- 399 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
“Anlatamıyorum”
Orhan Veli’nin bir şiirinde: “Bir yer var, biliyorum; /Her şeyi söylemek mümkün; /Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; /Anlatamıyorum” diyor. Anlatamıyorum. Halbuki Allah insana bir konuşma yeteneği vermiş ve düşündürmüş. Öyleyse neden anlatamıyoruz?
Şu güzel dilimizi iyice öğrenmek için ne gayret sarf ettik?
Kaç kitap okuduk, kaç dergi, kaç gazete?
Ele özenmekten fırsat bulup da dünyanın en eski üçüncü, en yaygın beşinci dili olan şu güzel Türkçe’miz için ne yaptık?
Okullarda edebiyat dersi görürken itiraz ettiğimiz Divan Edebiyatı şiirinin dilini bir tarafa bıraktık, günlük Türkçe’mizi bile anlamaz olduk, sonra dönmüş dili suçluyoruz.
Şunların anlamını biliyor ve yerli yerinde kullanıyor musunuz?
Merhaba: "Geniş ve mamur yere geldiniz, rahat ediniz, günaydın, hoş geldiniz" (Öyleyse neden yolda karşılaşınca söylüyoruz?)
İğrenç: İnsanda iğrenme duygusu uyandıran, tiksindiren(Neden bir yemeği yemek istemediğimizde ulu orta iğrenç, diyoruz?)
Oha: Büyükbaş hayvanları durdurmak için kullanılan bir seslenme sözü. (Gençler bu sözü sık sık kullanırken bilerek mi söylüyorlar?)
İftira: Bir kimseye kasıtlı ve asılsız suç yükleme, kara çalma, bühtan (Size öle geliyor, yanlış düşünüyorsunuz, abartıyorsunuz gibi saygı ifadelere dururken neden ilk aklımıza gelen iftira oluyor?)
Saçmalama: Yersiz, akla aykırı, tutarsız söz ( Bu sözü nasıl bir büyüğümüze söyleriz?)
Pınarla çeşmenin; günlük defalarca karşılaştığımız otel, hotel, motelin farklarını biliyor muyuz?
Vapur, gemi, destroyer, roro ne anlama geliyor, farkı ne? Yel, rüzgar, meltem, fırtına, bora… hafiften şiddetliye doğru sırala dense, nasıl sıralardınız?
Bir ressama:”Mucize yaratmışsın.” derken, mucizenin peygambere, yaratmanın da Allah’a ait olduğunu hiç düşünüyor muyuz?
Sahi biz şu güzelim Türkçe’mizi ne keder biliyoruz?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.