- 1021 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Nankörsünüz mü?
Bir şiiri değerlendirme kriterlerinde ; şiirin özgünlüğü, şiirin imge ve çağrışım değeri, şiirin ahenk değeri, temanın bütünlüğü, seçilen sözcüklerin uygunluğu, Türkçe’nin etkin kullanılabilmesi(Türkçe yazıldığında) , şiirin isminin içeriğiyle uyumu, yazım ve noktalamanın doğru kullanımı gibi unsurlar yer alır. Bir dönem tv ekranlarında yer alan evlendirme programlarında çok duyulmuştur ’kriter ’ kelimesi. Gündelik hayatımızda, biz farkında olmasak da her alanda kendimize kriterler belirleriz aslında.
Objektif bir değerlendirme için ise bu kriterlerimizin sadece kendi duygu ve düşüncelerimize göre değil; evrensel değerlere, insani ve ahlâki değerlere göre olması gerekir. Çünkü bizler, kendimiz dışındaki evren ile her an etkileşim hâlindeyiz. Doğa ile, bilimsel kanunlar ile, canlılar ve cansızlar ile. Hâl böyleyken okullarda aldığımız derslerden sınav sistemlerine kadar, maaşlarımızdan emeklilik yaşımıza kadar, yediğimiz yiyeceklerin fiyatlarından vergilerimize kadar belirleyici olan hükümetler hakkında da aynı objektifliği yakalamak durumundayız. Bir şiiri değerlendirirken bakılan kriterler gibi alt başlıklar olmalı hükümetlerin değerlendirilmesinde. Bakanlık isimleri bu değerlendirme için referans olabilir ; Adalet, aile ve sosyal politikalar, bilim sanayi ve teknoloji, çalışma ve sosyal güvenlik, çevre ve şehircilik, dış işleri, ekonomi, enerji ve tabii kaynaklar, gençlik ve spor, gıda tarım ve hayvancılık, gümrük ve ticaret, iç işleri, kalkınma, kültür ve turizm, maliye, milli eğitim, milli savunma, orman ve su işleri, sağlık, ulaştırma denizcilik ve havacılık gibi.
Örneğin İstanbul’ da yapılan 3. Köprü’nün fiyat değerlendirmesi ulaştırma denizcilik ve havacılık alt başlığına yazılabilir. 81 il içinde 1 şehir olan İstanbul için. Nüfusa oranında ise 80 milyonda 15 milyon oranı gibi. %100 lük bir değerlendirme için elbette 81 ilin tamamı için ve tüm Türkiye nüfusu için kâr- zarar değerlendirmesi yapılmalı.
Bu köprünün zararının devlet garantili olması da elbette ekonomi, adalet, çalışma ve sosyal güvenlik alt başlıklarına yazılabilir. Devlet kaynaklarından birinin vergiler olduğu düşünülürse ve vatandaşlardan alındığı bilinirken tüm Türkiye nüfusunu ilgilendiren bir durumdur.
Başörtüsü kullanımının eğitim ve kamusal alanda serbestliği adalet, aile ve sosyal politikalar alt başlığına pozitif bir değerlendirme olarak yazılabilir. Adalet yine tüm Türkiye nüfusu için gerekli bir konudur.
Başı açık kadınlar için bir milli eğitim müdürünün, bir müftünün, bir köşe yazarının hakarete varan cümleleri de elbette yukarıdaki başlıklar içinde negatif bir değerlendirme olarak yerini bulacaktır. Ve bu değerlendirme de elbette ki tüm Türkiye nüfusunu ilgilendiren bir durumdur. Kılık kıyafeti için darp edilen genç kızlar gibi...
Yağmurun yağması bir müslüman için elbette ki Allâh ’ın bir rahmetidir. Doğal felaketler de elbette ki Allâh’ın takdiridir. Bilim bu doğal felaketleri sebep -sonuç olarak inceler, uzmanlar uyarılarda bulunur, tedbirler için bilgilendirme yapar. Müslüman olan bir insanın tevekkül olarak bildiği bu tedbirlerdir. Doğanın tahribi, ekosistemin insan eliyle nasıl bozulduğu gibi. Ve yakın zamanda metro istasyonlarının sular içinde kalması, bazı şehirlerde sel oluşması çevre ve şehircilik alt başlığına negatif olarak yazılabilir. Aynı şekilde olası depremlerin tetiklenmesi, olan depremlerde imar izni verilmemesi gereken yerlere evler, çok katlı evler yapılması gibi.
Çocuk parkları, avmler, şelaleler, yürüyüş parkları o bölgelerde yaşayan insanlar için pozitif bir değerlendirme olurken; ağaç ve orman tahribi tüm Türkiye nüfusu için negatif bir sonuç doğurmaktadır.
İmam Hatip Liselerinin açılması eğitim açısından o yönde ilerlemek isteyen öğrenciler için pozitif bir değerlendirme olurken, Anadolu Öğretmen Liselerinin kapatılması o yönde ilerlemek isteyen öğrenciler için negatif bir değerlendirme olurken; eğitimdeki usulsüzlük, soru çalınması, öğrenci istismarı, atanamayan üniversite mezunları, iş bulamayan lise ve üniversite mezunları, bu yüzden psikolojik sorunlar yaşayan intihar eden gençler, nitelikli bir eğitim sisteminin olmaması, dış ilişkilerdeki sorunlar yüzünden üniversitelerde bazı bölümlere öğrenci alınmayacağının beyanı, pozitif bilimlere gerekli özverinin gösterilmemesi, dünya çapında bilim insanının yetişememesi, üniversite öğrencilerinin tutuklanması, öğretim üyelerinin siyasi rant uğruna ihraç edilmesi tüm Türkiye nüfusu için negatif bir değerlendirme olmaktadır.
İşkur iş bulamayan vatandaşlar için bir umut kaynağı olurken; önce bir yıl olan sonra altı aya düşen sigortalarının olmaması (sağlık sigortası hariç), sözleşmeli işçi ile fabrikaların alım yapması, kadroya geçişlerin zor olması, taşeron işçiliğin yaygınlaşması, OHAL terörle mücadele,dış güçler, dış mihraklar sözleri arasında çıkartılıp işçilere karşı kullanılırken, üstelik bunu hükümetin en yetkili ismi aleni bir şekilde telaffuz etmişken, işçilerin grev hakları ellerinden alınırken, iş kazaları tavan yapmışken, asgari ücret açlık ve yoksulluk sınırında dururken, işsizlik artmışken ’umut kaynağı ’ zengini daha çok zengin yapmaktan öteye gitmemiştir.
Ülke ekonomisi imf borcunun azaltılması açısından pozitif bir değerlendirme olarak görülse de, borcu başka bir borç ile kapatmak, cari açık rakamları, söz edilen ekonomi büyümenin hangi şirketlere yaradığı, hükümet tarafından yapılan ihaleleri kimlerin aldığı haber ajanslarında net bir şekilde belirtilmektedir ve sözde büyümenin orta sınıf ve emekçilere yansımayıp fakiri daha fakir yaptığı aşikardır. Mayıs ayında ülke yönetiminin en yetkili isminin bir ildeki konuşmasında ekonomik büyümede dünyanın 1 numarasıyız cümlesinin nasıl gerçeği yansıtmadığını da var olan ekonomik belgelerle google’da yazınca bile karşımıza çıkmaktadır. Kredi kartı borçları, banka borçları olup olmadığını sokaktaki vatandaşlara sorup öğrenebilirsiniz de elbette...
İthal et, ihtal patates, mazot fiyatlarının artması, fabrikaların satılması ve özelleştirilmesi, santral yapılmayacak yerlere santral yapılması negatif bir değerlendirme olmaktadır.
Hastane yapımı, randevu sistemi pozitif bir değerlendirme olurken, hastane için yol sıkıntısı, bazı bölümlerin o hastanelerde bulunmaması, uzman doktor olmaması, muayene için aylar sonrasına randevu verilmesi, hasta garantisi ve belirlenen sayıdaki hastaların o hastaneye gitmemesi durumunda o borçların yine vatandaştan çıkacak olması negatif bir değerlendirme olarak yazılacaktır sağlık alt başlığına.
Elini kolunu sallayanın elinde silah bulunması, gazetecilerin tutuklu olması, suç örgütü liderlerinin kahramanlar gibi yansıtılması, devletin başında olan parti temsilcilerinin kendileri gibi düşünmeyen herkesi vatan haini, terörist, nankör ilan ettiği, tehdit ettiği, her seçim sonunda herkesi kucaklayacağız diyerek kısa bir süre sonra da hizmetlerini kendi seçmenlerine yönelik yaptığı, insanları kin ve nefret ile ayırdığı, 14 yaşındaki çocuk üzerinden siyaset yapma lüzmu gördüğü, dün a derken bugün B dediği bir ülkede, objektifliği koruyabilmek insani ve ahlâki bir gerekliliktir... Özellikle de kendilerini seçmiş olan insanlar açısından.
Söyleyecek elbette daha çok söz, verecek daha çok örnek var.
Eleştirmek, yanlışlıkları söylemek, haksızlık karşısında dur demek, zulmü görenin yanında olmak Nankörlükse, altını çizerek belirtiyorum ki Nankör olabilirim ama asla gerçeklere karşı Kör değilim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.