- 1015 Okunma
- 7 Yorum
- 2 Beğeni
Kibir Üzerine
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Kibir Üzerine
Günümüzde bireyselliğin daha ön plana çıkmasıyla birlikte kişideki kibir hali daha fazla belirginleşmeye, su yüzüne çıkmaya başladı. Henüz yaşını başını almamış genç insanlarda dahi bu nahoş hali gözlemleyebiliyoruz. Tevazudan uzak insanların varlığına şahit oluyoruz çoğu zaman. İmkânlar, çevre, eğitim, inanç zayıflığı gibi faktörler kibri tetikleyen en önemli unsurlardır. Bu kibir halini birçok alanda gözlemliyoruz. Örneğin, insan işinde ne kadar mahir olursa olsun, karşısındakini üstünlük kompleksiyle dinlemesi hoş bir durum olmasa gerek. Aksine karşısındakine paralel bir duruşla zaman zamanda alçakgönüllü ruh haliyle dinleyebilmesi çok daha etkilidir. Yoksa karşısındaki insanla arasında setler oluşturur ister istemez.
İmkânları artan birtakım insanların tevazu hasletleri ivme kazansa da genelde birçokları ne yazık ki şımarıyorlar. Kimi insan gururla beslenirken kimi insan tevazu ile büyüyor çoğu zaman.
Kibir eylemi, en çok konuşma eylemi ile kendisini gösteriyor. Kibirli insan, kibriyle birlikte çok konuşuyorsa, karşısında ki insana ne kadar uzaktır aslında. Bu durumda insan iki eylemle tepkisini koyar o kişiye. Kimi zaman kendisini yetersiz görüp susar, kimi zaman da susma eyleminin kıymetini karşıdakine göstermeye çalışır duruşuyla.
Kibir halini toplumun birçok katmanında gördüğümüz gibi sanat çevrelerinde, yazan çizen insanların içinde de çokça şahit oluyoruz. Kibir libasını giyinenler hiç beklenmedik insanlardan, hiç beklenmedik çevrelerden bile çıkabiliyor. Sürekli kalite kelimesinin geçtiği cümleler kuran ve cüssesinden büyük laflar eden bir insan profili düşünün lütfen. Bu insan ya entelektüel çevrelerin veyahut elit mahallelerin kıymetli bir ferdi ya da benlik duygusunu çok geliştirip kibriyle süsleyen bir ukaladan başkası değildir bence. Kibir, kibirdir, başka kelimelerle, başka sıfatlarla hiç kimse yumuşatmaya, dönüştürmeye çalışmasın. Genelde ünlü sanatçılar için kullanılan kapris nitelemesi basbayağı kibir değil midir sizce?
Uç nokta bir bakış açısı ama çok kibirli insan görünce, bunlara karşı neler yapılabilir türünden fikirlerde geliştirilebilir. Mesela, kişisel gelişim dersleri ile tavan yaptırılan benliklere karşı aşağılama seansları düzenlenmeli ki insan benliği üzerindeki denge biraz olsun sağlanabilsin türünden komedileri dahi düşünebiliyor insan.
Kibirli bir şekilde acımasız eleştiriler sarf eden insanların çoğunluğuna dikkat edin, aşağıdakilere kibirli gözlerle bakmaktan kendilerini alıkoyamazlar. Benlik duygularını fazla besleyen insanlar, bilinmeyen diğer âlemde nasıl karşılanırlar bilmem ama ölümleriyle bütün Türkiye’nin yollara döküleceğini zannediyorlar oysa cenazeleri biraz kalabalık oluyor sadece. Ayrıca, gururlu ve mağrur yaşayan insanın ölüm anında ezik olacağı kuvvetle muhtemeldir.
Kibir, kibir sahiplerini ateşlemesinden öte, yanıp küle döndürür. Kibrini dizginleyip derviş sukutuna ulaşanlar kendilerini ve çevrelerini korurlar daima.
Ne kadar da olsa ölüm her yaşta olanları seçerek alıyor olsa da belli bir yaştan sonra toplayarak yoluna devam ediyor. Biz orta yaş insanların birçoğu otuz yıl sonra bu dünyada olmayacağız. Ne olursak olalım kibirli, gururlu, kendini beğenmiş ruh halini taşımamızın ne bir anlamı ne bir gereği vardır.
İlkay Coşkun
10.02.2016
YORUMLAR
gençler kibir ya da tevazu kelimesini aldırmadan yaşıyor. bence iyi de ediyorlar. gençlik hallerini bakarak imreniyorum. bunca özgür olma ortamı bize tanınmadı. ama internet gençleri bu hakkı tanıdı. sizin anlamayacağınız kadar özgür ve derin yaşıyorlar. çünkü internet sayesinde özgüvenleri çok yüksek. en azından bir kişi bile desteklese kendisi gibi düşünen birilerini muhakkak görüyor hatta kokluyor. ben gençlerin öğrendikleriyle ahkam kesmesini suçlayıp yok saymıyorum. hatta aralarında daha iyi hissediyorum. ne kibir ne de tevazu var. daha saf ve masumlar. biz bunları ne zaman unuttuk....
İlkay Coşkun
Yorumları okudum. Yazı hakkında yorum yapan beyefendi ve hanımefendilere çok teşekkür ederim. Konu hakkında etraflıca, derinlemesine, uzunca doyurucu bir yazı pekala yazılabilir. Bu hem okuma güçlüğüne sebebiyet verebilir hem de uzun nesirler okuru sıkabilir. Yazıdaki eksik görülen kısımlar yorumlarda dile getirilmiş. Teşekkür ederim. Selam ve saygılarımla. İlkay Coşkun
Çok konuşmak...bunun bir diğer açılımı paylaşma güdüsü olamaz mı?
Çok dertli ya da canhıraş çözümler bulmak adına.
Bunu kibir olarak nitelendirmişsiniz ya, hiç konuşmayanlar ve asla tepki vermeyenler?
Bence keskin sıfatlar layığıyla değerlendirilip hemen öznenin başına konmamalı.
Nice insan var bir selamın karşılığını vermeyen.
Nice insan var; iyi görünümlü ve çok konuşkan ama arkadan konuşup aleyhinde insanların yerli yersiz konuşan...
bir de psikolojik açıdan değerlendirelim, hocam: Bu, bir savunma mekanizması da olabilir.
Hayatta tek açılım yok hayatta sayısız etken var birbiri içine giren ve sebep-sonuç ilişkisinden çok detaylı ve karışık sunumlar ifa eden.
Sıfatlar çok kolay nitelendirirken insanı bu, demek değil ki: doğru tespit ettik.
Hayatta çok değişken unsurlar var ve olaylar ve insanın özelinde konuşlu belki asla dile getiremediği.
Sadece atfedilen değil kişiliğin altında yatan ve maruz kaldıklarımızı asla sunma ihtimali yok iken.
Kibir denilen aslında muhtevası itibariyle farklı duygu ve düşüncelerden de ibaret olabilmekte.
Tek önem arz eden: koşulsuz sevmek ve içini bozmadan insanın hayata ve sevgisine sahip çıkması.
Kibirden önce gelen bence sevginin ve inancın bileşkesi.
Saygılarımla, efenim.
İlkay Coşkun
"Kimseyi küçümseyecek kadar büyük değilsin. Çünkü gün gelir küçümsediğin her şey için önemsediğin bir bedel ödersin." demiş Lev Tolstoy
Sürekli bir "ben" egosunda olanların ego temelinde aşağılık kompleksinin yatması kibirli tutumu şekillendiren birinci sebeptir. Nerden geldiğini, kim olduğunu unutanlar bu kategoride ilk sırayı alanlardır.
Kibirli kişilerin mutsuz olmaları, hata yapmaktan aşırı derecede korkmaları, yalnız olmaları, sürekli kıyas ve yarış içinde olmaları gibi özellikleri vardır.
Kibirli olmalarından ötürü iyi bir arkadaş çevresi edinemezler ama bunu umursamazlar da. Çünkü onlar mükemmeldirler ve diğer insanlar onları anlayacak kapasitede değildirler.
Sanat dünyasında çokça rastladığımız durumlar.
Güzel bir konu seçmişsiniz. Düşüncenize sağlık.
sahaf tarafından 6/18/2018 12:18:28 PM zamanında düzenlenmiştir.
İlkay Coşkun
Kibir maalesef günümüz insanının yakasını bir türlü kurtaramadığı kir. Daha ziyade başarı, para ve makam sarhoşluğu olarak karşımıza çıkan kibir hastalığı. Güzellik, yakışıklılık ve benzeri hâllerin de başa sarabileceği çirkin bir durum. Allah katında sevilmeyen lanetlenen bir durum olan kibrin asıl temsilcisi Şeytan-ı lain. cennette meleklerin hocası makamında iken kibri yüzünden lanetlenip cennetten kovulmuş talihsiz ki ebedi cehennemlik olduğu bilinir.O yüzden Peygamber Efendimiz Sallalahu aleyhi ve sellem kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunan cennete giremez buyurmuştur. Allah bizi muhafaza etsin kibirlenmekten. Tebrik ediyorum istifade edilecek vukuflu bir yazı okudum.
İlkay Coşkun
'Dolu başak eğik durur.' Çok anlamlaı bir atasözümüzdür ve genellikle doğru tespitlere götürür bizi....
Kibir de 'dik duruş' sergilemekse ... ki öyle... varın gerisini siz düşünün...
Tespitlerinizin gittikçe artan bir oranda toplumda görülmeye başladığı doğru... Buna rağmen yazıyı okuyan herkes ( buna hepimiz dahiliz ) bu menem duygunun başkalarındaki yansımaları üzerine fikir belirtecek...
Acaba böyle bir yanlışın zaman zaman - istemeden de olsa - bizce de yaşanabileceğini düşünmemek de bir kibir olabilir mi?...
Sesli düşündüm sadece...
Konu seçimiz, konuyu işelyişiniz, kompozisyon bütünlüğünüz çok sağlamdı...
Günün Yazısı seçilen bu fikir paylaşımınızı içtenlikle kutlarım İlkay Bey... Saygılarımla...