GABIKLI FASİLLE (Kabuklu Fasulye)
Konserve çıktı, mertlik bozuldu.
Çalışma hayatının içinde yer alan kadınlar, marketlerden aldıkları konservelerle, çabucak kuruveriyorlar sofralarını.
“Fes fut” denilen hazır yemeklerle geçiştiriyor kimisi öğünlerini.
Sabah işe yetişme telaşı ile kahvaltılar simidin halkasına asılı kalıyor.
Günlük, “üç öğün beslenme” zamanının tarihe karıştığını görüyoruz günümüzde.
Her vakit, “ayakta atıştır, mideni yatıştır” durumları geçerli artık.
Hazır gıdalar aldı başını gidiyor.
Nasıl hazırlandıkları belli değil.
İçerikleri karışık.
Çabuk bozulmamaları için yapılan katakulliler.
“İmal ve son kullanım” tarihleri şaibeli.
*
Anamın, nasıl salça yaptığını bilirim ben.
Domates salçası ile büyüdük biz.
Sürerdik ekmeğim üstüne, haydi sokağa. Ekmek diliminin yarısını yerdik, yarısını da köpeğe verirdik çaktırmadan.
Bazen de elimizdeki ekmeğin tamamını, ”Kör Memedin Köpeği “ kapardı.
Ne köpekti ya! Elimizi ısırmadan, büyük bir ustalıklar, kapardı ekmeği. Kimi arkadaşlar çekerdi borazanı.
Anamın salçası, doğal olurdu.
Şimdiki salçaları bozulmasın diye, iyi tılsımlıyorlar. Sarı sıcakta kalsa bile bozulmuyor. Sinekte konmuyor üstlerine.
Daha böyle, birçok “dandik gıda” cirit atıyor piyasada.
Cips denilen gıda bozuntuları şişmanlattı gençleri. Ölçüsü bozuk kızlar, cirit atıyor sokaklarda.
Kola tiryakileri o biçim.
Mideler, genç yaşta iflas ediyor.
*
Yazın sebze bol olur. Bol olunca fiyatı da ucuz oluyor.
Eskiden anamızın yaptığı “sebze kuruları” şimdi yok evlerde.
Pazaryerlerinde de bir tek “bamya kurusu” iplere dizili müşteri bekliyor.
Patlıcan kurusu, fasulye kurusu ya da biber kurusu bulmak zor. “Kız kurusu” bulmakta mümkün değil.
Bulsanız da istediğiniz gibi olmuyor.
En iyisi sebzeleri evde kendiniz kurutacaksınız. Nemsiz kuru bir ortamda saklayıp, afiyetle tüketeceksiniz.
Biz evde patlıcan, fasulye ve biber kurutuyoruz.
Patlıcanları, fasulyeleri ve biberleri iplere diziyoruz. Gölgede kurutuyoruz. Patlıcanları, uzun uzun dilimliyoruz. Fasulyelerin taneli olanlarını seçiyoruz. Acı biberleri de dizip kurutmak güzel oluyor.
Patlıcan kurusu pişirildiğinde; isteğe göre sarımsaklı, sirkeli ve zeytinyağlı bir sosla terbiye ediliyor. Ya da kaymaklı bir şekilde pişiriliyor.
Kabukları ile kurutulan fasulyeye bizde, “gabıklı fasille” derler.
Bayılırım, “Kabuklu Fasulyeye.”
“Bi kere gabıklı fasilli pişirdin mi, ateşten indirmeye 5-10 dakika kala içine sütün üstünden alınan gaymaktan goyuvereceksin. Yerken tabağa aldığın gabıklı fasillenin üstüne de çiğ zitin yağı dökçin hafiften.”
Sonra nemi olcek?
“Sizin ellenizi balicekle, benim gözlemi. Valla tabakta bişicikle galmaz.”
Posalı yiyecekleri tüketenlerin mideleri sağlam olur.
Mideni sindirim sistemini korumak istiyorsan, doğal besleneceksin.
Hazır gıdalar, hazır yiyeceklerle beslenme, insanı öbür tarafa daha erken hazırlar, baylar bayanlar.
*
Batı Anadolu’da insanlar, sebze ağırlıklı beslenirler. Doğu ve Güney Doğu Anadolu’da, insanlar et yemedikleri zaman aç kaldık zannediyorlar.
10 yıl Batman’da kaldım. En geçerli yemek, “haşlama koyun eti, bulgur pilavı ve kayısı hoşafı”
Bir arkadaş, ”bizim yemek kültürümüze, patates ve kuru fasulye yeni girdi” dediğinde inanamamıştım.
Yeşil bakla ve yeşil fasulyeyi tanımayan insanlar var.
Et yemeklerinde, Güneydoğu mutfağı tartışılmaz.
Diyarbakır, Antep, Urfa lokantaları çok güzeldir.
Hatay mutfağı başlı başına bir lezzet kaynağıdır.
Adana öyle.
Her taraf, kebap.
Etli ekmek, Konya’da cirit atıyor.
Ekmeğin, her çeşidi ve en güzeli Karadeniz’de.
Yurdumuzun dört bir yanı, her bir köşesi kendine özgü bir lezzet durağı.
Batı Anadolu, ot yer dedim ya.
En batıda yer alan Balıkesir’in Edremit ilçesinde, “insanlar hangi otları yerler?” diye sormayın. “Hani otları yemezler?” diye sorun. Cevap veren olmaz. Zeytin ülkesinde, zeytinyağına dayalı bir beslenme var. Her otu pişiriyorlar, üstüne döküyorlar zeytinyağını. Ye babam ye.
*
Benim yöremde(Yenice ve köylerinde) köyden köye bile, aynı yemeğin pişirilişinde farklılıklar var.
Aslında bu farklılıklar büyük bir zenginlik.
Ben, her yemeği ayırt etmeden yerim.
Ancak; nohut ve bezelye yemeklerinde salça sevmem. Etsiz nohut yemeği hoşuma gitmez. Kuru fasulyeyi de etsiz severim.
Kimileri, bizim sebze yemeklerine “süt ve kaymak” koymamızı yadırgıyor.
“Ben içine süt konulmuş sebze yemeği yemem” diyor.
Tercih meselesi. Alışkanlık. Damak zevki.
Zaten biz süt sevmeyen bir milletiz. “Kola” en zararlı ve de en geçerli içecek.
Balık, süt ürünleri vb… yararlı gıdaları tüketmekte yüzde oranımız hala çok düşük.
*
Bazı kişiler, ekmek arası ne olduğu belirsiz hazır gıdalarla besleniyor.
Yedikleri hamburgerin yanında da bir kola.
Beslendik zannediyorlar.
Yemekhanedeki pırasa yemeğine, peynirli makarnaya burun kıvırıyorlar.
Ben kolalı içecekleri içmem.
Hamburger, tostburger, cartburger, zırtburger… gibi moda yiyecekler beni ilgilendirmez.
Bulgur pilavı ile ayrana hayır demem.
Kuru fasulyeye, nohuda burun kıvırmam.
Mercimek çorbasının önünde eğilirim.
Tarhana çorbasına şapka çıkarırım.
Tirit olsun, doğal olsun.
“Baldırcan Gurusu” ile “Gabıklı Fasille” için, her gün evde bulaşıkları yıkar süpürge yaparım. Camları da promosyon olarak silerim.
Ben; mini etekli somon balığından anlamam. Fransız usulü arpacık soğanı ile de hiç işim olmaz.
Yaşasın! “Gabıklı Fasille” ve onun fanatik işbirlikçileri.
Şuayipodabasi…
05.03.2018/Yenice/Çanakkale
YORUMLAR
Hocam,
yazi hem lezzetli, hem guzel en de anlamli. Paylastiginiz icin tesekkurler. Bu ara:"Hazır gıdalar, hazır yiyeceklerle beslenme, insanı öbür tarafa daha erken hazırlar, baylar bayanlar. " fikrinize yorum yapmak istiyorum. Hazir gidalar obur tarafa daha erken hazirlar mi bilemem ama bildigim kesin sey: hazir gidalar surundurur....
Hazir gidalardan dolayi cok insan asiri sisman. Asiri sismanlikla kalsa yine iyi, asiri kilolar mesela seker hastaligini tetikliyor...
selamlar,
abdullah