- 508 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Ajanla Tanışmanın Dayanılmaz Ağırlığı
Biz taşındıktan iki ay sonra, o da semtimize geldi, öyle sokakta selamlaşıp, tanıştık tesadüfen. İyi giyimli halim selim bir adama benziyordu ilk baştan. Karşı apartmanda tek başına oturuyordu bildiğim kadarı ile... Kimsenin etlisine sütlüsüne karışmaz. Sabah işe gider, akşam değişik saatlerde evine dönerdi... Eee olacak o kadar, adam bekar, belki çıktığı kız arkadaşı filan vardır, değil mi ama?
Ajanmış sonradan öğrendik. Karşı apartmanın kapıcısı Selim ’’Benden duymuş olma ama Ağabey.’’ diye ağzından kaçırıverdi... Ajanlık deyip geçmeyin, dünyanın en zor mesleğidir. Siz televizyonlarda oynatılan aksiyon filmlerine bakmayın, onlar artistlik yapıyorlar. Sır tutmak, sır saklamak, zor işler, herkesler de hakkından gelemez bu işlerin, diyeyim yani... Başta fötr şapka, üstte gri bir pardösü, yok öyle ajanlık artık, şimdilerde teknoloji konuşuyor da adamlar uzaydan bile dinliyorlar bizi ya da herhangi bir ülkeyi...
El tokasına çok dikkat ederim ve elimi kuvvetli sıkanları da severim. Bu beyefendi de elimi çok kuvvetli sıktı, tabi ben de onunkini...
- Selam bendeniz Zubtrominskonya
- Ooo demek yabancısınız?
- Yok yok yabancı değilim bu benim kod adım.
- Nasıl ya!
- Canım kod adı bilmiyor musunuz? Gizli isim gibi işte...
- Kuzum siz hangi işte çalışıyorsunuz?
- Gizli Ajanım ben.
Duymuştum karşı apartmanın görevlisinden ama çaktırmıyorum...
- İlk defa bir gizli ajan ile tanışıyorum, ne mutlu bana...
- Şerefyap oldum efendim ben de...
- Her ne demekse ben de ondan oldum işte...
Şaşırmıştım birden bire söyleyince...
- Sssss, yerin kulağı var aman ha! O zaman bizim teşkilattansınız...
- Yok, yok ben Tirmatoryanya hesabına çalışıyorum...
Bir kere daha şaşırmıştım...
- Allah Allah! Öyle bir ülke var mıydı ya, ben coğrafyada çok iyi değilimdir ama Trimatoryanya diye de bir ülke bilmiyorum. Yoksa, yoksa dur çözdüm galiba yirminci yüzyılda Yugoslavya, Çekoslovakya gibi ülkeler bölünmüştü de bu da onlardan kopan parçalardan biri mi acaba? Öyle ya Yugoslavya’dan yedi ülke Çekoslavakya’dan da Çekya ve Slovakya çıkmıştı...
- Yok dostum yok bu bölünen bir ülke değil dünyanın süper güçlerinden birisi...
- Sen bizim ile dalga mı geçiyorsun birader, basbayağı Türksün işte, kusursuz Türkçe konuşuyorsun, daha ne olsun.
- Olabilir on bir lisan daha biliyorum ana dilim gibi
- Offf ki offf On bir lisan ha!
- Biz de zorunludur her Ajan en az on beş lisan bilmek zorundadır, benim daha dört lisan öğrenme durumum var, çalışıyorum...
- Bir lisan bir insan derler ya, on bir lisan on bir insan, on bir insan var karşımda sanki... Baksana adama yahu!
- Vıy, speek english, sperechensie deutsch, spasiba, tarifül Arabi, Kırmançi zoni...
Bir dakikada ezdi geçti beni ya!
Biz daha doğru düzgün Türkçeyi konuşamıyoruz baksana adam on bir lisanı ana dili gibi, sular seller gibi şakıyor da konuşuyor da... Nerede öğrendin o onbir lisanı, zaman mı yeter be onları öğrenmeye? Biz van tu tri fordan öteye geçemedik ki daha...
Kimliğini göster desem, ne derki bana? Kesin göstermez de lafı çevirir diye düşünüyorum. Sormayayım o zaman.
- Peki birader burada olma sebebin nedir?
- Gizli, gizli o söylenir mi hiç hem de senin gibi basit sıradan bir adama?
- Haklısın ne diyeyim şimdi sana?
- Çok çalışıyorum Trimatoryanya için, her şey Trimatoryanyaya feda olsun... Hatta biz ajanlar arasında slogandır ’’Trimatoryanya dostumuz feda olsun postumuz.’’ da deriz...
- Tamam da biz de severiz vatanımızı da bu Trimatoryanya nın gücü nedir, çok mu güçlü bu ülke?
- Yaaaani, işte, kem, küm, ehemmmm, şeyyyyy, filan fişmekan! Füzeler, müzeler...
- Hmmm anladım o bilgi de gizli o zaman kem küm ettiğine göre...
Biraz sessizlik olur...
- Şimdi ben sana tutup da ağzımdan kaçırsam, sizin ekonomi bakanlığında ve dahi Jandarma Komutanlığınız da hatta ve hatta Meclisinize zırt pırt girip de ajanlık yaptığımı anlatsam bir bir bu bilginin gizliliği kalır mı? Söyle kalır mı?
- Kalmaz kalmaz kalır mı hiç?
- Kalmaz tabi, hatta bu kadarla da yetinmesem, daha ileri gitsem de ülkenizde ki sağ ve sol diye adlandırılan partilere para yardımı yaptığımı ülkem adına, çeşitli fraksiyonalara da yine başka başka ajanları, kendi adamlarımızı yerleştirdiğimi söylesem bu bilgilerin gizliliği kalır mı?
- Kalmaz canım kardeşim, kalmaz devam et bilader sevdim seni, kanım kaynadı bir an da...
- Hatta sizde ki bazı toplumsal olaylara bizim ön ayak olduğumuzu, bazı suikastlar ile sevilen adamlarınızı ortadan kaldırdığımızı söylesem, gizliliği kalır mı bunların Allah aşkına söyle?
- Anlat birader benden sır çıkmaz kesinlikle...
- Her yeri dinleriz de uzaydan biz bunu da kimselere söylemeyiz kimselere de hissetirmeyiz... Yatak odanıza da gireriz istesek, diş fırçalamalarınızı bile duyarız... Evinizde kedi köpek varsa onların miyavlamalarını, havlamalarını bile duyarız...
- Müthiş bir dinleme ağınız varmış doğru mu?
- Var tabi en küçük muhtardan en büyük bakana başbakana kadar herkesi, her kesimi dinler rapor ederim bende ... Benim raporlarım üstüne rapor yoktur teşkilatta...
- Rapor tabi önemli... Başka nereleri dinliyorsunuz Allah aşkına anlatsana...
- Yok öyle yağma, söyleyeyim de bütün bakanları, başbakanı dinlediğimizi sen de beni tutuklat sonra vallahi olmaz...
- Yok canıııım ne tutuklatması, dost olduk artık böyle bir şey yapmam kesinlikle...
O sırada balkondan, elinde cam silme bezi ile bir hizmetçi kadın, adının Zubtrominskonya olduğunu iddia eden adama doğru bağırmaya başlar.
- Rasim beeeeey Rasim beeeeey! Anneniz telefon ediyor şimdi Zonguldak’dan, ’’O zibidiye söyle ilaçlarını almayı unutmasın sakın, bak karışmam sonra yine heyheyleri gelir, ben de oraya gelirim bir telefon ile Numune Hastanesi Psikiyatriye tayinin çıkartırım onun, veririm Erol Hoca’ya, sonra o düşünsün, kulağını bük onun, bük biraz da beni getirtmesin oralara.’’ Diyor...
AHMET ZEYTİNCİ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.