Vahdeti Vücud

• 15 Nisan 2018 Pazar 07:41:46

VAHDETİ VUCÛD
Vahdet-i vücud teorisi bize tamamıyla gayri müslimlerden geçmiş olup bunu İslam’a yerleştiren kişi İbnül Arabi’dir. Özellikle Hind ve İran Zerdüştlüğünden geçmiş olup Zerdüştlükteki ( Heme O’st) " Her şey O’dur" görüşü Hallaç ve Beyazıd gibi ilk Zerdüşt olduğu söylenen sûfiler tarafından seslendirilmiştir. Yeni Eflatuncu sudur teorisinin aşağı yukarı tüm İslam alimleri denilen kişiler tarafından benimsenmesi , Gazalî’nin nur metafiziği ve son olarak Sühreverdi’nin İşrak teorisi, İbnü’l Arabî’de vahdet-i vücûd olarak son şeklini almıştır.
Ayrıca; İbnü’l Arabi İspanya’daki Kabalistlerden de etkilenmiştir. Vahdeti Vücût felsefeside Kabala felsefesi gibi , Allah’la yarattığı herşey arasında bir tür " bütün parça" ilişkisi kurmaktadır.
Öncelikle Vahdet-i vücûdun İslam’a nasıl yerleştirildiğine bakıp sonrasında Tevhid’i açıklayayım.
İbnü’l Arabî - " hatm-i velayet" teorisini Hâkim et -Tirmizi’den almış Hermetizm ve Pisagorculuktan gelen , kendisinin , evliya ilmi dediği cefr ve ebced ilmini İspanya’daki Kabalacı Yahudiler’den ve İhvan-ı Safa’dan aldığı sòylenir.
Vahdet-i vucûd felsefesini Endülüs’teki İbn-i Mesere ekolünden aldığı söykenirki İbn-i Meserre bir İşrakî’dir. İbn-i Rüşt zaten arkadasıydı. SudurTeorisi’ni Plotinus’den almıştır.
İbnü’l Arabi ayetlerin sebeb-i nuzûlüne , siyak ve sibâkına , müteşabih olmasına , dil ve gramer yapısına bakmamıştır. Ayetlerin lafz ve medlûlüyle hiç bağdaşmayan anlamlar vermiştir. En’am sûresi /124’teki ... Allah elçilerine verilenin benzeri bizede verilinceye kadar asla inanmayacağız derler. " Allah , elçilik görevini kime vereceğini çok iyi bilir. " Ayetindeki ilk cümlenin sonunda bulunan " Resulullah" kelimesini mübteda yapar . Böylece " Allah’ın elçileri Allah’tır. hükmüne ulaşmış vahdet-i vücûd düşüncesini ayete onaylatıvermiştir.
Bazı sûfiler’se Kamer sûresi/49’u yani " Şüphesiz ki, Biz her şeyi bir ölçüye göre yarattık" ayetini ortadan ikiye bölerek " Biz her şeyiz/ Her şey Allah’tır" anlamı çıkarmışlardır.
Hatem-i evliya teorisiyleyse velilerin peygamberlerden üstün olduğunu iddia etmiştir. Hatta tüm peygamberler padişah parasını hazinedarından aldığı gibi ilmini bu son veliden almışlardır kendisine göre.
İbnü’l Arabî’nin felsefesinde , ahiretin ve " ahiret azabı"nın yeri yoktur. Çünkü Allah’ın sürekli tecellisi olan " âlemler" , ebedî ve ezelidir. Cennet ve cehennem bir mahall/ yer değil, nefsin halet-i ruhiyesidir, yani bir makam ve haldir.
Şimdi de tevhide gelelim . Tevhid iki anlama gelmektedir; Birincisi, Allah’ı birlemek , O’nun sıfatlarını kimseye vermeyerek , O’nu tenzih etmektir. Diğeri ise ; iki şeyi bir araya getirmek birleştirmektir.
Sûfîler tevhidi, bu ikinci şekliyle kabul ederek , onu vahdete çevirmişlerdir. Halık ile mahlûk’u birleştirmiş( vahdet-i vücud) ve buna Âriflerin tevhidi demişlerdir.
Böylelikle İslam’ın mümeyyiz vasfı olan tevhid inancı kaybolmuş, son din İslam; dinlerden bir din konumuna düşürülmüş , hatta ilkel paganizme rucû ettirilmiştir.
Vahdet-i vücûd; Brahmanizmin, Stoacılığın , Yeni Eflantuculuğun ve sûfiliğin benimsediği kadim bir düşüncedir. Zira Brahmanlar her şeyi Allah görmekte ; Brahman’ın âlemin bizzat kendisi olduğuna , diğer şeylerin tümünün araz ve bu hakikatin farklı tezahürleri olduğuna inanmaktadırlar.
Stoacılarsa , Allah ve âlem tek varlıktır. Tanrı fiziktir/ tabiattır" demektedirler.
Vahdeti vücud teorisini anlamak için sudur teorini bilmek gerekmektedir. Kısacası sudur teorisi Pagan filozof Platinus’un yaratılış teorisidirn Daha doğrusu bu teoride yaratılış yoktur. Sudur ( doğma ve taşma) vardır. Farabî ve İbn-i Sina’nında benimsediği bir teoridir. Farabî’ye göre ; üç varlık alanı olup , en üstte mutlak bir olan Tanrı , sayıları on olan göksel akıllar/:melekler / ruhaniker ve en altta ilk madde "heyula" vardır.
Ruhaniler/ semavi akıllar Tanrı ile maddi âlem arasında aracılık etmektedirler.
İbnü’l Arabi’nin vahdet-i vucüt teorisi , Einstein ve Haaking’in kozmoloji modelleri gibi bir varlık teorisidir. Fizikçilerin modelleri Tanrı’yı işe karıştırmaksızın evrenin oluşumu hakkında bir takım spekülatif varsayımlar içermektedir.