- 1079 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi İktisat Bölümü Öğrencisi Furkan Giray Dinç ile iktisat öğrenimi üzerine...
Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi İktisat Bölümü Öğrencisi Furkan Giray Dinç: ”Daha kısa sürede daha iyi yerlerde olmak isteyen kişiler tecrübelerden faydalanmasını bilmeliler diye düşünüyorum.”
SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Hangi okullarda okudunuz bugüne kadar?
FURKAN GİRAY DİNÇ- Merhaba, Ben Furkan Giray Dinç. Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi, İktisat dalı son sınıf öğrencisiyim. Babası Tokatlı, annesi ise Gaziantepli olan bir ailenin tek oğluyum. 1994 Yılında “Yalova/Çiftlikköy’de” doğumum ile serüvenim başladı. Çok kötü diye tanımlanabilecek o okuldan öbür okula sürüklendiğim, gittiğim her okulda uyum sorunu yaşadığım bir eğitim geçmişim oldu. Halbuki iki buçuk yaşında heceleyerek okuduğumu, üç buçuk yaşına geldiğimde ise okumaya başladığımı söylemişti ailem.
Şehir değişiklikleri, uyum sorunları, birkaç tane okul değişimi ile birlikte orta okulu kısmen başarılı bir şekilde bitirdiğimi hatırlıyorum. Ama asıl facia liseye başlamam ile olmuştu, henüz hedeflerimi belirleyememişken “Anadolu turizm ve otelcilik” diye bir lise karşıma çıktı ve bende elbet güzeldir diye atladım. Hiç baskıcı bir aile yapısına sahip olmadım şükürler olsun, tercihlerime küçük yaşlarımdan beri saygı duyuldu. Tercihlerim anne ve babamın görüşlerine ne kadar ters olursa olsun hep saygı duydular, onlar doğru ve yanlış olarak gördüklerini, bak bu kararı alırsan bu sonuçlarla karşılaşırsın dediler, tercihi yapmak ise bana kaldı. Bu konuda anne ve babama ne kadar minnettar olduğumu dile getirmem mümkün olamaz sanırım.
Lise döneminde stajımı Türkiye’nin en iyi tatil bölgelerinden birisinde yapma kararı aldım, haylazlıklarımdan dolayı stajım yarıda kaldı ve geri gönderildim. Okulumun olduğu yerde ise stajımı yapmadım ve sınıfta kaldım, benim için kötü bir anıydı. Sonrasında okulla uyum sorunu yaşadığım için yakın şehirlerden birisinde olan başka bir “Anadolu Turizm ve Otelcilik” lisesine gittim fakat burada da dikiş tutturamamıştım. Ülkemizde “Özel Anadolu Akşam Liseleri” diye bahsi geçen yerler vardı o dönemlerde. Onlardan birisinin kapısından elimde diploma ama aklımda hiçbir lise bilgisi olmadan çıktım.
O güne kadar ortaokulda aldığım bilgiler ışığında, tek bir soru dahi çözmeden “Ygs” denen sınava girdim. Haylazlıklarım bitmemişti ve Aydın’ın Nazilli ilçesinde bulunan Meslek yüksek okulunun Dış Ticaret bölümünü neredeyse dört yılda bitirdim, üçüncü yılımda sınavlara dahi girmeyen bana bir şey oldu ve dördüncü yılımda ortalamamı neredeyse iki katına katlayıp tüm derslerimi verip mezun oldum.
SORU-DGS sınavı zordur derler ama röportaj yaptığım bir öğrenci “hayatımda girdiğim en kolay sınavdı” demişti. DGS sizin için neydi?
FURKAN GİRAY DİNÇ- Mezun olmadan önce “DGS” adlı sınavı kafaya koymuştum ve sürekli okuyan bir insan olmuştum. Küçüklüğümden beri hep okumayı sevmiştim, her gördüğümü okurdum. DGS sınav sorularının Türkçe bölümünün ise okuduğunu anlamak olduğunun farkına vardım. Sınava girmeden bir iki tane roman okuduğumu hatırlıyorum başka bir şey yapmadım. Lisede, sonrasında matematik, geometri görmedim. Sadece okuduğumu iyi anlayabildiğimi ve okuduğum dizelerin içinde yaşamaya başladığımı fark ettim. Bu başlangıç bile burada olmam için yeterli oldu, erken farkındalığım yahut farklı bir isteğim olsaydı İstanbul’da İktisat okumak gibi onu da başarırdım. Bence DGS’nin üstesinden okumak ile gelebilirsiniz, ben öyle yaptım. Daha yüksek hedeflerinizde var ise buna ek Matematik bilgilerinizi de tazelemenizi tavsiye ederim.
SORU- hatanızı geç de olsa anlayarak İktisat mezunu olmak için çok ama çok çaba harcıyorsunuz. Bu hayatta siz e ne katacak? Önemli olan hata yapmak değil hatada ısrar etmemek değil mi?
FURKAN GİRAY DİNÇ- Çok çaba harcadığım konusu doğru, alanımı çok seviyorum ve farklılaştığıma inanıyorum hatta bazı zamanlarda günler kitapların başındayken kaybolup gittiğinde, inanamıyorum bunları yapabildiğime. Geçmiş okul dönemlerimde okulda birkaç derse tahammül edemeyen Giray gitmiş yerine sabah 09:00 - akşam 19:00 okulda mesai yapan Giray gelmiş. Okulda bulunduğum son dönemimde toplam on iki ders aldım malum “DGS” ile geldiğimden dolayı kapatmam gereken bir açık ve almadığım dersler olduğu için. On iki dersimi de hiçbir problem yaşamadan başarılı denecek şekilde takdim ettim, bu konuda ise bizleri güzel bilgileriyle aydınlatan destek olan hocalarıma minnettarım.
SORU-Bu çabalarının sonucu bir hedefin olmalı?
FURKAN GİRAY DİNÇ- Her geçen gün İktisat bilimi hakkında yeni teoriler, kelimeler öğreniyorum. Ülkelerin Ekonomik sorunlarla karşılaştığında hangi politikaları uygulayıp ne tür yollar izlemesi ile ilgili bilgiler ediniyorum. Her şeyden önce ileride bu alanda edindiğim bilgilerle insanlığa faydalı birisi olmak istiyorum. Şu an için hedefim, üniversitem bittikten sonra yüksek lisans başlangıcıyla birlikte araştırma görevlisi olarak üniversitede kalmak, hocalarım gibi insan yetiştirmek istiyorum.
SORU-Pişmanlıklarınız var mı?
FURKAN GİRAY DİNÇ- Hiçbir pişmanlığım yok, her şey de bir hayır olduğunu düşünüyor yaşadığım bu kötü eğitim hayatı denilen zaman diliminden dersler çıkarıyor ve ileriye bakıp daha sağlam bir temel ile yol almaya çalışıyorum.
SORU- Sizce Üniversite gençliğinin genel sorunları neler?
FURKAN GİRAY DİNÇ- Gençlerin genel sorunlarının yaşanmışlıklar olduğunu düşünüyorum. Bazılarımız kötüyü görmeden iyinin ne olduğunu bilemiyor. Bence bunun altında aile baskısı kavramı yatıyor. Ailelerin gençlere bilgilerini aktarıp geri çekilmesinden, kararı onlara bırakmalarından yanayım. Birçok gencin başarısızlık, isteksizlik, mutsuzluk vb. Sorunlarının temel kaynağında bunu görüyorum. Genel olarak aile baskısıyla bir yere gelme durumu ve kendisini zorunda hissetme sorunu başarısızlığın temel sebebi olabilir. Anne-Baba zoruyla doktor, mühendis, pilot, iktisatçı olunduğunu düşünelim. Bu insanlar gelecek tarihin zoraki olarak bir yerlere getirilmiş belki alanında işlevsiz denenebilecek kişileri olacaktırlar. Herkes sevdiği uğraş ile meşgul olmalı ancak bu şekilde sorun çözülür diye düşünüyorum. Bu ülkenin her meslek dalından insana ihtiyacı var. Yeter ki mutlu olsun, işlerini zorunluluk hissederek değil severek yapsınlar. Einstein’a anne veya babasının zorlayarak Atom’u parçalattığını düşünmüyorum. Yemeği istekli ve isteksiz yaptığınızdaki halinizi karşılaştırın. İşte o zaman bu bahsettiğimiz insanlar; Bir ekonomik buhranı çözen iktisatçı, yapay zekanın harika bir şekilde kullanılabileceği bir robot, bir canlının kalbini insan vücudunda çalıştırmayı başaran bir doktor olabilir.
SORU- gençler genelde tecrübelerden faydalanmıyorlar bu konuda da ısrarcılar bu onlara ne kaybettirir sizce?
FURKAN GİRAY DİNÇ- Gençlerin tecrübelerden faydalanamama durumu içler acısı, bunu en iyi kendimden biliyorum. Büyüklerimin benimle paylaştığı tecrübeleri genelde gerçekleşir. Bunu bilmeme rağmen bir büyüğüm yeni bir tecrübesini paylaştığında onun tecrübesinden faydalanamayarak hareket edipte, büyüğümün bahsettiği sorunla karşılaştığımda ise her defasında biraz daha kulak vermem gerektiğini anlıyorum.
SORU- Üniversite sizce ne ifade ediyor?
FURKAN GİRAY DİNÇ- Üniversite dönemini açık bir denizin ortasında mahsur kalmış, açlıktan susuzluktan ne yana gideceğini şaşırmış hayaller gören birisine benzetiyorum. Bu durumda iken kendisi için kurtuluş olabilecek bir kara parçasını görüyor. Burada kara parçası diye benzettiğim üniversite hayatını ciddiye almak oluyor. Eğer kendisini hayallere bırakıp denizin ortasında kalmaya devam ederse kişi dalga nereye sürüklerse oraya gidebilir ancak, bu şekilde kara parçasına ulaşma şansı oldukça düşük olabilir. Burada bahsettiğim olay ise üniversite hayatını ciddiye almamak oluyor. Kurtuluş için gördüğümüz ada parçasına doğru kulaç atmamız, elimizden ne geliyorsa yapmamız lazım. Daha iyi bir yaşam için adada bizi ne güzelliklerin beklediğini bilemeyiz. Yani üniversite hayatımızı ciddiye almaya başlamakta adaya doğru kulaç atmak, ne kadar yorulmuş bıkkın, hayaller içinde olsanız da, kulaç attıkça adaya ne kadar yaklaştığınızı fark ediyorsunuz. Aynı şekilde üniversiteyi, derslerinizi, hocalarınızı ciddiye aldıkça size bilgiler kattığını bu bilgilerle fikirleriniz oluşmaya başladığını hissediyorsunuz.
SORU-Üniversiteliler tecrübeli ve bilgili insanlar en yakını olsa bile faydalanamıyor. Bu konuda siz ne diyorsunuz hayatınızı göz önüne aldığınızda?
FURKAN GİRAY DİNÇ- Tecrübelerden gerçek anlamda faydalanabilen insanlar var ise bunun mükemmel bir zaman kazanımı olduğunu söyleyebilirim. Genelde tecrübeleri yaşayarak edindiğim için hep zaman kaybıyla karşılaştım ve buda ulaşmak istediğim hedeflere çok daha uzun vadelerde ulaşmama sebep oldu. Daha kısa sürede daha iyi yerlerde olmak isteyen kişiler tecrübelerden faydalanmasını bilmeliler diye düşünüyorum.
SORU-İktisat bölümü okumak zor. Buna katılıyor musunuz?
FURKAN GİRAY DİNÇ- Katılmıyorum, iktisadı ne kadar sevip sevmediğiniz ile ilgili diye düşünüyorum. Ünlü felsefecilerden birisine ait çok sevdiğim bir cümle var, “Tembel insan yoktur, mutsuz insan vardır.” der. Sizin uğraştığınız alan ne olur ise olsun eğer mutluysanız o alanda zorluk olarak görülen noktalar ortadan kalkıp, size sevdiğiniz bir şarkıyı dinlemek gibi geliyor diyebilirim.
İktisat’ ı seviyorsanız okuyun. Ama unutmayın okumadan sevip sevmediğinizi bilemezsiniz.
Çok Sağ ol Furkan Giray Dinç Kardeşim “ Bir müsibet bin nasihattan etkilidir” sözünü hayatta yaşamış insan olarak tecrübelerinizi bizimle paylaşmanız bu röportajı okuyan gençlere umarım faydalı olacaktır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.