- 927 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Ya Tutarsa?
Bir 3 Aralık Dünya Engelliler Günü daha geldi geçti.
Her yıl olduğu gibi yine yurt genelinde engellilerle ilgili dernek ve vakıflar başta olmak üzere resmi kurumlar ile siyasilerce birçok etkinlikler gerçekleştirildi.
Yapılan etkinliklerin tamamı da geçtiğimiz yıllarda yapılandan farklı değildi.
Engellilerin yaşamış olduğu sorunlarda bir değişiklik olmadığı gibi etkinliklerde söylenen sözlerde de bir değişiklik olmadığını gördük. Anlayacağınız bu etkinlikler sayesinde bir arpa boyu yol alınmadığını görmüş olduk.
Tek değişik etkinlik Türkiye Sakatlar Derneği Genel Merkezi tarafından gerçekleştirildi.
Tüm yurt genelinde şubeleriyle birlikte “Ya tutarsa” düşüncesiyle Nasrettin Hocanın yaptığı gibi göle maya çaldılar… Etkinlik nedeniyle yapılan açıklamada ise şu görüşleri dile getirdiler.
“Bizler; İşsizlik, yoksulluk gibi ağır sorunların yanında sayısız engele rağmen UMUTLA, AŞKLA yaşama sarılan milyonlarca engelli ve engelli ailesiyiz.
TUİK verilerine göre ülke nüfusumuzun yüzde 12,29’u engelli. Dolayısıyla yurt genelinde 10 milyon engelli var. Şaşırdınız dimi... Ama gerçek bu. Bu kişiler nerede diye sorduğunuzu duyar gibi oluyoruz. Cevap basit, EVLERİNDEN ÇIKAMIYORLAR, sokağa çıkabilen bir avuç engelli ise sosyal ve kültürel yaşama aktif katılamıyor.
Sokak ve tüm kamusal alanlarda yüzlerini göremediğiniz görme engelliler, seslerini duyamadığınız işitme engelliler, yan yana gelemediğiniz fiziksel engelliler, aklınıza gelmeyen zihinsel engellileriz.
Fıtrat diye geçiştirilen iş facialarıyla, canavar diye savuşturulan trafik cinayetleriyle, nefret söylemleriyle beslenen toplumsal şiddetle, kadının erkek şiddetine maruz kalmasıyla, cehaletle, sağlık hizmetlerine erişememekle, sosyal eşitsizliklerle, yoksullukla ve önlenebilir pek çok sorunlar nedeniyle ENGELLİ olduk.
Şimdi tüm zorluklarımıza rağmen ve başka bir çare ve çözüm bırakılmadığından, tüm Ülke de birleşiyor ve çözüm için Nasrettin Hoca misali YA TUTARSA deyip 3 Aralık da GÖLE MAYA ÇALIYORUZ.
Maya Tutarsa;
-1976 yılından buyana alınan ve fakat kesilen engelli ve yaşlı aylığı onbinlerce kişiye yeniden bağlanacak.
-Engelli çocuğuna 7/24 yılın 365 günü bakım hizmeti sunan annenin kesilen bakım ücreti tekrar bağlanacak.
-Engellilerin çarşı, Pazar, tiyatro, sinema, okul, hastane ve spor merkezlerine erişim sorunu çözülecek.
-SMA Hastası çocuğu olan annelerin çocukları ölmeyecek.
-Engelliler, tekerlekli sandalyelerini çöpteki kapaktan, yardım ve bağışlardan temin etmek zorunda kalmayacak.
-Engelli çocuğun özel eğitim dersi 2 (iki) saatle sınırlı olmayacak.
-Sağlık Uygulama Tebliğinin yasakçı mantığı değişecek ve engelli ihtiyaç duyduğu sağlık hizmetine (protez, ortez, kulaklık, tekerlekli sandalye, fizik tedavi vb.) kavuşacak. Sağlık hizmetinden alınan katkı payları kalkacak.
-Kanser Hastası genç kadına Eczanelerde bulamadığı İLAÇ YERİNE para teklif edilmeyecek.
-Engellileri kertenkele kuyruğu misali rapor oyunu ile engelli olmadığını söyleyen Rapor Yönetmeliği değişecek ve engellilerin gasp edilen hakları iade edilecek.
-Engelli raporu almak veya tedavi olmak için hastanelerde aylarca randevu beklenmeyecek.
-Engellilerin eşit yaşama katılımını sağlamak için sunulan ÖTV kolaylığındaki kısıtlamalar kaldırılacak.
-Engellilerin sosyal hayata katılımı ve sağlıklı yaşam için spor yapma olanakları olacak, başarılarının önündeki engeller kaldırılacak, uluslararası başarı halinde ki ödül hakkı yönetmeliklerle engellenmeyecek.
-Engellilerin yasa ile tahsis edilen ve fakat atama yapılmayan 20,000 iş kadrosuna atama yapılacak, KHK ile sorgusuz sualsiz işten atılan engelliler işlerine iade edilecek.
Sadece engelli hakları değil, ENGELLENMEMİŞ, EŞİT ve ADİL bir Türkiye için, BİRLEŞEREK tüm kentlerde 3 Aralık Pazar GÖLE MAYA ÇALIYORUZ.
Maya Tutarsa; Anneler, Babalar, Engelliler, Yaşlılar, Çocuklar GÜLECEK… Türkiye’nin yüzü gülecek…” dediler.
Sözün özü olarak, biliyorum ne söylersek söyleyelim, ne dile getirirsek getirelim pek bir şey değişmeyecektir. Büyük ihtimalle yine bizlerin sorunları karşısında gören gözler görmez olacak, duyan kulaklar duymaz olacak, her konuda ahkâm kesilen yetkililer konu engelli sorunları olunca suspus olacaktır. Sadece cilalı, boyalı sözlerle günü geçiştirmenin derdine düşeceklerdir…
Varsın görmesinler, varsın duymasınlar, varsın suspus olsunlar.
Nasıl olsa 364 gün yaptıkları da bu değil mi? Bu bir gün de onların olsun…
Sonuç ne olursa olsun gelin bizlerde bu sese kulak verelim ve hep birlikte el ele maya çalalım… Sizlerde tutmaz demeyin “YA TUTARSA?…”
Ali Haydar Koyun
Yazar/Engelli Aktivist
YORUMLAR
Bizzat deneyimlediğim maddeler.
Rapor almak için aylarca sıra beklemiyorsunuz. Haftada en az dört engelli vatandaşa rapor çıkartıyorum. Onlara refakat hizmetimiz var ve ben hep yanlarında oluyorum.
Engelli çocuğunu bakan anne hala o bakım parasını alıyor ki bu bir MAAŞ değildir. Geçici destektir.
Yaşlılık maaşı komik de olsa vardır.
Kanun ile engelli çalıştırma zorunluluğu var fakat kadrolar doldurulamıyor çünkü e-kpss ye başvuru sayısı ve sınavda başarı oranı çok düşük.
Medikal malzeme alımlarında vatandaştan alınan katkı payı cüzidir. Kurumumuz ve pek çok belediye aradaki farkı karşılıyor. Talep ediniz. Medikalcilerin sgk yı engelliler üzerinden nasıl dolandırdıkları malumunuzdur eminim. Takip ettiğim bir vakada iki bacak ampute hastam vefat etti. Medikalci hastane doktoruyla is birligi yapıp protezi vatandaşa takmış gibi işlem yaptı. Kadının ölmek üzere olduğunu biliyorlardı çakallar. Hastama teslim aldım diye evrak imzalatıp 22 bin tl yi sgk dan aldılar. Kadın vefat edince ben o paranın peşine düştüm. Usulsüzlukleri belge ve şahitlerle ortaya döktum. Sgk ya bildirdim. Resmi yazı yazdım vs. Sonuç ne fırsatçı doktora bir şey oldu, ne hırsız medikalciye ne de hastane doktoruna güvendiği için (!) protezin takıldığını yerinde kontrol etmeden raporu imzalayan sgk doktoruna hiç bir şey olmadı. Yani engelliler bile bazı çakallsr için inanılmaz bir rant kapısı.
Kurumumuz ve pek cok belediye maddi imkanı olmadığı tespit edilen her vatandaşa tekerlekli sandalyeyi ücretsiz temin ediyor.
Gerçekten canı gönülden iyi şeyler yapmaya çalışan insanları tenzih etmek gerek. Engelli yaşam merkezlerimiz var. Ve pek çok ilin var. Daha bugün birinin açılışına gittim. Mutfak becerisinden bahçe tasarımına muźikten edebiyata pek çok alanda meslek eğitimi vermekteyiz. Size yemin ederim ki koca şehiri karış karış taradığımız halde kırk öğrenci zor bulduk. Ya aileler istemiyor ya engellinin kendisi. Çalışmak isteyen engelli çok az. Geçici ödeneğe güveniyor aileler ve çocuklarını evlere hapsediyorlar. Daha iki gün önce aşmak için hareket sloganıyla alanında şampiyon engelli sporcuların gösterilerinden oluşan bir etkinlik düzenledik. Kapıdan alıp kapıya bıraktığımız halde kimse çocuğunu getirmek istemedi. Anlıyorum, zor. Fakat başka türlü topluma nasıl kazandıracağız bu insanları. Etkinliğin son bir saati bir şarkıcının konseri vardı. On dakika çocuklar gençler mutlulukla rapçiye eşlik ettiler. Sonra bir baktım salon akın akın boşalıyor. Nereye gidiyorlar bakayım dedim. Bedava döner ekmek standına. Çocukların eğlenmesinden daha mühim olan şey buydu.
İşimi çok seviyorum. Fakat bazen ümitsizliğe kapılıyorum. Herşeyi devletten bekleyen zihniyet değişmeli aile de işbirliğine yanaşmalı deyip aile eğitimleri düzenliyoruz gelen yok....
Başka ne yapmalıyız. Siz söyleyin.
Saygılarımla.