- 818 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BOUDELAİRE SEVEN İKİ ŞAİRİMİZ
Nazım Hikmet’in dostlarıyla toplanıp şiir okuduğu geceler vardır. İşte bu gecelerden birinde Nizamettin Nazif, Vala Nurettin ve bir kaç yazar ve gazeteci konuğu vardır. Nazım Hikmet o gece konuklarının isteği üzerine ünlü ’Duvar’şiirini okur. Sonra gözü konuklarının oturduğu masada duran Baudelaire’in Fransızca şiir kitabına takılır. Kitabı eline alarak,’Baudelaire varken şiir okunur mu yahu’diyerek ünlü Fransız şairin ’Balkon’ şiirini , orijinalinden okuma başlar. Sesi gür,Fransızca telaffuzu düzgündür.
Nazım Hikmet, gerçekten de Boudelaire’i çok severdi. 1938 Harb okulu Olayları sırasında, birlikte tutuklu bulundukları A.Kadir ve arkadaşlarına hem şiir beğenilerinin gelişmesi, hem de Fransızcalarını ilerletmeleri için onlara Baudelaire’in şiirlerini ezberletirdi. Aleksandr Fevralski, ’Nazımdan Anılar’ adlı kitabında büyük şairin şöyle söylediğini kaydeder:
’Yazmaya başladığımda Baudelaire’le büyülenmiştim, ezbere biliyordum onu. Sonra toplumcu olunca, tüm bunların canı cehenneme dedim. Fakat bu doğru bir şey değildi.’
Baudelaire’i çok seven bir başka şairimizden de söz etmek istiyorum. Necip Fazıl Kısakürek’ten...
Necip Fazıl, otuzlu yıllarda içki, kumar müptelası biriyken kırklı yıllara gelindiğinde bir den bire bir değişime uğradı.Necip Fazıl, yavaş yavaş değişmedi. Dinle hiç ilgisi yokken, ansızın, sadece dindar değil, dinci oluverdi Necip Fazıl’ın o sıralarda bir yüz tiki vardı. Kaşı gözü oynardı ikide birde. Bu biçimsiz tikten kurtulmak için, böyle işlerin uzmanı bir şeyhe gitmesini salık vermişler. Şeyh efendi okumuş üflemiş ve ancak bir haftalık süre için, tikinden kurtarmış onu.İşte ne olduysa o bir hafta içinde olmuş. Bizim bohem şair Necip Fazıl, Süper-Mürşite dönüşmüş ansızın
Necip Fazıl’ın mürşitliği eski huylarından arındırmaya yetmemiş onu. yine saklı saklı içki ve kumar müptelalığını sürdürmüş hazret. Hırsızlık huyu da onu terk etmemiş bir türlü. Boudlaire sevgisi onda öyle bir aşamaya gelmiş ki, ondan şiir aşırmaya kadar götürmüş işi .İşte Boudelaire’den aşırdığı dizeler:
Gündüzler size kalsın, verin bana karanlıkları,
Islak bir yorgan gibi örtüneyim
Örtün, örtün üstüme serin karanlıkları
(Je vais mecoucher sur le dos
Elme rouler dans vos rideaux
O rafraichissantes tenebres.)
İki şairimizin Beudelaire sevgisinden söz etmişken yazımızı da onun Balkon adlı şiiriyle noktalayalım:
Hatıralar annesi,
sevgililer sultanı,
Ey beni şadeden yar,
ey tapındığım kadın.
Ocak başında seviştiğimiz
o zamanı,
O canım akşamları
elbette hatırlarsın.
Hatıralar annesi,
sevgililer sultanı.
O akşamlar
kömür aleviyle aydınlanan!
Ya pembe buğulu akşamlar,
balkonda geçen
Başım göğsünde,
ne severdin beni o zaman!
Ne güzeldir güneşler
sıcak yaz akşamları!
Kainat ne derindir,
kalp ne kudretle çarpar!
Üstüne eğilirken
ey aşkımın pınarı,
Sanırdım ciğerimde
kanının kokusu var.
Ne güzeldir güneşler
sıcak yaz akşamları!
Kalınlaşan bir duvardı
aramızda gece.
seçerdim o karanlıkta
göz bebeklerini
Mestolur,
mahfolurdum nefesini içtikçe.
Bulmuştu ayakların
ellerimde yerini.
Kalınlaşan bir duvardı
aramızda gece.
Bana vergi
o tatlı demleri hatırlamak;
Yeniden yaşadığım,
dizlerinin dibinde
O ’mestinaz’ güzelliğini
boştur aramak,
Sevgili vücudundan,
kalbinden başka yerde,
Bana vergi
o tatlı demleri hatırlamak;
O yeminler, kokular
sonu gelmez öpüşler,
Dipsiz bir uçurumdan
tekrar doğacak mıdır?
Nasıl yükselirse göğe
taptaze güneşler.
Güneşler ki
en derin denizlerde yıkanır.
O yeminler, kokular,
sonu gelmez öpüşler!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.