- 547 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TÜRKLERDE TÜRBE YA DA ANIT MEZAR KÜLTÜRÜ
Türbe vefat edeni ziyaret maksadıyla okumaya, dua etmeye gelenleri yağmurdan, güneşten korumak için kabirlerin üzerine kurulan çadır vs. Türbe, etrafı çevrilmiş yahut üstü örtülmüş mezar yerine de kullanılmıştır. Arapça bir kelimedir. Kökü “türab” veya “terb” kelimeleridir. Lügatta, toprak, topraklı yer, bir şeyi toprakla örtmek ve üstüne toprak saçmak manalarına gelir. Türbe, ziyaret edilen büyük zatların, evliyanın, şehitlerin, sultanların mezarlarına da denir. Tüm Türkiye’de şu anda 1263 adet türbe vardır. Bu türbelerin 173 tanesi İstanbul’da bulunmaktadır.
Türbe geleneğinin kökenleri eski Türklere dayanmaktadır. Eski Türklerde yaygın bir âdet gereğince, ölen Alp Kahramanın mezarı başına, kendi heykelini “sin” ve öldürdüğü düşmanları simgeleyen kabaca yontulmuş taşları “balbalını” dikerlerdi. Bu mezar heykelleri 8. yüzyıldan 14. yüzyıla kadar sürekliliğini devam ettirmiş olup, Moğolistan, Tuva, Güney Altay, Çin Türkistanı, Kazakistan ve Ukrayna’da rastlanılmıştır. 8. yüzyıldan itibaren Göktürklerle görülen ve Kültigin Külliyesi’nin tören yolu üzerinde yüzlercesine rastlanan sinler, Eski Türk boylarının etnik sosyal yapılarını, kültür ve geleneklerini aydınlatmak bakımından ayrıca önemlidir. Yüzleri, yönlere göre duruşları, kuşanımları “kemer, çanta, mendil toka, küpeler”, ellerinde tuttukları “kuş, kadeh” gibi sembolik objeler, Türk kültür tarihinde birçok bilgiye kaynak olmuştur.Yüzleri daima doğuya bakan bu mezar heykellerinde yüzlerin birbirine benzememesi, kaynaklardaki ölenin portresinin yapıldığına dair bilgileri doğrulamaktadır.
Ulus niteliği kazanmış her toplumun, ölünün ardından anılarını yaşatmak için bir takım usûl ve âdetler meydana getirdiği bir gerçektir. Çok eski tarihten beri ana yurtları Orta Asya başta olmak üzere bilinen eski dünyanın hemen her bölgesinde sürelerce görülen hükümranlığı ve çeşitli bölgelerdeki geçici ve daimi yerleşimleri sırasında, bazı etnik grupların tesiriyle Türklerin gelenekselleşmiş çok değişik usûl ve âdetleri olmuştur.
Günümüz Türk dünyasında, türbe, adak ve ziyaret dindarlığı bağlamında, ziyaret yerlerine gidişte hastalıklardan tedavi ve şifa amacı ilk sırayı almakta, bunu öteki dilek, istek, hacet ve ihtiyaçların karşılanması izlemekte; belli bir dilek ya da isteğe bağlı olmaksızın sadece “saygı sebebiyle” gidişlerin olduğu da anlaşılmakta; öte yandan, ziyaret yerleri bu şekilde çeşitli amaçlarla insanları çektikleri gibi, aynı zamanda kendilerinden sakındırmakta ve daha doğrusu ilişkilere bir takım sınırlamalar ve yasaklar koymakta; saygısızlık yapanlar türlü felâketlere uğrayabilmektedir. İşlenilen saygısızlık ve tecavüzler ve meselâ türbenin yakınında zina etme, yatırların aleyhinde konuşma, yatırın bulunduğu semtte veya köyde cinayet işleme veya davul çalma, yatırın yanından geçerken sigara içme, içkili olarak yakınından geçme, yatırın üzerine pislik atma, türbeyi yıkmaya kalkışma, mezara herhangi bir şekilde saygısızlık ya da tecavüzde bulunma, define arama amacıyla türbe veya mezara girip kazı yapma, hırsızlık amacıyla türbeye girme, üzerinin örtülmesini istemediği halde türbenin üzerini çatı, kubbe, vs. ile kapatmaya yahut yatırların yerlerini değiştirmeye yada istemediği halde mezarın üzerine bina yapmaya kalkışma, ziyaret suyunu maddi amaçlarla kullanma, ziyaret yerinden odun veya dal kesip götürme, ziyaret yerindeki hayvanları avlama, vb. davranışların türlü kötülük ve felâketlere uğramanın nedenleri olabileceğine inanılmaktadır.
Günümüzde halk arasında türbe,resmi dilde anıt mezar olarak anılan mezarlar varlığını sürdürmektedir.Kutsallığını ,saygınlığını kültürümüzde korumaktadır.Bir çok hurafe inancın karıştığı bu kültür devam etmektedir.Toplumun hemen hemen çoğu kesimi kendi yapısına göre bu kültürü yaşatmaktadır.On kasım törenlerinde anıt kabiri ziyaret edenlerin 920.000 olduğu basında yazıldı.Bazıları anıt kabiri türbe ziyareti olarak görmemektedir.Oysa anıt kabirde adı üzerinde bir mezardır.Resmi devlet erkanı ve halk çelenk sunma,saygı duruşu şeklinde ziyaret etmektedir.
Bu yazımda türbe ya da anıt mezar kültürünü kısaca aktarmaya çalıştım.Amacım toplumun büyük çoğunluğunda bu kültürün resmi ya da gayri resmi olarak devam ettiğine dikkat çekmekti. Bu kültürün faydalı veya faydasız olup olmadığı,doğru ya da yanlış olduğu, başka bir yazının konusu olabilir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.