- 702 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ATEİZM ÜZERİNE
Ateistleri hor gören biri değilimdir. Aksine ateist, dini daha iyi anlama konusunda inananı sorgulamaya iten önemli bir etkendir. Kim bilir hatta belki içlerinden birçoğu daha sonra inanabilir de.Eleştiri yaparken aşağılamak,küçük görmek gibi bir duyguya sahip değilim.Aksine farklı fikirlerden hakikat doğar düşüncesindeyim.
Ülkemizde ateist düşünceye sahip bazı insanların düşünce ve eylemlerindeki bir takım tutarsızlıklardan bahsedeceğim.
Ateistlerin, inananları dogmatik bir inanca sahip olmakla itham ettiklerini görebilirsiniz. Kendileri ise, objektif düşünen, arınmış bir zihne sahip, cesur yürekli ve bilimi esas almış birey oldukları fikrindedirler.
Oysa, daha yakından baktığımızda, hayata belli bazı filtrelerin arkasından baktıklarını görebilirsiniz. Bu filtreleri çıkarmadan da gerçeği çarpık görmekten kurtulmaları maalesef zordur.Her ne kadar, ateizmin bir inanç olmadığını, aksine bir inançsızlık olduğunu iddia etseler de, detayda, ateistlerin de inançsızlıkta kalabilmeleri için bazı şeylere inandıklarını görmeniz zor değil.Bu inanışlar, her zaman dile getirilen şeyler olmayabilir. Bazıları içe işlemiş, o kişiyle özdeşleşmiş doğal bir bakış açısı da olabilir. Tıpkı balığın denizde olduğunu bilmemesi gibi.Bazıları ise, sıradan bir mantığın ortalama bir akla söyleteceği şeyi kabul etmek yerine, en zor seçeneği onlara kabul ettiren müthiş bir zorlama da olabilir.
Tıpkı ateistlerin, inananları dogmatik olmakla suçlamaları gibi, bu görüşü savunan ateistler de dogmatik bir bilim anlayışına sahip olmuş olurlar. Buna da bilimcilik adı verilir.
Bilimin konusuna baktığımızda, içinde evreni tarif etme gayreti olduğunu görüyoruz. Fizik gibi, kimya gibi, biyoloji gibi bilimler, bize evrenin, canlıların nasıl işlediğine dair bilgiler veriyor. Oysa, insanların içlerinden gelen ortak sorular, sadece sistemin nasıl işlediği ile ilgili değil.İnsan, sistemin neden böyle olduğunu da sorguluyor? Neden kaos yerine doğa yasaları var? Böyle olması bir zorunluluk muydu? Neden matematik evrene uyuyor? Neden insan zihni evreni kavrayabilecek şekilde?
Bilim insanları bilim yaparken, evrenin bir düzene sahip olduğu ön kabulü ile hareket ederler. Bu düzenin sırlarını çözmeye çalışırlar ancak neden bu düzenin olduğu ile ilgilenmezler.
Ateistler de aynı şekilde, zihinlerinde farkında olmadıkları ön kabullerle düşünürler. Evrende yasaların olması sanki zorunluymuş ya da tesadüfi bir sonuçmuş gibi düşünürler.
Evren, pekala hiçbir yasanın olmadığı, canlılığın olmadığı bir şekilde de var olabilirdi ya da evren yine böyle kompleks olurdu ama insan zihni evreni kavrayabilecek şekilde olmayabilirdi.Nasıl oluyor da bu ikisi hem kendi içinde düzenli, hem de birbiriyle ilişkiye girebilecek şekilde uyumlu olabiliyor? Nasıl oluyor da, evrendeki matematik, insandaki mantıkla uyumlu? Ateistler, bu uyumun neden olduğunu pek düşünmeden insanın ve evrenin böyle olduğunu doğal kabul ederler. Bu, bilimi bilginin tek kaynağı kabul ederken, bilimin dayandığı yasalara dogmatik bir inanç gerektirir.
Ateistler, inananları ön kabul ile inanmakla suçlamalarına rağmen kendileri, bilimi tek gerçek olarak kabul ederek, bilimsel olmayan, felsefi bir ön kabule girmiş olurlar.
Big Bang teorisi evrenin ezeli olmadığını bize göstermektedir. Uzay ve zamanın bir başlangıcı varsa ve yoktan var olmuşsa bunu Tanrının varlığına bir işaret olarak sunabilirsiniz Fakat ateistler buna sıcak bakmaz. Buradaki bilinmezliğin ilerde açıklanacağını ve Tanrı açıklamasına gitmenin gereksiz olduğunu öne sürerler.Oysa materyalizm maddenin ezeli ve ebedi olduğunu savunur.Ezeli olması(başlangıcının olmaması)big bang teorisi ile çelişki değil midir?Yani bir taraftan madde ezeli derken diğer taraftan evren big bang ile başladı demek nasıl açıklanabilir?(Vardan yok olmaz,yoktan var olmaz diyorsa bilim)
Termodinamiğin ikinci yasası entropi evrenin sürekli düzensizliğe doğru yol aldığını söylemektedir.Bu nedenle genişleyen evrenden bahsedilmektedir.Bu tek yanlı süreçler ölümün habercisidir ve evrende sürekli düzensizliğe doğru bir gidiş vardır. Fizikte, entropi’nin artışı olarak ifade edilen bu süreç sonsuza dek devam edemez. Isı tek yönlü olarak sıcaktan soğuğa durmadan akar ve sonunda her yerde aynı sıcaklığa erişilince hareket duracaktır. Evrenin bu şekildeki sonu “ısı ölümü” veya “termodinamik denge” olarak isimlendirilir.
Materyalizm maddeyi sonsuz diyordu.Oysa aynı bilim sonu var olduğunu savunuyor.
Günümüzde evrenin oluşumunda M teorisi diğer adıyla sicim yada her şeyin teorisi gündemde.Makro evrende, galaksiler ve gezegenler özelinde, einstein’in görelilik ve kütle çekim teorisi geçerli.Yani şu an bizim algıladığımız evren. Yani kütle ve enerjinin korunumu. termodinamik yasaları.Yani her şey einstein ve newton kurallarına göre oluyor.
Yani bir duvara vurursan elin acır.Ancak planck ölçeğinden daha küçük ölçeklerde, yani mikro evrende, yani atom altı düzeylerdeki ölçeklerde, newton ve einstein kuralları, yani bilinen fiziksel kurallar geçerli değil. Yani bu aslında bambaşka bir dünya.Burada Einstein ve Newton kuralları geçerli değil.Bir parçacık hatta iki farklı yerde de olabilir. Buna belirsizlik ilkesi deniyor.Bu atom altı dünyaya ise açıklık getiren iki teori var, biri sicim teorisi, diğeri de atomsal kütle teorisi.Ancak ikisi de teori, kanıtlanmış değil.Yani çok küçük ölçeklerde, evrenimizdeki fizik kuralları geçerli değil. Bambaşka bir dünya mı var? Kurallar mı var?
İşte her şeyin teorisi, bu iki şeyi birleştiren teori olacak. Hem gezegenleri ve hem atom altı parçacıkları kapsayan. makro ve mikro evreni, ikisini de birleştiren. ikisinde de geçerli olan ve çalışan.
Tüm fizik üstatları günümüzde her şeyi açıklayabilecek, her şeyi kapsayabilecek bu teori üzerine çalışıyor,ancak daha bu yapılamadı.
Bilim üç boyutlu evrenden Einstein ile dördüncü boyuta,sicim teorisi ile on bir boyuta geldi.Yarınlarda kaçıncı boyutlar çıkacak belli değil. Kuantumun sonsuz olasılıkları ile evrendeki uyum konusu belirsiz.Oysa insan beynini şu anda maksimum %10’unu kullanabiliyor.% 100’ünü kullanabilirse evren hakkında neler bilebilecek.Oysa bazı önyargılara sahip kendisine bilimi tek doğru olarak kabul eden insanlar,yine bilim yolunda ilerledikçe bu gün doğru bildiklerinin yarın yanlış olabileceklerini kabul etmeleri gerekiyor.
Ateistlerin bilimi öne sürerek ortaya attıkları boşlukların tanrısı ya da her şeyin teorisi gibi argümanlar, Allah’ın olmadığın gösteren argümanlar değildir. Bu argümanların da altında, bilime körü körüne inanma ve bunun dışında her şeyi baştan reddetme anlayışı bulunmaktadır.
Tüm bunlara bakınca ateistlerin, bilimin yegane savunucusu, temsilcisi olduğunu söylemekten ziyade, kafalarını bilime gömüp, gerçeği görmemeye çalıştıklarını söylemek yanlış olmayacaktır.
Zira bilimle, ancak maddesel varlıklar tespit edilebilir. Oysa, Allah’ın, tanımı gereği fiziksel bir varlık olmasını beklememiz anlamsızdır. O nedenle bilimci ateistler, bilimin ortaya attığı hiç bir delille Allah’ı bulamazlar.Zaman ve mekan dışında olan yaratıcıyı ,zaman ve mekan içinde aramak bilimin yaptığı.Mantıkta sadece 1 ve 0 var.Yani var ve yok.
Allah’ın varlığı, bilimsel delillerle temellendirilebilmekle birlikte, felsefi akıl yürütmeler üzerine ispatlanabilir.
Bilimci ateistler, bu tutumları nedeniyle, ne delil görürlerse görsünler, bunu bilime havale edecekler ve hiç bir zaman Allah’ı kabul etmeyeceklerdir. Ta ki bu tutumlarını fark edene kadar.
Evrenin yokluktan varlığa geçişini ve evrendeki düzeni tesadüf olarak açıklarken,determinizmin sebep sonuç ilişkisi ile nasıl açıklayabilirler.Evren bir sonuç ise sebep nedir?
Ateistler özgürlüğü savunduklarını söylerler.Ancak dine ve dindarlara özgürlük alanı bırakmak istemezler.Din yeryüzünden silinmeli,insanlığı geri bırakan,savaşların,bilimin düşmanıdır din.Hani özgürlük vardı?
Bir çok ateist yıldız falına burçlara önem veriyor.Bunu bilimle nasıl açıklarız,çelişki yok mu?
Savaşların temel nedeni dindir derken,dinsiz stalin’in milyonlarca insanın ölümüne sebep olmasını nasıl açıklarız?
Günümüzde el kaide,deaş gibi İslami kimlik etiketi yapıştırılmış,terör örgütlerinin ipleri kimin elinde bilinirken bu örgütlerin emperyalist ülkelerin istihbarat birimlerinin figuranı iken, bunları islam’a yüklemek ne kadar doğru olur?
İnanıp inanmak herkesin kendi bileceği tercihtir.Şu anda başka dünya yok, bir arada yaşamak zorundayız.Leküm diyniküm veliyedin.Senin dinin sana,benim dinim bana.İnsan haklarının dini dinsizliği ırkı olmamalı. İnsanca bir yaşam dileğiyle…
YORUMLAR
Bilimsel destekli yazınız hiç fena olmamış. Ancak eleştirim; taraflı olduğunu çok açıkça belli eden bir dil kullanılmış. Bunu yapan ateistlere de aynı uyarıyı yapmışımdır. Eğer bir fikriniz,bir inancınız varsa ve sizin gibi düşünmeyen birilerine bunu anlatıp yol göstermek istiyorsanız orta yollu bir dil kullanmalısınız. Bunu yaptıkları için yazınızda eleştirdiğiniz ateistlerden farklı bir yaklaşım içinde olmamışsınız. Oysa akla yatkın,bilime dayandırdığınız çıkarımlarınız çok daha güzel değerlendirilebilirdi...
Son paragrafta yazdığınız şeyi gerçekten istiyorsanız önerimi dikkate almanızı umuyorum.
Sevgilerimle....