- 643 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM RECEP MERYEME EL KOYUYOR
ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM RECEP MERYEME EL KOYUYOR
Aşağıya indiklerinde Muradiye’nin çayı demlemekte olduğunu görmüşlerdi. Kim leen bu yavru? Bütün çingenleri buraya mı topladın? Muradiye, bu adamdan çok korkmuştu. Usulca çaylarını bırakarak, Musa’yı uyandırmak istercesine dışarıda bekleyen iki kişiyi de göstererek , Arkadaşlarınızı buraya davet edeyim mi, dışarısı çık soğuk da? Et bakalım uyanık. Adın ne senin güzelim? Muradiye efendim. Ben de bu iş yerinin yeni ortağı Recep. Musa ne diyeceğini bilemez halde sadece susuyordu. Bela, kara bulutlar gibi beklenmedik ufuklardan gelerek , kara basanlar gibi çökmüştü başına. Ulan felek ,senin yazgına, çizgine be.
Recep ve iki adamı, çaylarını içip gittiklerinde Musa , Muradiye’yi karşısına oturtup; Bak kızım , ben de hapishanelerde çok yattım. Sütten çıkmış ak kaşık hiç değilim. Param yoktu. Arkamda kimseler yoktu, üstelik kötü bir suçtan içerideydim. Afyon cezaevinde dört yıl aynı koğuşta yattık , bu bela herifle. Onun ayakçısı oldum. Bilir misin ayakçı ne demektir? Adamın yemeğini hazırlar , yatağını silkeler, donunu yıkarsın , hatta ayaklarını bile . O da seni korur, karnını doyurur, gözetir, iliştirmez kimseyi. İşte bu halden sonra o adam her hakkı görür senin üzerinde. Bilmiyordum Musa, çok özür dilerim, diyerek yerinden kalkıp sarılarak ağlamaya başlamıştı . Musa’nın yanaklarına değen ılık göz yaşları , ona sıkıca sarılıp , Üzülme kız, her şey daha iyi olacak. Sen bu Kamyon Recep’ten uzak dur ,çarpılma sadece. Senin neler hissettiğini biliyorum ama yaşın tutmuyor be yavrum. Tutsa, seni de nikahlarım Allah’ıma. O Komiser Kemal var ya, devamlı beni kollayıp açığımı arıyor. Bunu biliyorsun değil mi? Kayın pederimin has adamı ,götoş suratlı.
Akşam eve geldiğinde kapıyı, ağlamış olduğu her halinden belli olan Nurcan açmıştı. Kız, yok bir şey, mesele çıkartma dercesine yutkunuyordu. Kötü bir gün geçirmişti zaten Musa. Birden yüksek sesle patlamıştı içeriye doğru. Ne var gene be? İki kadın neden geçinemiyorsunuz ? Kızımız bir buçuk aylık çocukla ,gezmeye gidecekmiş. Şu giydiği kıyafete bir bak. Görgüsüz muhacir, ne olacak. Yeter be anne , kes sesini. Onun kocası sen değilsin , benim. Ben müsaade edersem giyebilir. Demek şimdi böyle oldu ha . Yazıklar evin babamdan kaldığını, benim de varis olduğumu sakın unutma. Köy yeri olmasa, babam ortada olmadığı için satamazdın bile. Bazı cahillikler yaptım diye, evin tamamı sana geçmez ki, anacığım. Melike Hanım fazla dayanamayarak odasına geçip kapısını kilitlemiş, oğluna ve gelinine intizarlar ederek ağlıyordu. Gel kız yatağa. Artık lohusalık falan bitti. Üstüne aybaşı bile oldun. Oğlan da hazır uyuyorken… Anasına aldırmadan, erkeksi naralar atarak , karısını aylardır giremediği yatak odasına sürüklüyordu. Ben seni çok özledim Musa. Beyaz çarşaflar arasında, henüz tüysüz , beyaz, balık etli bir ilah kendini sunuyordu. İyi de,sevişirken aklına, Muradiye’nin oynak kalçaları, tombul memeleri ne diye geliyordu. Erkek işte.
Sabah her zamankinden erken ve mutluluk içinde koşar adımlarla iş yerine gelmişti .Masasında kurulmuş olan Kamyon Recep, Yahu ortak, işe neden geç geliyorsun? Sen böyle kaytarırsan, nasıl para kazanacağız? Diye sitem ediyordu. O sırada Meryem başını kapıdan uzatmış , bu gün bana ihtiyacın var mı Musa Bey? Recep yerinden fırlayıp Meryem’in kolundan yakalayarak içeri çekmişti. Benim ihtiyacım var. Çık lan yukarı. Ters ters bakma leen Musa. Yoksa Muradiye’yi de alırım, anlıyor musun leen maraba? Musa Muradiye’yi kaptırmamanın hesabını yaparak Meryem’e, başıyla kabul ettiğini işaret ediyordu. Onlar yukarı odaya çıkarlarken, Muradiye , bu belayı savıncaya kadar dükkana gelme. Yanına biraz para da vereyim, aman bu herife görünme. Ben bir şeyler uydururum. Herif utanmasa beni de düzecek.
Ertesi gün dükkana geldiğinde Meryem’i temizlik yaparken bulmuştu. Kadının Recep tarafından işe alındığını , çiçek dağıtımından sonra Kamyon Recep’ hizmet vereceğini öğrenmişti. Yukarıdaki odada artık Recep kalacaktı. Musa’ya ait birkaç parça eşya, çöp torbasına konularak tuvaletin kapısına bırakılmıştı. Meryem’in sol gözündeki şişlik bu eşyaları toplamak istememesine karşılık, ufak bir hatırlatmaydı. Recep’ merakla sorarken kız yukarıyı işaret ederek Kamyon’un dükkanda olduğunu , onun odasına ve ona el koyduğunu anlatıyordu. Sonunda sıtma görmemiş ayı sesi, homurtular halinde perdelenerek, Leen götlek, kıza hakkımda ne söylüyorsun leen. Anası harman da .m veren puşt. Gen leen yukarıya ! Musa, geldim abi, diye telaşla yukarıya fırlamıştı. Yatakta çırılçıplak yatan Kamyon Recep, oldukça öfkeli görünüyordu Leen terbiyesiz, nereden geldiğini ne çabuk unuttun leen. Seni kenefte şişlemeye geldiklerinde Recep Abi yetiş diye ağladığını, abi beni kurtar köpeğin olayım , bokunu yutayım dediğini ne çabuk unuttun leen it. Şu bileğimde ki yara izini hatırlıyor musun? Senin yerine şişi ben yedimdi hani. Unuttun mu leen . Şimdi de mapustan yeni çıkmış, yıllardır kadınsız kalmış ağandan , parayla .ikişen çingene orospusunu mu esirgiyorsun ? Akıllı ol leen ,akıllı ol. Kafamı attırma benim . Muradiye’yi de, karını da çeker alırım koynundan. Anladım de leen . Anladım Recep Ağam , vallahi anladım. Aferin leen maraba. Biraz para koy masaya . Defol git bugün işe de gelme.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.