Gün ışığını parmak arasından ,akıtan o gri bulutlar
yine bi yağmur habercisi
Gelgelim ki toprak her zamankinden, daha çok olan yanak kaşıntısını bırakmış karınca ayaklarına. Karınca deyip,hemen bakıp, geçmeyeceksiniz

hee! bağıra bağıra tokluğunu kanıtlamak için soru ve yanıt düğümlerini beraber çözülmeli…

Velhasıl kelam; tanrın büyüklüğü inceden bir kavram olduğu için balçıktan yaratılan peygamberin varlığını sürdüren biz insanoğlu düşünce gömüsünde olabilmek,öylece kalmak gerek...


Nasıl ki büyük usta demiş ya! "gök bakır yer demir" Tabiatın varlığı güneşin otuz iki dişini gösterme şekline bağla ne verirsen onu alırsın fazlası ise katılaşmış çamur birikintisi kadar etki verir.

Lakin çamurun vıcık vıcık ve de ıslak geğirtisi ayak paçalarına bulaşması bir şey değil de.Çamurun insan eli ile olan o sanatsal aşkı nasıl tarif edilir. bu konuda inan ki çokça bilgim yok.Kenttin belirli park ve konutların önlerine dikilen heykelleri kupkuru görmüşümdür.İnsan eli ile dönüşümünü ne kadar arındıra bilirim düşüncelerimde ve yahut kirlete bilirim bu noktayı önemsiyorum…


Ve hemen elimin beş parmağı istem dışı hemen havada görürüm. Pırıl pırıl parlayan güneşin ansızın sıcaklığına gölge düşüren gri bulutlar ve yere ne zaman düşeceği beli olmayan boy fukarası yağmur mu?Yada ne yaparsan yap ıslak kuru şeklin de hiç hoşnut olmayan toprak mı?
Hani halk arasında birinin yiğitliğini anlatırken derler ki "taşı sıksa suyunu çıkarır" bu söz taş sıkmanın ötesine geçene denilmiştir bence. ve aklıma su ile ilgili ilk gelen şey fazlası titiz havasına girip, akan su ile demir musluğu nefesiz bırakanlar. işin suyunu onların çıkardığını görmek gerek…



Evet! hayali su deyip, toprağa çamurlaştık. aslına bakılırsa yaşadığımız koca kentlerde. her ikisini de göremez olduk kısaca göz alabildiğince her taraf beton yığını
Su ve çamurlaşmak nerdeyse hayal gibi daha da hasret kalacağız ne yazık ki!...