- 1084 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SATRANÇ TURNUVALARINDA MEKAN
YAŞAR YILTAN
Satranç turnuvaları için mekanlar çok önemli. Kapalı mekanlarda oynanması gereken satranç sporu için, en uygun yerler ‘geniş toplantı salonları’ ve ‘spor salonları’dır. Geniş katılımlı turnuvalarda, bu gibi yerler bulmak, çoğu zaman mümkünse de kimi zaman mümkün olamayabiliyor.
Özellikle, Türkiye Satranç Federasyonunun düzenlediği ulusal ya da uluslararası yarışmalarda, hem çok güzel hem de yarışmaya uygun salonlar rahatça bulunabiliyor.
Ancak illerde durum her zaman istendiği gibi olmuyor.
Yarışmalara uygun olmayan mekanlar, yarışma sırasında ne yaparsanız yapın, size birtakım sıkıntılar yaratabiliyor.
Eğer, açık alanda ya da turnuva yapmaya uygun olmayan kapalı mekanlarda turnuva yapmak zorunda kalmışsanız, havanın her türlü durumu düşünülmeli, mutlaka alternatif bir planınız olmalıdır.
Bu yazımızda, yarışmalara uygun olmayan mekanlarda yapılan satranç turnuvalarında karşı karşıya kaldığımız kimi durumlardan söz edeceğiz. Amacımız kimseyi incitmek ya da kötülemek değil. Sadece iyi organize olunamamış böyle durumlarda yaşanan sıkıntıları dile getirmektir. Bu amaçla aşağıda verdiğimiz üç örnekle çekilebilecek sıkıntıyı ifade etmeye çalışacağız.
“Adana Gençlik Spor İl Müdürü “Olimpik Yüzme Havuzu yaptık, burayı tanıtmak için satranç turnuvasını burada yapın.”diyor. Hakikaten ile güzel bir yüzme havuzu kazandırılmış. Gençlik Spor İl Müdürünün amacı da doğru ve güzel. Ancak satranç turnuvası için mekan olarak uygun mu, bu tartışılabilir. Turnuva nerede yapılacak. Havuz başında mı? Gerçi Mayıs ayının ortasındayız. Tabi, hava iyi olur. Yağmur yaş olmaz. Turnuva açık mekanda yapılabilir. Turnuvanın adı 19 Mayıs turnuvası. Peki, deniyor. Turnuvadan bir gün önce turnuva yerini düzenlemek için yüzme havuzuna gidiliyor. O gün hava beklenenin aksine kapalı. Hava tahmin raporuna göre yağmur da yağabilirmiş. Her şey yüzme havuzuna göre ayarlandığı için turnuva yerinin değiştirilmesi düşünülmüyor. En azından üstü kapalı bir yer olsun, deniyor. Bulunuyor da; fuaye; iki yanı açık, hem tavan da çok yüksek. Açık olan yönlerse güney-kuzey yönü; yani yağmur yağarsa risk var; eğer yağmur güneyden gelirse iş zor. Güneyin kapatılması gerek, ayrıca güneş de engellenmiş olur. İyi fikir deniyor. İki üç tane boylamasına branda bezi bulunuyor; bağlanıyor. Her şey iyi. Cuma günü ilk tur, sorun yok. Cumartesi hava bozuk. 2.tur saat:10.00’da başlayacak. Yağmur var. Dik yağıyor. Masa ve sandalyeler satranç takımlarıyla birlikte mekanın ortasına kaydırılıyor. 3.tur öğleden sonra. Güneş kendini gösteriyor. Branda da var. Tur sorunsuz oynanıyor. 4.turda hava bulutlanmaya başlıyor. Önce rüzgar çıkıyor. Anlaşılan yağmur getirecek. Rüzgar şiddetleniyor. Branda bezleri rüzgarın hızından kanatlanıp uçacak adeta. Satranç taşları yerlerde. Taşlar yerlerine konuyor. Branda bezlerinden birinin ipi kopuyor; tek ip tutuyor. Artık branda bezi oyuncuların üzerine geliyor. En iyisi o ipi de koparmak. Koparılıyor. İki branda bezi kaldı. Yağmur başlıyor. Bu arada 4.tur da bitiyor. Bugün böyle geçiyor. Ertesi gün, sabah hava güzel; güneş var. Masalar, sandalyeler satranç takımlarıyla sabah güneşinden korunmak için güneye doğru çekiliyor. 5.tur rahatça oynanıyor. Öğleden sonra, 6.tur. Yine önce rüzgar ve yağmur güneyden geliyor; masa ve sandalyeler takımlarla birlikte kuzeye doğru çekiliyor; branda bezleri yine uçuşuyor, satranç taşları yine yerlerde. Branda bezlerinde bir fayda görülmediği için iplerinden kesiliyor. 7.tur, son tur. Rüzgar biraz azalıyor, bu kez yağmur şiddetli yağıyor. Yağmur, masaların güney taraflarını ıslatıyor, yerler su içinde. Böyle böyle turnuva bitiyor. Olimpik yüzme havuzu da böylece tanıtılıyor! (Adana- 19 Mayıs 2011)”
“Stadın (5 Ocak stadı) sporcu ana giriş kapısının yanındaki salonda satranç turnuvası yapılması doğru değil, dense de fark etmez, yine de yapılıyor; çünkü Gençlik Spor İl Müdürü o ildeki satranççılara stadın bir yerinde Satranç Merkezi adıyla yüz kişinin yarışabileceği genişlikte bir yer tahsis etmiş. Bu nedenle, turnuvalarımızı burada yapmazsak olmaz, yoksa Gençlik Spor İl Müdürüne ayıp olur!, deniliyor ve turnuvanın burada yapılmasına karar veriliyor. Aksilik şu; birincisi Satranç Merkezi, futbolcuların stada giriş kapısı ile futbol seyircilerinin giriş kapısının arasında yer almış olması. İkinci aksilik, Satranç Merkezinin önünde turnuva alanı diye bir yerin olmaması. Maçı biten oyuncu ile antrenör ve velilerin bekleyeceği yerin olmadığı için yolda beklemeleri. Bunları bir kenara bıraktık. Asıl sorun, hem satranç turnuvasının hem futbol maçlarının aynı anda oynandığı günler; o günler burası tam bir rezalet: Maçtan en az üç saat önce polisler, futbol maçının güvenliğini sağlamak için Satranç Merkezinin hemen önüne üç metre enlemesine ve dokuz metre uzunlamasına toplamda yirmi yedi metrekarelik bir alan bırakılacak şekilde demir barikat kuruyorlar. Salona bu dar alandan girip çıkacaksınız. İçeriye gelince; içeri tıklım tıklım; maçını oynayan sporcu bir yanda, çocuklarını bekleyen veliler ve sporcu antrenörleri diğer yanda. Sizin anlayacağınız herkes turnuva salonunda. Bu kadar kalabalık içinde çay ve su almak için salonun sol köşesinde bulunan çay ocağına gidenler mi dersiniz. Yoksa, ihtiyacını görmek isteyenlerin gideceği, çay ocağının hemen bitişiğindeki tuvalete koşanlar mı. Üstüne üstlük, tuvalete giren çıkan belirsiz; dışarıdan satrançla alakası olmayan kişiler de girip çıkıyor. Tuvaletler kokuyor diye şikayet eden sporcu ve veliler de işin ayrı bir cabası. Salon ana baba günü ve böyle bir salonda turnuva yapılıyor. Ya salonun girişi; orası bir başka rezalet; insanlar siz ne derseniz deyin, sıkış tıkış, ister istemez kapı önündeki dar alanda büyük bir merak içinde sağa sola bakınıp duruyor. Sanki bunlar yetmezmiş gibi bir de TRT canlı yayın arabaları kapının dibine kadar girmiş. Bu felaketten de felaket; Stadın canlı yayın odası tam da Satranç Merkezinin üstünde. Polislerin kurduğu güvenlik barikatlarının hemen bitişiğine canlı yayın arabaları konunca, turnuva salonu ablukaya alınmış gibi oluyor. Satranç Merkezine giriş çıkışlar adeta yasak; polisten izin alacaksınız. Tabi, durum böyle olunca, her canlı yayın öncesinde sinirler gerili; İl Temsilcisi, her turnuvada canlı yayın arabalarını buraya sokmamak için TRT çalışanlarıyla tartışıyor. Hatta bir defasında İl Temsilcisi (A. Büyükpolat) öfkesini alamıyor, her zaman arabasında bulundurduğu beyzbol sopasını eline alıyor, TRT çalışanlarına üzerine gidiyor: “Gelin lan!.. “deyip saldırıyor. Tabi TRT’ciler kaçıyorlar. Neyse, araya yetkili birileri giriyor da olayı yatıştırıyor. Bunu da geçiyorsunuz, eğer ev sahibi futbol takımı maçı kazanamamışsa küfrün bini bin para; bu sırada salonda değil de, o yirmi yedi metrekarelik alandaysanız, kız-erkek sporcu fark etmez, hatta çocuk sporcuların anneleri de olmak üzere, siz de bu küfürlerden nasibinizi alıyorsunuz. Maç öncesi futbol maçı için gelen serserilerin, bizim satranç oyuncularına ve velilere sataşmalarına bir şey demiyoruz artık. (Adana, Aralık 2011 Çocuk Ligi)”
“Ocak ayının başında ilin kurtuluş günü (5 Ocak Adana’nın Kurtuluşu) için turnuva yapılacak. Valilik futbol, basketbol, voleybol gibi dallarda yarışmalar düzenlemiş. Buna satrancı da eklemiş. Amaç, tüm etkinliklerin bir arada yapılarak, Kurtuluş Gününün bir şenlik havası içinde kutlanması. Güzel bir düşünce. Neden olmasın. Ama bir sorun var; o da satranç için turnuva yeri. Çünkü yarışma mekanı semt pazarı; üst kapalı ama dört yanı tamamen açık; üstelik hava da çok soğuk. Futbol, voleybol, basketbol için sorun yok. O branşlar beden hareketi gerektirdiğinden sporcular için soğuk o kadar da önemli değil. Ama satranç için aynı şey söylenemez; satranç oturduğun yerde oynandığı için, hareketsizlikten dolayı bir süre sonra sporcular üşümeye başlayacaktır. Zaten bunu da bilen İl Temsilcisi, ilin Tsf sitesinde önceden, herkes ona göre giyinsin, diye uyarıda bulunmuş. Yarışma, Yıldırım turnuvası; 10 dakika 2 saniye eklemeli tempoda ve yedi tur üzerinden oynanacak. İki tur Cuma günü, beş tur ise ertesi gün oynanacak. O gün geliyor. Futbolcular yarışma saatinde ordalar, her yer beton, burada maç yapılmaz, deyip maç yapmadan gidiyorlar. Voleybolcular için de basketbolcular için de durum aynı; onlar da aynı gerekçelerle maçlarını yapmadan gidiyorlar. Ama satranççılar için bu bahane işe yaramıyor. Bir de masalar, sandalyeler, satranç takımları önceden dizilmiş. Nereye gideceksin. Mecburen turnuvayı yapacaksın. Semt pazarına şöyle bir baktığında sadece bir köşesi satranççılara kalmış. Diğer taraflar ise; bir tarafta (özellikle ortada) halk oyunları ekibi orkestra ya da davul zurna ile oyunlarını oynuyor. Sadece tur sırasında sessiz duruyorlar. Tur bitti mi tekrar başlıyorlar. Bir başka tarafta çeşit çeşit börek, çörek, sıkma, bazlama, gözleme, içli köfte ve meşrubat gibi yiyecek içecek satılan reyonlar yer almış. Kalan taraflarda ise, giyip kuşam reyonları var. Belki, içinizden satrancın tanıtımı için böyle yerler ne güzel olur, diye geçirenler vardır! Yıldırım turnuvası başlıyor. Hava kapalı ve soğuk; herkes kalın giyinmiş, ama yine de üşünüyor. Sporcular her tur bitiminde “ellerimiz dondu” diyorlar. Ama yine de oynuyorlar. Çünkü birinciye yarım cumhuriyet altını (daha sonra çeyreğe düşürüldü) , ikinciye çeyrek cumhuriyet altını, üçüncüye eşofman takımı, dördüncü ve beşinciye satranç takımı ödülü var. O gün iki tur oynanıyor; ertesi gün yine aynı koşullar altında beş tur oynanıyor. (Adana, 4-5 Ocak 2013) (Not: Hem açık alanda ve hem soğuk havada, ayrıca bir gün içinde oynanması gereken yıldırım turnuvasının iki günde oynanması herhalde bir ilk)”
Tüm bu olumsuz örneklerden de görüleceği üzere, satranç turnuvaları için mekanın önemi kaçınılmazdır. Turnuva yapılacak olan mekanın, o turnuva için uygun olup olmadığı iyi düşünülmeli, ona göre karar verilmelidir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.