- 383 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
NAMLUNUN UCUNDAKİ BEN-KISIM 3 Bölüm-6
NAMLUNUN UCUNDAKİ BEN-KISIM 3
Bölüm-6
Heval Baş komiser ’’ Büşra Sedat Amir seni görmek istiyor. Yanında biri var haberin olsun’’ ‘’ Tamam, gidiyorum’’ Sedat Amirin kapısını tıklatarak gel demesini beklemeden içeri girdim. ‘’ Beni çağırmışsınız Amirim.’’
_ Gir içeri kızım seni bir arkadaşımla tanıştıracağım. Geç otur bakayım karşıma. Hani sana bahsetmiştim, senin sandık işiyle ilgilenecek bir arkadaşım var diye. İşte Cemil Bey bizim derdimize çare olacak kendisi.
_ Ben Büşra Baş komiser efendim. Tanıştığımıza memnun oldum.
_ Bende kızım. Eee Amirim şu meşhur sandığı görelim artık. Sedat çok bahsetti sandıktan.
Sedat Amir ayağının dibindeki sandığı Cemil Beyin önüne getirip kapağını açtı ve bıraktı. Cemil Bey sandığı biraz karıştırdıktan sonra.
_ Burada bayağı Osmanlı parası var ama daha da önemlisi birde tapu var. Sedat bu tapunun önlü arkalı birer fotokopisini çektirip bana ver. Üzerinde çalışayım. Yeni olarak sadece tek maddelik bir vasiyetname var. Sedat Amir ’’ O dikkatimden kaçmış ne yazıyor vasiyetnamede’’ Cemil Bey ‘’ Dur bakayım hah tamam. Bu sandıkta bulunan her şey kızım Büşra’ya bırakıyorum. Sandıkta bulunan her şey anamın ak sütü gibi helaldir. Altında adı ve imzası var. Levent Erhan Orkun. Büşra ‘’ Aman Allah’ım benim gerçekte Büşra olduğumu biliyormuş. İnanamıyorum, yıllardır Leo babamı kandırıyorum diye kendimi kandırıyormuşum. Amirim nasıl oluyor da Leo babam benim Büşra olduğumu öğrendi acaba?’’ Sedat Amir ‘’ Sonra anlatırım sana.’’ Cemil Bey ‘’ Yalnız burada yazılanlarda Leo ismi hiç telaffuz edilmiyor? Büşra’’ Gözümüzün önünde Cemil Bey, Levent’in L’ esi
Erhan’ın E’si Orkun’un da O’su Cemil Bey ‘’ Aferin kızım iyi gördün. Sedat ’çığım ben şimdi kaçmak zorundayım, benden haber alıncaya kadar paralara dokunmayın. Ben gerekli işlemleri yaptıktan sonra ne yaparsanız yapın. Yerimi biliyorsun şimdilik merkezde çalışıyorum. Gelirsen bir çayımı içersiniz. Büşra kızımı da yanında getirirsen memnun olurum.
Sedat Amir’’ Çayla kurtulamazsın Cemil ‘ciğim. Senden bir yemek alacağım var unutmadım daha.
Tapunun fotokopisini çektirip Cemil Beye verdik. Gittikten sonra
bende ‘’ Amirim çıkabilirim değil mi? ‘’ Artık Cemil Beyden haber bekleyeceğiz.’’ Sedat Amir ‘’ Evet, Büşra artık her şey Cemil Beyden gelecek habere bağlı.
Sedat Amir’le yaptığım son konuşmanın ardından geçen on gün sonra artık Cemil Beyin bizi unuttuğunu düşünürken bir hızla Asayiş şubeden içeri girdi. Önce sağa sola bakındıktan sonra beni görünce, başıyla gel işareti yaptı. Ben Heval’e ‘’ Benim Sedat Amir’le biraz işim var deyip yanından ayrıldım.
Sedat Amir ‘’ Oo hoş geldin Cemil bende neredeyse bizi unuttuğunu sanıyordum. Tapudan bir şeyler çıkarabildim mi?’’ Cemil Bey ‘’ Hem de neler çıkardım. Ama önce Büşra Baş komiserde gelsin buradan çıkalım.’’ ‘’ çıkalım mı, nereye? ‘’ ‘’ Çıkalım, çıkalım şimdi ben buraya geldim diye arkamdan bir sürü laf edeceksin. Yemek ısmarlamaktan kaçtı falan dersin. Hem yemek yer hem de konuşuruz. Bizi iyi bir lokantaya götür. Hesaplar benden tamam mı?’’ ‘’Anlaştık be Cemil. Ben Büşra’yı da çağırayım çıkalım’’ ‘’ Boşuna zahmet etme ben çağırdım şimdi gelir.’’
Kapıyı tıklatıp içeri girdim. Sedat Amir ‘’ Hiç oturma Büşra, çıkıyoruz. Cemil Bey bize yemek ısmarlayacakmış.’’
Sedat Amir benim de bilmediğim bir lokantaya götürdü bizi. Yemeklerimizi sipariş ettik. Gırgır ve şamata içinde yedik. Ben ilk defa Sedat Amir’in mizahı bu kadar sevdiğine şahit oldum. Cemil Beyin de Amirimden kalır tarafı yoktu. Çocuklar gibi bir birlerine takılmadan edemiyorlardı.
_ Evet, çocuklar şimdi birazda ciddi konulardan bahsedelim. Büşra kızım sen farkında değilsin ama başına devlet kuşu konmuş.
_ Nasıl yani Cemil Bey?
_ Şöyle ki senin Leo baba dediğin ama benim için Levent Erkan Orkun olarak tanımladığım şahsın dedesinin babası 2. Abdülhamit’in atlarının bakıldığı ahırların birinde seyislik yapıyormuş. 1881 tarihinde İstabl-ı Amire’de ( Ahırlarda) çıkan yangında büyük fedakârlık yaparak atlardan bir kısmını kurtarınca Zatı- şahaneleri tarafından mükâfatlandırılarak sandıktan çıkan beş yüz Abdülhamit altını ve iki bin metre kare arsayla taltif edilmiştir. O günden bu güne kadar miras olarak babadan oğula intikal etmiş ve Levent beyin vasiyeti ile de size geçmiştir.
_ Size bir şey sorabilir miyim Cemil Bey
_ Sor kızım?
_ İkinci bir sandık daha vardı. Bundan size bahsetmedik ama anlattıklarınızdan sonra bu sandık da önem kazandı.
Sedat Amir ‘’ Nasıl yani?’’ ‘’ Şöyle ki Amirim, sandığın içinde gördüğümüz kıyafetler için bir anlam verememiştik. Ama o giysiler 2. Abdülhamit devrinin o tarihten gelen orijinal kıyafetleri.’’ Cemil Bey’’ Kıyafetlerde belli bir renk kullanımı var mı?’’
_ Siyah beyaz ağırlıklı.
_ tamam, şimdi bütün taşlar yerine oturdu. Kıyafetlerdeki o renkler ahırlarda çalışan seyislerin üniformasının renkleri. Sandıktan ne kadar Osmanlı lirası çıktı?
_ Beş yüz adet Abdülhamit gümüşü. Ufak bir araştırma yaptım bir tanesi ortalama iki yüz yetmiş beş liraya tekâmül ediyor.
_ Söyle bakalım Cemil’ciğim seni bayağı uğraştırdık borcumuz ne?
_ Bana bir borcunuz yok ben tapunun devri için gereken prosedürü hazırlatırım o arazının bağlı olduğu tapu dairesine gider devrini Büşra kızımın üzerine yaptırırız. İlle de bana bir şey vermek isterseniz, ikinci sandıktan çıkan kıyafetlere hayır demem.
_ Seve seve veririm Cemil Bey. Giderken alabilirsiniz.
_ Ben de senden bunu beklerdim Büşra. Beni şaşırtmadın. Hatta şunu da teklif edebiliriz. Cemil Bey ve arkadaşları Levent beyin evinin bodrumunu gözden geçirmeliler. Belki işe yarayacak başka şeylerde bulabilirler.
_ Tabi niye olmasın ki.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.