- 909 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZIN DİKKATLERİNE
SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZIN DİKKATLERİNE
Dr. Sadık Özen
Afrin Harekatı başladığı günden itibaren bu harekatı takdir eden, fikren destekleyen, alkışlayanlardan biriyim. Milletimizin, hain teröristlere ve emperyalist devletlere karşı kazandığı tarihi bir zafer olarak görüyor ve bundan onur duyuyorum. Damarlarında Türk kanı taşıyan herkesin böyle düşünmesi gerektiğine inanıyorum.
Ülkemizin nüfusu 81 milyonu bulmuş, övünç duyacağımız bir sayıya ulaşmıştır. Gönlümüz tüm vatandaşlarımızın aynı duyguları hissetmesi ve aynı görüşleri paylaşmasıdır. Ancak, insan yapısının gereği olarak bunun gerçekleşmesi mümkün değildir. Arada bizim gibi düşünmeyenler de olacaktır. Fikirlerini doğru bulmasak da onlara katlanılması gerektiği kanısındayım.
Zira ülkemiz bir hukuk devletidir. Demokratik kurallara bağlı olarak yönetilmektedir. Ülkemizde yaşayan tüm insanlar fikir özgürlüğüne sahiptir. Bunlardan doğru bulmadıklarımızı, eleştirir, kınayabilir, ama onlara hakaret edemeyiz. Vatanımızın yararına uygun düşmeyen eylem ve söylemlerini gördüğümüzde Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunur, yargılanmalarını ve yasalarımıza göre suç işlemişler ise cezalandırılmalarını isteyebiliriz. Ama onları sahip olduğumuz güçle baskı altında tutamayız ve kişisel olarak cezalandıramayız. Bunu yaptığımızda bireylerin özgürlük ve haklarına aykırı hareket etmiş olur ve altına imza koyduğumuz uluslararası antlaşmalara aykırı düşeriz.
Hukukun amacı insanlar arasında hak ve eşitliğin dağıtılması, demokrasinin amacı ise yönetimsel olarak bunun sağlanmasıdır. Bu nedenlerle hukuk ve demokrasi evrensellik kazanan kavramlar olmuşlardır.
Ülke ve millet olarak karşılaştığımız terör olayları insanlıkla bağdaştırılamaz. Bu hainlerin ellerine silah verilmesi, onlara para ve silah desteğinde bulunulması ise büyük bir insanlık suçudur. Bunu yapanların Uluslararası Yüksek Adalet Divanı’nda yargılanmaları ve cezalandırılmaları gerekir.
Bunlara karşı kendimizi savunmamız en önemli hukuksal ve yaşamsal hakkımızdır. Afrin Harekatı ile işte bu haklarımızı kullanmaktayız. Harekatın başlamasından bugüne kadar bu konuda büyük başarı sağlamış bulunuyoruz. Başarılarımızın daha da artması için milli birlik ve beraberliğe daha çok ihtiyacımız olan bir dönemdeyiz. Böyle olması gerekirken içimizden birilerinin çıkıp bize karşı haksız ve yanlış eleştiri ve yorumlarda bulunmaları büyük üzüntü kaynağı olmaktadır.
Terörizme karşı mücadelede en başarılı olduğumuz bir dönemde, TTB ile diğer bazı mesleki ve siyasi kuruluşlarca olumsuz söylemlerde bulunulması ve bildiri yayınlanması ülkemiz adına büyük bir talihsizlik olmuştur. Birçok hekim ve Tabip Odaları yayınlanan bildiriyi kabullenmediği, karşı çıktığı ve kınadığı bir anda; siyasi otorite tarafında aşırı duyarlılık gösterilerek fevri söylemlerde ve baskı anlamına gelecek eylemlerde bulunulması son derecede yanlış olmuştur.
Uzunca bir süredir, hekimler arasında yaşanan bazı ayrışmaların olduğu bir gerçektir. Bunlara bağlık olarak bir takım sürtüşme ve huzursuzluklar yaşanmaktaydı. Gruplar yasal prosedür içinde; birbirleriyle, özellikle Genel Kurullarda mücadele etmekte ve sahip oldukları fikirleri savunmaktadır. Keşke bu konuda da tartışsalar ve doğru düşünen taraf kazanabilseydi. Konuya siyasi otoritelerin fevri yaklaşımları tartışmanın büyümesine neden olmuştur. Ayrıca konunun uluslararası düzeye taşınmasıyla birtakım haksız eleştirilere de uğranmıştır.
Siyasi mülahazalarla İktidar-Muhalefet arasında çok düzeysiz tartışmalar olmakta, ağır ve yakışıksız sözlemlerde bulunulmaktadır. Halkımız bu tür tartışmalardan bıkmıştır. Huzur bulmak istiyor. Milli birliğin gerçekleşmesini istiyor. Aslında Afrin Harekatı bunun için iyi bir fırsat olmuştur. Halkımız büyük ölçüde hükümetimizi ve ordumuzu desteklemektedir. Siyasetçilerimiz “Zeytin Dalı”nı keşke öncelikle birbirlerine uzatabilmiş olsalardı. Çünkü milletimizin şu anda en çok buna ihtiyacı var. Hiç olmazsa Afrin Harekatı süresince siyasi çekişmeleri bir tarafa bırakabilseler ve hatta siyaseti tatil edebilseler. Bence gerçek milliyetçilik budur.
Şu günlerde Sayın Cumhurbaşkanımıza ters düşen bir görüş var. Suriye Devleti ile dostluk münasebetlerinin yeni baştan kurulması isteniyor. Aslında, terörün tamamen sona erdirilmesi ve gelecek için de güvenli bir ortamın yaratılması için bu şarttır. Çünkü olaylar Suriye topraklarında olan Afrin ve çevresinde yaşanıyor. Terör tünelleri de bu topraklar üzerinde açılmış. Harekattan sonra bu bölgede bir güvenlik merkezi oluşturulması gerekecektir. Uzlaşma ve anlaşma iki devlet başkanı arasında olmayıp iki devlet arasında, uluslararası teamüllere göre yapılacaktır. Bu konuda Rusya ve İran’a, hatta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne arabuluculuk yapma görevi düşer.
Son olarak; TTB’nin başındaki “Türk” ve TBB’nin b aşındaki “Türkiye” sözcüklerinin kaldırılması meselesine değinmek istiyorum. Nasıl ki TTB Merkez Konseyi’nin bildirisine çok net ve kesin bir şekilde karşı çıktı isem; bu konuda, sinirlilik anında fevri olarak söylenmiş olan sözlere de aynı şekilde karşı çıkıyorum. Zira bu isimler, bu kuruluşların milli olduklarının ifadesidirler. Merkez konseyince yayınlanan, bizim de karşı olduğumuz ve bizi temsil etmediğini ileri sürdüğümüz bildiri TTB’nin tüzel kişiliğini bağlamaz. Sadece imza sahiplerinin kişisel sorumluluğu içindedir.
Türk hekimleri için Türklük kavramı aynen etle tırnak gibidir. Birbirlerinden asla ayrılamazlar. Türk hekimleri vatanseverliklerini ve milliyetçiliklerini tarihimiz boyunca ispatlamışlardır. Sayın Cumhurbaşkanımızın birkaç goygoycunun kışkırtmasıyla hareket etmeyeceklerine ve bu konuda ısrarcı olmayacaklarına inanıyorum.
Türk Tabipler Birliği 31 Ocak 1953 yılında 6023 sayılı yasa ile kurumuştur. Meslek mensuplarının hak ve yararlarını korumak amacıyla kurulmuş kamu kurumu niteliğinde bir devlet kurumudur. Tabipliğin kamu ve kişi yararına uygulanıp gelişmesini sağlamak da amaçları arasındadır. Bu hüküm 02 Kasım 2011 tarihinde 635 sayılı KHK ile kaldırılmış, ancak bu değişiklik Anayasa Mahkemesince iptal edilmiştir.
Hekimlerin yasal temsilcisi olan TTB yasası, ülkemizdeki sağlık hizmetlerinin temelini teşkil etmektedir. Eğer üzerinde bir değişiklik yapılması istenirse, konu hekimlerin katılacakları bir “Ulusal Sağlık Konseyi”nde tartışılmalı ve uzlaşma sağlanmalıdır. Esasen TTB, ülkenin sağlık sorunlarının aşılmasına büyük katkılarda bulunması ve hükümetlere danışmanlık yapması gereken bir devlet kuruluşlarıdır. Ama ne yazık ki siyasi yönetimler; siyasi mülahazalarla bu kuruluşu kendilerinden uzak tutmaya çalışmışlar, sağlıkla ilgili yasa ve yönetmelikler çıkarılırken bile bilgilerine başvurmamışlar ve TTB’nin yetkilerini mümkün olduğunca kısıtlama yoluna gitmişlerdir. Bu durum, karşılık olarak TTB’nin de siyasete kaymasına neden olmuştur.
Oysa TTB siyasetle iştigal edemez. Esasen ülkemizin bunca sağlık sorunu ve hekimlerin mesleki ve özlük hakları ile ilgili birçok sorunları varken TTB’nin siyasetle ilgilenmesi, kendisini ayrılıkçı ve ideolojik saplantılara kaptırması büyük olumsuzluktur.
TTB’nin başından Türk sözcüğünün kaldırılması, Türklük kavramı ile ilgili olarak geçmişte yaratılan olumsuzlukları çağrıştırarak toplumsal barışı bozacaktır. Sözü edilen olumsuzlukları burada dile getirmek istemiyorum. Zira ben Milli Birlik’ten yanayım. Afrin Harekatı ile kazandığımız mutluluğa gölge düşmesini istemiyorum. Bu konuda hepimize büyük görev düşmektedir. En büyük görev ise Sayın Cumhurbaşkanımıza düşer. Devlet adamları; soğukkanlı, sükunetli, sabırlı, uzlaştırıcı olmak, fevri hareket ve kararlardan uzak durmak zorundadırlar.
Saygılarımla…
09 Şubat 2018
YORUMLAR
"AFRİN TÜNELLERİ" adı altında uzun çalışma ve araştırmalarımla hazırladığım kitabım ARTSHOP Yayıncılık tarafından yayınlanmış olup şu günlerde dağıtımı gerçekleştirilmektedir.
Bu kitabımla Arap Yarımadası'nda 100 yılı aşan süredir yaşanan tarihi gerçekleri bir bir ortaya koymuş bulunuyorum. Güney sınır komşularımız Irak ve Suriye'de yaşanan olayları gerçek yüzleriyle kitabımda anlattım. Okunduğunda günümüzde yaşananların gerçek nedenleri anlaşılmış olacaktır.
sadikozen tarafından 12.2.2021 11:19:00 zamanında düzenlenmiştir.