- 391 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Aslan Oğlum
Dünyada her yaratılan sebeplere bağlı olarak yaratılmış. Biz de bu yüzden, ne yaparsak, ne olur’u bilir ve ona göre hareket ederiz. Eğer böyle olmasaydı, bilginin bir önemi kalmaz, her işimizi tesadüflere bırakırdık.
Eğitim de bir bilgi işidir. Her ne kadar iki kere eki her zaman dört etmezse de, bunun sebebi başka etkenlerin de eğitimde etkili olmasındandır. Eğer tüm etkenler bilinir ve ona göre davranılırsa burada da iki kere ikinin dört ettiğini görürsünüz.
Çocuklar bize Allah’ın vergisi ve bir başka ifade ile dünyanın meyveleri. Onları küçükken seve seve büyütürüz, çoğumuzun da onlar üzerden hayalleri vardır. Büyüyecekler, iyi bir makam, mevki sahibi olacaklar, daha da ötesinde biz ele ayağa düştüğümüzde ahir ömrümüzde bizi rahat ettirecekler. Hayaller iyi de sonuç nedir? Özellikle günümüzde bu hayallerimizin hangilerine ulaşabiliyoruz? Belki makam ve mevkii veriyoruz ama iyi bir evlat oluyorlar mı? “Aman canım kendilerini kurtarsınlar yeter.” diyen sesinizi duyar gibiyim. Amenna da bir de iyi bir evlat olsa kim istemez?
Ulaşmak istediğimize bir türlü ulaşamıyorsak, yöntemde bir sorun var demektir. Allah bağışlasın, bir oğlunuz var. Onu nasıl yetiştirdiniz, ya da yetiştiriyorsunuz? Yöntem “BENİM ASLAN OĞLUM” mu ? Bir başka ifade ile onu üstün görüyorsunuz, her yaptığına hoşgörü ile bakıyorsunuz, her istediğini alıyorsunuz, kardeşi olan kızlardan üstün tutuyorsunuz, yürümeye bile beceremediği yaştan itibaren “Şu kızı öpüver” deyip keyifleniyorsunuz, bir çocuğun saçlarında çektiğinde kahkaha ile gülüyorsunuz, onun küfürlere size övünme konusu oluyor, “amcana bir küfret bakılım oğlum” diye onu teşvik ediyorsunuz, daha altını pisletmeye devam ittiği günlerde otomobil sürerken kucağınıza oturtup direksiyonu eline veriyorsunuz.
O halde, büyüdüğünde, bir gün birisinin gözünü çıkarttığı zaman, okulda uyumsuz olup okuyamadığı zaman, sigaraya, içkiye alıştığında, sarkıntılık ettiği için dayak yiyerek eve döndüğünde, bir gün arabanın anahtarı alıp arkadaşlarıyla son sürat gezerken birini ezdiğinde veya kaza geçirip bir yeri koptuğunda ve hatta öldüğünde kimseye kabahat bulma.
Bir gün sana “moruk” diye hitap ettiğinde, bir işte çalışmayıp senin kötü günler için ayırdıklarını tükettiğinde, sana hakaret ettiğinde, seni dövdüğünde, en küçük bir acıma hissi olmağını gördüğünde iş işten geçmiş olacak. Ben nerede hata yaptım dediğinde zamanı geri alamayacaksın. O halde tedbirini şimdiden al. Her şeyden önce ona Allah korkusunu öğret, sonra büyüğe saygıyı, küçüğe sevgiyi…
Her insan bin değildir elbette. Ancak eğitim de bir bilimdir ve eğitimde “Ne ekersen onu biçersin.”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.