Tebriz'de Celayiroğulları ve Timurlular Dönemi
Gördüğüm her eski yapıyla ilgileniyor, sokaklara gire çıka Tebriz’de dolanıyorum. Ve buralar eski Tebriz olduğundan, etrafta hep tarihi yapılar vardı. Çünkü burada çok görkemli bir tarih yaşanmış, bir zamanlar dünya buradan yönetilmiş ve dünya tarihi burada yazılmıştı.
Bu düşüncelerle dolaşırken, İlhanlılardan sonra Tebriz’de yaşananlar takıldı aklıma. Önceki yazımda, İlhanlılardan sonra, Tebriz’in Celayiroğullarına geçtiğini belirtmiştim.
Yani İlhanlılar yıkılınca, Tebriz, bir süre de Celayirlilerin başkenti oldu.
Celayiroğulları hükümdarı Ahmet Celayir, Tebriz’de Devlethane adı verilen 20 bin
odalı bir saray yaptırmış. 20 bin oda çok abartılı gibi geldiği için başka kaynaklara da baktım, ama hepsinde 20 bin odadan bahsediliyordu.
5099 Gök Medrese’nin arkadan görünüşü
Sonra Karakoyunlu Hükümdarı Kara Yusuf, Tebriz’i Ahmet Celayir’den aldıysa da kısa bir süre sonra Timur bölgeye gelince, ikisi de Kaçarak Osmanlı Devletine sığındı. Hatta biliyoruz ki, Ankara Savaşının nedenlerinden birisi de Ahmet Celayir ile Kara Yusuf’un Timur’a teslim edilmesi, ya da öldürülmeleriydi ki, Yıldırım Beyazıt bu şartları kabul etmedi.
Timur, kısa sürede, İran, Irak ve Kafkasları ele geçirince, nihayet 1392’de Tebriz de kesin olarak Timur’un eline geçmiş ve İmparatorluğun Batı eyaletlerinin yönetim merkezi olmuştur.
Burada biraz da Timur İmparatorluğundan da söz etmek gerekirse, sanıyorum bugüne dek kurulan en büyük Türk İmparatorluğu, Timur’un sıfırdan başlayarak kurduğu bu devasa imparatorluktu. Ayrıca Timur dünyanın gelmiş geçmiş en büyük on hükümdarından birisidir.
ı
Sınırları batıda Ege Denizinden Moğolistan’a, Rusya’da Volga Nehrinden, Hindistan’da Ganj Nehrine, Altaylardan Suriye ve Filistine kadar, milyonlarca kilometrekarelik bir alanda, 27 ülkenin hükümdarı olmuştu.
1336 yılında Türkistan’ın Keş şehrinde doğan Timur’un babası, Orta Asya Türk Oymaklarından Barlas Oymağının beyi Turagay’dı. Çağatay Hanlığına bağlı olan oymağın başına 1360 yılında (25 yaşında) Timur geçti. Siyasi ve askeri dehasıyla kısa sürede, neredeyse tüm eski Moğol topraklarına sahip oldu.
5293 Tebriz’de halı pazarı
Tarihçiler Timur’u: Darius, İskender, Sezar ve Cengiz gibi dünyanın en büyük imparatorlarıyla aynı seviyede değerlendirmektedir. Yaşamı boyunca tam 17 sefer düzenlemiş ve hepsini de kazanmış olup ele geçirdiği ülkeler şöyle sıralamaktadır.
Turan, İran, Rum (Anadolu), Mağrip, Suriye, Mısır, Acem Irakı, Arap Irakı, Mazenderan, Geylan, Şirvan, Azerbaycan, Fars, Horasan, Harezm, Büyük Tataristan, Cidde, Kabilistan, Hotin, Bahter, Zemin, Gürcistan, Ermenistan, Hindistan…
Fakat Timur, fetihlerini Moğollar gibi, korku ve dehşet saçarak, yakıp yıkarak elde ettiği için hem İran ve hem de Türk dünyasından eleştiriler almıştır.
Bazı tarihçiler, İranlıların karşı çıkmasının nedeni olarak, yakılıp yıkılan şehirlerden başka, Timur’un İran seferi sırasında Şehname’nin yazarı Firdevsi’nin mezarına vararak, “Kalk, kalk da her satırında kötülediğin mağlup Türk’ü şimdi gör” diye bağırmasını göstermektedir.
Türk tarihçileri de, Osmanlıyı yıkmasından ziyade, Altınordu devletini yıkarak, Rusya’daki Türk hakimiyetini zayıflatıp Rusların tarih sahnesine çıkmasının önünü açtığı için karşı çıkmaktadır.
Ayrıca İslamiyet’i Türklüğün üstüne çıkarmakla, Türklere zarar vermekle suçlarlarsa da, Timur Türklüğüne toz kondurmamakta ve Türklüğüne dil uzatanlara şöyle cevap vermektedir.
“Biz Melik-i Turan, Emir-i Türkistan’ız. Biz ki, Türk oğlu Türk’üz
Biz ki, milletlerin en kadimi ve en ulusu Türk’ün başbuğuyuz.”
5295 Old Pazarda yemeğini benimle paylaşan halıcı
Tarihçilerin bu tartışmaları da göstermektedir ki, 900’lerden 1600’lere kadar dünyanın hakimi Türklerdir. Nasıl ki, 1500’lerden 2000’lere dek son 500 yılda dünyanın hakimi İngiltere ise o zamanlar 600-700 sene kadar da, Türklerin karşısında başka güçlü rakipler olmadığından, rakip de başka bir Türk devleti oluyordu. Yani Türk’ün Türk’ten başka düşmanı yoktu. Bu yüzden Timur’u, Türk devletlerine saldırmakla suçlamak, pek de gerçekçi olmamaktadır.
Ama olaya Tebriz açısından baktığımızda, Timur döneminde Tebriz başkent değildi. Başkent, Semerkant idi. Fakat Tebriz, Batı ülkelerinin yönetim merkeziydi. Ve bu Tebriz’in tarihindeki en geniş yönetim çevresidir ki, başkentlik yaptığı devletlerin hiç birisinin toprakları bu kadar büyük değildi. Yani Tebriz’de, Timur İmparatorluğunun da izleri vardır. Ve hatta, Timurlu Miran Şah’ın mezarı Tebriz’in Surxap Mezarlığında bulunmaktadır.
5301 Vitrinleri tıka basa mal dolu dükkanlar
Timur ve Türk dünyası üzerine düşüncelerle Tebriz sokaklarında dolaşırken, buralarda yapıların üç dört katı geçmediği ve ticarethanelerin çokluğu dikkatimi çekti. Ana caddelerin üzerindeki binaların hemen tamamı ticarethaneydi.
Her yerde çok büyük pasajlar ve her türden ticari mallar dükkânlardan dolup taşarcasına bir görüntü oluşturuyor. Sanki vitrinler raflar, dolaplar örneklerin sergilenme yeri değil de, depolanmış gibiydi.
Yani öylesine bir bolluk ki, önce gözünüze hitap ediyor. Burada raflarda üst üste bilgisayarlar, telefonlar, müzikçalar vs dolu ve aynı caddede böyle onlarca dükkân ve pasajlar vardı.
Bu rastgele dolaşımlar sırasında “Oldpazar” levhası ile karşılaşınca, müzeyi aramaktan vazgeçip derhal pazara daldım. Hemen her şeyin imal edilip, pazarlandığı sokaklarda, ağırlıklı olarak halılar ve halıcılar vardı. Hatta birkaç sokağın dışında her yer halı doluydu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.