- 925 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
DİN VE ÇOCUK GELİNLER 2
Zaman su gibi akıp gidiyordu.Ve tayinim memlekete çıkmıştı. Artık 2000 li yıllardaydık. Hepimizin çoluk çocuğu olmuş, çok şey görmüş çok şey yaşamıştık. Darbeler ve ekonomik krizler yaşadık. Ve köyler şehirlere akıyor ve sanki yaşam hızlanıyor, günlük zamanımız daralıyordu. Hep koşturup işleri yetiştiremiyorduk.
Ne olmuştu o geniş zamanlarımıza, neden kendimize vakit bulamıyorduk? Baz istasyonları, internet, cep telefonları, fesbuk,
Youtube, lüks arabalar, lüks evler, marka takıntıları daha benim bilmediğim bir sürü meşguliyet. Ve işin garibi bu meşguliyetleri satın alıyoruz. Her satın aldığımız şeyden sonra önümüze bir havuç daha uzatıyorlar. Nasıl bir hızla evrilmişti toplum insan şaşırıyor…
Derken savaşlarda başlamıştı çevremizde. Bir delinin kuyuya taş ataması sonucu ‘çocuk gelinler’ tartışılmaya başlamıştı. Bu tartışma beni çok eski yıllarıma götürdü ve duygularımdan sıyrılarak bu işin mantığını, ve referans kaynaklarını araştırdım.
İlkden kendimden başladım. Ben beşikkertmeydim. Babamla arkadaşı dağa oduna giderken sözleşmişler. İkisininde hamile olan eşlerinden doğacak çocukların sözünü vermişler. Bir şartla ki; kendi rızalarıyla. Ama bu şart yaşanacak dıramı engellemiyordu. Ben öğretmen olmuştum ve şehirden 16 yaşında bir başkasıyla evlenmiştim. Annemin babamın benim evlenmemi acil ister gibi halleri vardı. Sonraları anladım ki beşikkertmem olan kızın yolunu açmak içinmiş. Çünkü beşikertme olduğundan ona dünürcü çıkmıyordu. Ve ben evlendikten yıllar sonra evlendiğini duydum. Bu aklıma geldikçe hala içim daralır kalbim sıkışır üzülürüm. Gerçi kışın biz şehirde oturuyorduk ve beşikkertmemi ben hiç mi hiç görmedim, hiçbir harşılaşmamız ve hukukumuz olmadı ama bu dramın yaşanmasını engellememişti.
…
Şimdi gelelim bu insanlık yarasına. Benim incelemelerime göre Hindistan ve Bengaldeş başta olmak şartıyla dünyanın bir çok ülkesinde bu ‘adet’ var. Bunun nedenlerini birkaç başlık altında topladım.
1. Toprağın elden gitmemesi. Müstakbel toprak sahibi olacak çocuğun sözü hemen verilir ki başkası göz dikmesin.
2. Yetim ve öksüz kızın mal varlığı.
3. Savaş, fakirlik nedeniyle kızın ailesinin, yoksa akrabasının bir an önce evlenmesi gereğini istemesi. Teşvik etmesi.
4. Kızın kaçması ve ailenin de toplumsal baskı nedeniyle buna razı olmak zorunda kalması.
5. Berdel.
6. Kan davasını gidermek.
7. Zengin ve yaşlı olan erkeğin parayı bastırıp evlenmesi. Ailenin de teşvik etmesi. Kızını kurban etmesi.
8. Son yıllarda mülteci çocukların çaresizlikten razı olması.
…
Şimdi görüldüğü gibi bunların nedeni kesinlikle ve kesinlikle din değil. Hele hele İSLAM hiç değil. Çünkü bu adetler islamdan önce de vardı sonrada. Ve dinli dinsiz özellikle eğitimsiz toplumlarda öteden bu yana yaşanırdı.
Şimdi gelelim İslamdaki usule. Bir defa İslamın en önemi özelliklerinden birisi; zaten yaşanan herhangi bir durumu terbiye etmek, sınır ve ölçü koymaktır. Mesela savaş bir gerçekliktir. İslam der ki, size savaş açmayana sizde açmayın. Savaşmak zorundaysanız çocuklara, ihtiyarlara ve savaşa girmemişlere dokunmayın. İnsanların organlarını kesmeyin vb…
Bu evlenme işini kimse güya ‘caiz ‘ kelimesine sığınarak yapmıyor. Ha biri derseki ‘olur mu ya günah değil mi?’ o zaman caizmiş diyerek kendini aklamaya çalışıyor.
Neymiş efendim Peygamberimiz Hz. Ayşe’yi 9 yaşında almış. Külliyyen yalan. Çünkü onun 18, hatta !9 yaşındaevlendiğini Yaşar Nuri de, Mustafa İslamoğlu da ispatladı.
Bu konuda gözden kaçan yada islamı kötülemek için gözden kaçırılan olmazsa olmaz bir kural var. Çocuğun sözü verilir çocuk büyür ergen olur ama yetmez reşit olması gerekir. Yani doğruyu yanlıştan ayırabilir olgunluğa gelmesi gerekir. Ve isterse evlenir, istemezse evlenmez. Hatta birinci bölümde kendimden anlattığım beşikkertme, bırakın 9 yaşını eksi sıfır yaşındaydıya.
İşte böyle sevgili arkadaşlarım, ne yazık ki karşı olduğumuz bir fikrin kendisini değilde hatalı insanlar üzerinde durduğu resme saldırıyoruz. Hem cahilliğimiz ortaya çıkıyor, hemde kindarlığımız…
Sevgiyle ve hoşgörüyle kalın.
YORUMLAR
selahattincansız
saygılar selamlar.