanda kapı önüne koyarlar.
Kötü polis olmayın ama,sütlaç ta olmayın.
Kazan dibi kıvamında.
Kaynana dan çok, Annesiniz.
Kendinizi gelininize değil, oğlunuza saydırınız.
Sinirlenmeden,taviz vermeden söyleyin.
O gelininizi hizaya getirsin.
Yangına körükle gitmiyorum.
Sadece Dede olarak sizi anlıyorum.
Selamlar.
glenay
eşine karşı oldukça iyi- hatta aşırı derecede.
Gelin böyle bir evlât yetiştirdiğim için bana teşekkür bile etti.
Başka kaynanalar gibi oğlumu köşeye çekip onunla konuşamam.
Sadece onların da çocukları var ilerde ne olduğunu anlarlar diyorum.
Oğluma kırgınlığımı az da olsa belli ettim.
Sözgelimi akşam geldiklerinde biraz atıştırdık karnımız tok dediğinde
bir gün önceki gibi yiyin diye ısrar edip sofra hazırlamadım.
Kendiniz bilirsiniz dedim, oturup hazırladığım yemeği yedim balkonda.
O da benim yanımda kaldı.
Neyse uzattım. ilginize gönülden teşekkürler.
Selâmlar..
glenay
Çok teşekkürler arkadaşım..
Canım benim bizler yaşı aldikça daha duygusal ve kırılgan oluyoruz galiba
En iyisi gençlerin işine hiç karışmamak
Şimdiki gençler bizim gibi değil bizler daha saygılıydılardı büyüklerimize
Feveran değişti hiç kendine dert etme kıyamamış.
Biz gördüğümüzü bekliyoruz, onlar bu günü yaşıyor
Oğlan ne yapsın aşağı tükürse sakal, yüksrı tükürsen bıyık
Hoşça kal
glenay
İnsanlar ne düşüncede olduğunu birbirine söylemeli.
Bu durumda harlamanın bir anlamı yok.
Ben onlara karşı sanıldığından daha anlayışlıyım.
Ama bu benim yapım, çabuk kırılırım.
Gerçekten adım gibi naziğim.
Yorumuna çok teşekkürler.
Sevgiler..
Depresif bir dönem geçiriyor olmalısınız Nazik hanım. Bu olay öncesindeki duygusallığınız, olayı şekillendirmiş diyebilirim. Gelininizin çocuğu için endişelenmesini normal karşılamak lazım zira çocuğu şu an için onun en kıymetlisi.
Bu tür olaylar, özellikle gelin kaynana arasında olmak üzere, her ailede yaşanır. Mühim olan kuşak farkından ve bakış açısından kaynaklı bu olayları öncesinde, esnasında ve sonrasında iyi idare edebilmek. Bence öncesinden sizin üzerinizde bir depresiflik var. Bu depresiflik olay esnasında da kendini gösteriyor gibi. Sonrasında incinip küsmüş olmanızsa olayın tuzu biberi.
Aile içinde, işyerinde, sosyal arkadaş çevresinde, yaşanan olayın etkilerini minimize etmek adına, olay sonrasında mümkün olduğunca bahse konu olay hiç yaşanmamış gibi davranmakta fayda vardır. Eğer üzüldüğünüzü, incindiğinizi, küskünlüğünüzü hissettirirseniz, karşı tarafa acizlik belirtisi vermiş olursunuz. Ve acizleşen insan, insanlara itici gelir. Gelininiz gelip sizden özür dilese mesele daha da büyürdü. Hiçbir şey olmamış gibi davranarak en doğrusunu yapmış.
Türk toplumundaki aile içi kültür gereği anneler; özellikle oğullarının büyüdüğünü, yuva kurduğunu, bir kadına kocalık ettiğini, baba olduğunu pek kabullenmek istemiyorlar. Ben yazdıklarınızda biraz da bunu sezdim. Bence oğlunuzun artık bir adam olduğunu ve sizden göbek bağını kesmesi gerektiğini kabullenmelisiniz. Onun önceliği artık eşi ve çocukları. Elbette eski değerinizden birşey kaybetmediniz fakat bu hayatın acı bir gerçeği. Oğlunuzun işi, aile ortamında ortayı bulmak. Eşi için sizi azarlayamayacağı gibi, sizin için de eşini azarlayamaz. Azarlarsa kendi evindeki huzuru kaybeder.
Eşiniz, yanınızda yaşayan çocuklarınız var mı bilmiyorum ama eğer yoksa depresifliğinizliğinizden, yaşadığız ve yaşayacağınız bu tür menfi olayların etkisinden çabuk kurtulmak adına bir an önce eyleme geçmelisiniz. Sürekli ve neticesinde başarmış olma güdüsünü harekete geçirecek uğraşlar bulmalısınız kendinize. Zihninizi ancak bu şekilde olumsuz düşüncelerden alıkoyabilirsiniz. Eğer eşiniz ve yanınızda yaşayan çocuklarınız var ise ilginizi daha çok onlara kaydırabilirsiniz. Tabi aşırıya kaçmamak suretiyle. Bu arada netice verici uğraşlara da yönelmeniz süreci destekler.
Olumlu ve güzel kelime ve cümlelerle günlük konuşmalarınızı pozitifleştirmeniz de, alınganlıktan uzak ve pozitif düşünmenize katkı sağlayacaktır.
Unutmayın siz değerlisiniz. Çünkü bir annesiniz, bir kadınsınız, bir insansınız, bir kulsunuz. En büyük gücünüz, merhamet sahibi bir Yaradan'a olan kulluğunuzdan gelmektedir.
Bu olaydan dolayı kabahatli de değilsiniz. Zira ortada bir kabahat yok. Sadece her aile içinde yaşanacak, kuşak farkından kaynaklı aksaklıklar diyelim. Emin olun daha fazlası asla değil.
Eğer tek başınıza üstesinden gelemeyeceğinizi düşünürseniz bir psikologtan yardım da alabilirsiniz. Sanki geçmişi bilinçaltınızda biriktirmiş gibisiniz. Ama ben başaracağınıza inanıyorum.
Saygılar sunuyor, ellerinizden öpüyorum. Saygılarımla. Allah'a emanet olun.
demirelim_46 tarafından 8/25/2018 9:44:16 PM zamanında düzenlenmiştir.
glenay
Kendimi tutmasam çok şeyler söyleyebilirdim.
Gelinimle konuşmak mümkün değil. Yani ona karşı bir düşüncemi söylemek. İki kişi aynı görüşte olmayabilir. Bunu kızarak, sertçe, adeta kavga eder gibi söylemenin bir mantığı yok.
Şu an karşımda oturuyor, elinde telefon ve kahvesi, benim önümde bilgisayar. Oğlum çocukların biriyle uyudu.
Oğlum bana karşı davranışının iyi olmadığını anladı. Bir saat kadar önce balkona yanıma geldi. Yüzümden dargınlığımı anladı. Ben bu durumlarda susmayı tercih ederim, kendi kendime ağlasam da.
Yorum ve ilginize teşekkürler.
saygılar..