- 361 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Çürük Çarık Durumlar
Ankara’nın Ulus Semtinde Posta Caddesinde ki Hal’i hemen hemen bütün Ankaralılar bilir. Ben de bir çok arkadaşımda zamanında buradan alış veriş etmişizdir. Meyve sebze satanların yanında, bakkalımsı bir şekilde yumurta, bal, tereyağ, zeytin, peynir satan esnaflarda var. Kuruyemişçisi de var. Market olarak hizmet veren işletmelerden alış veriş de pek büyük sorunlar çıkmıyor, ancak sebze meyve satan esnafların çoğu zaman çürük çarık mal sattığı sizin de benim de hepimizin kulağına gelmiştir. Aldım ben de zamanında halden sebze meyve, eve geldiğimde ise yarıya yakının bozuk mal olduğunu hayret ile ve ibretle gördüm...
’’Bizi aldatan bizden değildir.’’ der bir hadisi-şerif de Peygamberimiz Hazreti Muhammed (sav) Seksenli yıllarda başkent Ankara’da çok da fazla büyük market yoktu. Metro, bir de Gima vardı, herkes de oralara gidip alışveriş yapmazdı... Manavlar pahalı, dolayısıyla bir çok kimse Ulus’da ki Hal’den alışveriş yapardı... Hal de her şey ucuz ancak meyve sebze alıp da eve geldiğinizde bir bakardınız yarısı bozulmuş veya çürük... Tabi burada hileye hurdaya prim vermeyen Hal Esnafı arkadaşları da ayrı tutuyorum...
Kim kaybetti, kim kazandı? Kaybeden belli, yıllar yılı halde sebze meyve satan esnaflar. Her zaman için ben meyve sebzeyi kendim seçemeyeceğim yerden alırken esnaf kardeşime ’’Arkadaş üç kuruş fazla al zararı yok ama düzgün mal ver.’’ derim. Onlarında savunması ’’Biz de toptancıdan böyle alıyoruz Abicim.’’ şeklinde olsa da demek ki balık baştan kokmuş...
Tarlada ki üretici malını iyi üretecek, toptancıya çürük çarığını vermeyecek, o çürük çarıkları da bir şekilde illaki değerlendirecek... Toptancı sağlam mal aldı mı o da perakendeciye sağlam satacak, son aşama tüketiciye yani bizlere de temiz ve sağlıklı hem de hesaplı olarak ulaşacak.
Ticareti de bir bütün olarak düşünüp hangi esnaf her ne mal satıyorsa sağlam ve kaliteli mallar satmalı, defolu, özürlü bir malı var ise de bunu o anda sattığı kişiye açıklamalı, gerekiyorsa kârından fedakarlık etmeli bir miktar, alışveriş de gönül rızasıyla olmalıdır... Yoksa, müşteri malı alıp gittikten sonra ’’Oh be ne güzel kazıkladım herifi, satamıyordum bir türlü bu malı enayi çakmadı malın hatasını.’’ demek ne Müslümanlığa ne de ticaret ahlakına sığan bir davranış kalıbıdır...
Müslüman esnaf namusuyla çalışıp da her ne ticareti yapıyorsa yapsın doğru ve dürüst olmak zorundadır. Unutmayalım ki İslamiyet’in ilk yıllarında, daha sonrasında da Müslüman Tüccarlar ile alış veriş yapan Ehli Kitap’dan bir çok kişi Müslüman Tüccarların doğruluk ve dürüstlüğünden etkilenip Müslümanların safına katılmışlardır... Bir önemli konuda ticaret yaparken malın üstüne ya da başka bir şeyin üstüne yemin etmemek, Allah’ı şahit tutmamak lazımdır diye düşünüyorum. Çok sık yemin eden esnafların hele de yalan yere yemin ettiyse ticaretinden ne kendilerine ne de başkalarına fazlaca hayırda gelmeyecektir... Helali haramı bilen esnaf kardeşlerim, her zaman doğruluktan da ayrılmayacaklardır...
AHMET ZEYTİNCİ
YORUMLAR
Tozal ne demişti... sebrest(ser) piyasa...
Kim- kime ne fiyata verirse- versin... hadevemi çok ödesin yeter...
Bir daha yazıyorum: Bizim memlekette serbest piyasa mantığı,
Gönlü yumuşak olanların çokluğu sebebi ile yürümez...
Bakkal yanında esnaflık yaptığım için, kimin hangi malı ne niyetle ve
Hangi ölçüde sattığını bilirdim; şimdiki düzeni göremeden,
Esnaflığımı Türk Gençliğime emânet ettim; ne hakları varsa, eken bulsun...
Az ezik sebze ve meyve alacak kadar, yumuşak yüreğimle.
kadiryeter MART,2018 TRABZON.
w.edebiyatdefteri.com/172080-curuk-carik-durumlar/
Ahmet Zeytinci'ye