- 2012 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ŞEYTANIN AYAK İZİ Mİ?!
Ayvalık, Alibey Cunda adasında ’Şeytan Sofrası’ olarak ilginç bir deyimle adlandırılan yerdeki, şeytanın ayak izi olarak adlandırılan yeri ben de 29 Nisan 2018 tarihinde gördüm. Söz konusu izin bulunduğu yeri ilginç bir hale getirmek için üstünü demir parmaklıklarla örtmüşler ve bu arada demirlere de renkli çaputlar, bez parçaları bağlanmış. Gelen giden tabi ki ’Şeytanın ayak izini bir de ben göreyim!’ diye sıraya giriyor, ilginç kuyruklar oluşuyor. Hatta eline şeytanı taşlamak için taş alıp gelen öğrencilerimiz bile vardı ..
GÖRÜR GÖRMEZ BEN OLAYIN SIRRINI KENDİMCE ŞÖYLE ÇÖZDÜM:
Doğal olarak şeytan diye bir nesne olmadığı için, olmayan nesnenin ayak izinin de olamayacağı kesindir. Buradaki jeolojik yapıyı incelediğimizde kayaların ve adaların oluşumunda volkanik kayalar granit ve bazalt türü mineraller dikkati çekiyor hemen.Hatta adaların yan yana duruş biçimlerine baktığımızda konik biçimlerinden dolayı sönmüş volkanlar olduğunu açık biçimde görebiliyoruz.
Volkanlar aktif oldukları zaman ağızlarından yüzlerce kilometre öteye ’ Volkan bombası ’ diye tabir edilen sert mağma kütlelerini fırlatabilirler, Kapadokya bölgesindeki volkanik tüflerin arasında özellikle Zelve Vadisi’nde bu tür oluşumlara çok sık rastlamaktayız.
Böyle mağmadan oluşan sert bir taş gülle düştüğü yerden ayrılınca yerinde de doğal olarak bir boşluk kalacaktır. İşte söz konusu ’Şeytanın Ayak İzi ’ diye tabir edilen kayadaki çukurluk buradaki sert bir volkan bombasının o kayadan kopmasıyla oluşmuş olmalıdır. Biraz da kayadaki boşluk (çukur) görünüş itibariyle ayağı andırdığı için bu ad yakışmış çok..
Biliyorsunuz insanlar olayların öyküsüyle ve efsaneleriyle daha çok ilgilenirler. Durumun bu boyutuyla idrakinde olan ve oraya bu ismi düşünerek koyan işletmeciyi parlak zekasından dolayı kutlamak gerekiyor.
Yaklaşık yarım saat kadar orada Finike’den bir öğrenci grubu ile kaldık, çam ağaçlarının dallarında bir bülbül ben kahvemi yudumlarken güzel sesli ötüşüyle dikkati üstüne çekti. Mekan olarak sıcak bir havası var, panorama eşsiz, gün batımını izlemesem de gün doğumunun da batımının da güzel olacağı bir rakımda yer alıyor Şeytan Sofrası...
Yolu düşenlere uğramalarını ve o manzarayı izlemelerini öneririm.
Şaban AKTAŞ
Profesyonel Turist Rehberi
(Almanca Ülkesel)
05.05.2018
Fotoğraf:Şaban AKTAŞ
Şeytanın Ayak İzi :)
YORUMLAR
demirlere bağlanan çaput parçalarını bağlayanlara sormayı isterdim
"şeytandan ne istediniz" diye :-)
keyifli olduğu kadar bilgilendiren bir çalışma olmuş sağ olun
Şaban Aktaş (Homerotik)
TÜRKİYENİN JEOLOJİK YAPISI
Şaban Aktaş·4 Mayıs 2018 Cuma
‘’Tamamıyla Alp kıvrım kuşağında yer alan ülkemizde, her jeolojik zaman ve hatta her jeolojik devire ait çeşitli araziler bulunmaktadır.
Ülkemizin kabuk tabakası, çeşitli jeolojik devirlerde dağ oluşumu (orojenez), kütle halinde alçalma-yükselme (epirojenez) ve dikey ve yatay yönde yer hareketlerine uğramıştır. Bu yer hareketleri sonucunda yüzlerce km. uzunluğunda kırık hatlar oluşmuştur. Bu kırıklardan çıkan lavların birikmesi ile volkanik araziler ve volkanik dağlar oluşmuştur.
Aşağıda, ülkemizde jeolojik zamanlarda oluşmuş ve yaygın olarak görülen araziler hakkında kısa bilgiler verilmektedir.
I. Jeolojik Zaman
– Çoğunlukla temelde bulunan ve masif adı verilen sert kütleler bu dönemden kalmaktadır. Bu masiflerin başlıcaları; Trakya’da Yıldız, Ege’de Saruhan-Menteşe, Orta Anadolu’da Kırşehir,Doğu Anadolu’da Bitlis, Karadeniz’de Daday-Devrekani.
– Yaşanan sıcak ve nemli dönemler sonucunda oluşan gür ormanlar tortul tabakalar içinde kalarak taşkömürü (madenkömürü) yataklarını oluşturmuştur. Ülkemizde Zonguldak-Bartın taşkömürü havzası bu dönemden kalmıştır.
II. Jeolojik Zaman
– Kuzeyde Avrasya kıta platformu, güneyde Afrika ve Hindistan kıta platformları arasında büyük Tetis Denizi oluşmuştur.
– Tetis Denizi milyonlarca yıl süren aşındırma, taşıma ve biriktirmelerle büyük bir tortullanma alanı (jeosenklinal) durumuna gelmiştir. (Bu tortullar daha sonra kıvrılarak şimdiki dağ kuşaklarımızın temelini oluşturmuştur.)
III. Jeolojik Zaman
– Alp kıvrım hareketleri şiddetli bir evreye girmiş ve buna bağlı olarak Tetis birikim alanları hızla yükselerek Kuzey Anadolu ve Toros dağ kuşaklarını meydana getirmiştir.
– Dağ sıraları arasında kalan çukur alanlarda tortul birikimler oluşmaya başlamıştır.
– Linyit, tuz, petrol ve bor mineralleri bu dönemden kalmıştır.
– Zamanın sonlarına doğru Anadolu Yarımadası kuzeyden ve güneyden yan basınçlara uğrayarak bütünüyle yükselmeye başlamış; kubbeleşmeler, derin ve uzun faylar oluşmuştur.
– Karadeniz ve Akdeniz’de derinlik artmış, oluşan fay hatları ülkemizin günümüzde etkin bir deprem alanında bulunmasına neden olmuştur.
– İç Anadolu ve Doğu Anadolu’da volkanik dağlar bu dönemde oluşmaya başlamıştır.
– Zamanın sonlarında aşınarak deniz seviyesine inen araziler (peneplen) geniş alanlar kaplamıştır.
IV. Jeolojik Zaman
– III. Jeolojik zamanın sonu ile IV. zamanın başlarında toptan yükselme sonucu Anadolu aşağı yukarı bugünkü görünümünü almıştır.
– Yaşanan iklim değişmelerine bağlı olarak etkisi az olmakla birlikte, Batı Anadolu’da 2200m., Doğu Anadolu’da 2500m.den yüksek alanlarda buzullaşma meydana gelmiştir.
– Günümüzde Ege Denizi’nin bulunduğu kara parçası (Egeid) bloklar halinde çökmüş Akdeniz’in sularının işgaline uğramıştır. Egeid kara parçasında yer alan yüksek alanlar Ege Adalarını meydana getirmiştir.
– Ege Denizi’ni oluşturan sular vadi ve boğazları doldurarak Karadeniz’e ulaşmış, İstanbul ve Çanakkale Boğazları oluşmuştur.
📷
Kısaca ülkemiz ana görünümünü yakın jeolojik zamanda kazanmıştır. Bunun sonucunda Anadolu’da;
– Yükselti ortalaması fazladır. (1132m.)
– Dağlar Alp kıvrım kuşağında yer aldığından doğu-batı yönlü uzanır.
– Şiddetli deprem kuşağındadır.
– Zengin linyit ve bor yataklarına sahiptir.
– Yüksek ve geniş düzlüklere sahiptir.
– Dış kuvvetler oldukça etkilidir. Akarsular denge profiline ulaşamamıştır.
– Eğim ve engebenin çok olması erozyon ve heyelan riskini artırmaktadır.
– Dağlık ve engebeli alanlarda yol yapım maliyeti yüksektir.
– Dar ve derin vadilerin varlığı hidroelektrik potansiyeli artırır.
– Dağlık alanlarda rafting ve kış sporları açısından büyük potansiyel bulunmaktadır.’’
ALINTI KAYNAĞI: http://cografyabilimi.net/turkiyenin-genel-jeolojik-yapisi/