Pencere önünde bir çocuk
Bir çocuk nasıl seyreder kendini dışardan. Sözgelimi sonuna dek açık pencere önünden, eli çenesinde.
Seyredemediğim bir film sahnesi belki bu görüntü. Yalnız bir çocuk veya kendini yalnız bırakılmış gibi
duyumsayan bir çocuk. Ailesi var ama yine de terkedilmiş. Her şey onun dışında yaşanıyor. O bu film
sahnesinin de dışında. Babasının işi acaba nedir diye düşünüyorum. Asker mi, polis mi öğretmen mi
işçi mi yoksa. Bence annesi de babası da işçidir. İşçi çocukları daha çok düşünür gibi geldi. İşlerin çok
olması, içinden çıkılamaması, yarına yapılacak çok işler olması insanı düşündürür ama bundan çocuğa
ne?
Çocuk geriye dönüş sahneleriyle kendini ve ailesini düşünüyor. Hasta yatalak bir kız kardeşi var. Onu
ve sürekli onunla ilgilenmek zorunda olan annesi görünüyor perdede. Çocuk onları izliyor sürekli. Ara
sıra aşağıya avluya iniyor ve siyah tüylü yavru köpekle oynuyor. Köpek sevgiden anlıyor. Oysa babası
onu bir işi biraz ertelese veya azcık kusurlu yapsa hemen sövüp azarlıyor. Babalar sevgi dolu olmalı
diyor her an yanı başında onu bırakmayan hayalindeki küçük kız. Bu kız hasta kardeşine ne kadar da
benziyor. Onun ayağa kalkmış sağlam hali.. Ah kardeşi bir yürüse, konuşsa, kendi başına yemek yese
ve onunla oynasa. Böyle uzaklarda bir şeyler bulacak gibi dalıp gitmezdi gözleri.
Dışarda kar yağıyor. Üşüyor. Avuçlarına üflüyor ısıtmak için. Keşke yavru siyah köpek şimdi yanında
olsa.. ona sarılıp ısınırdı. O şimdi samanlıkta samanların önünde veya annesinin koynuna yatmış mışıl
mışıl uyuyordur. Gece olmadığı geliyor aklına. Sahi köpekler gündüz uykusuna yatar mı? Kardeşi daha
doğmadan annesi onu öğle uykusuna yatırırdı. Sadece onunla ilgilenir, onu severdi. Ya şimdi? Yalnız
onunla ilgileniyor. Babası bile eve gelince ilk kardeşinin yanına geliyor. Ona nasılsın diye soruyor. Bir
kez de kendisinin yanına gelse yüzünü asmadan. Oğlum dese, nasılsın dese..
Pencereden bakıyor. Evin önünden kendisi geçiyor. Omuzları düşük, yetişkin bir adam. Yağan karlara
tekme atarak yürüyor. Bu evden uzaklaşmak geçiyor içinden. Köydeki dayısının yanına gitse. Ne iyi
olurdu. Dayısının onunla yaşıt çocukları var. Onlarla kırda bayırda oynardı. Birden dayısının gülümser
yüzü geliyor gözlerinin önüne.. Dayısına gitmeli. Acaba dayısının köyü çok mu uzak.Annesinin yanına
geldiğini hissetmiyor. Annesi dokunuyor koluna. Oğlum pencere önünde uyuyup kalmışın diyor. Haydi
kalk, yolun uzun. Eşin çocuğun seni bekler.
Ne zaman evlendi çocuğu oldu. Uykusu açılıyor birden. Kardeşi öleli yıllar olmuş, babası ve annesi ne
kadar üzülseler de hayat devam ediyordu. Önce gösteremedikleri sevgiyi ona göstermişlerdi. Dışarıya
baktı.. Pencere önündeki kayısı çiçek açmıştı.. Sağol anne dedi annesinin boynuna sarılarak..
Film bitiyor mu uyanınca. Yoksa yolda veya evde mi devam ediyor. Filme gitmedim henüz..
22. 11. 2017 / Nazik Gülünay
YORUMLAR
hotamisli
Eskisi kadar yorum yapilmiyor maalesef.. yorumlar karsilikli fikrinize katilmiyorum. Hic yazisina yorum yapmadigim kisiler de bazen yazima yorum yapabiliyorlar. Ben de bazen yazima hic yorum yapmamislara yorum yapabiliyorum
Demem sudur, yorumlar hep karsilikli degildir. Hem sadece yorum yapinca mi okumus oluyoruz?
Bence yorumlara filan takilmadan icimizden geldigi gibi yazmaliyiz...
Yoruma gore ya yazsaydim
Coktan bu guzel ugrasiyi birakmam lazimdi
Selamlar
Abdullah
glenay
ben de sadece bana yorum yazanlara yazmıyorum.
Kimler ne yazmış diye rastgele okuyorum.
Buraya sadece yazımı okuyan var mı diye,
lâf olsun anlamında bir şeyler yazdım.
Çok teşekkürler,
selâmlar..