- 582 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİR ZAMANLAR BİZ
BİR ZAMANLAR BİZ
Aziz okuyucular bugün sizlerle, tarih sayfalarında kalan bize bir göz atmak istiyorum. Umut ediyorum ki bir nebzede olsa o günleri yad ederiz ve ne oldu da biz böyle olduk sorusunu sorarız kendimize.
FAZİLETLİYDİK: Kimsenin malına, mülküne göz dikmez, Kimsenin namusuna yan bakmaz, Hırsızlık nedir bilmez, dilenciliği hiç bilmez, kimseyi de küçümsemezdik.
DÜRÜSTTÜK: Bir zamanlar, Londra Ticaret Odası’’nın en görünür yerinde şu mealde bir tavsiye levhası asılıydı: "Türklerle alışveriş et, yanılmazsın."
İTİBARLIYDIK: Bir zamanlar, Hollanda Ticaret Odası’’nın toplantılarında oylar eşit çıkınca, Türklerle alışverişi olan tüccarın oyu iki sayılır, onun dediği olurdu.
TEMİZDİK: Yere bile tükürmezdik. Hatta, Osmanlı askeri teşkilatını Avrupa’’ya tanıtmasıyla meşhur Comte de Marsigil, yere tükürmedikleri için atalarımızı şöyle eleştiriyor: "Türkler hiçbir zaman yere tükürmezler. Daima yutkunurlar. Bunun için de saçlarında sakallarında bir hararet olur ve zamanla saçları, kaşları, sakalları dökülür."
ÇEVRECİYDİK: Kurak günlerde ücretle adamlar tutup sokaktaki ulu ağaçları sulatır, göçmen kuşların yorgunluk atması için, saçak altlarına kuş sarayları yapardık.
HARAMA EL SÜRMEZDİK: Fransız müellif Motray, 1700’’lerdeki halimizi şöyle anlatıyor: "Türk dükkânlarında hiçbir zaman tek meteliğim kaybolmamıştır. Ne
zaman bir şey unutsam, hiç tanımadığım dükkâncılar, arkamdan adam koşturmuşlar, hatta birkaç kere Beyoğlu’’ndaki ikametgâhıma kadar gelmişlerdir." Diyor.
MEDENİYDİK: İngiliz sefiri Sir James Porter ise, 1740’’ların Türkiye’’si için şunları söylüyor: "Gerek İstanbul’’da, gerekse imparatorluğun diğer şehirlerinde hüküm süren emniyet ve asayiş, hiçbir tereddüde imkân bırakmayacak şekilde ispat etmektedir ki, Türkler çok medeni insanlardır." Diyor.
DOSDOĞRUYDUK: Fransız generallerden Comte Haksızlık, murabahacılık [aşırı kâr koyma, tefecilik], inhisarcılık [tekelcilik] ve hırsızlık gibi suçlar, Türkler arasında meçhuldür... Öyle bir dürüstlük gösterirler ki, insan, çok defa Türklerin doğruluklarına hayran kalır." Diyor.
HIRSIZLIK BİLMEZDİK: Fransız müellif Dr. Brayer, 1830’’ların İstanbul’’unu getiriyor önümüze: "Evlerin kapısının şöyle böyle kapatıldığı ve dükkânların çoğunlukla umumî ahlâka itimaden açık bırakıldığı İstanbul’’da her sene azami beş-altı hırsızlık vakası görülür." Diyor.
NAZİKTİK: Edmondo de Amicis isimli İtalyan gezgini, yine 1880’’lerin "biz"ini anlatıyor bize: "İstanbul Türk halkı Avrupa’’nın en nazik ve en kibar insanlarıdır. Sokakta kavga enderdir. Kahkaha sesi, nadirattan işitilir.’ Diyor.
CİHANA ÖRNEKTİK: Türkiye Seyahatnâmesi’’yle meşhur Du Loir’’un 1650’’lerdeki hükmü şöyle: "Hiç şüphesiz ki, ahlâk bakımından Türk medeni hayatı bütün cihana örnek olabilecek vaziyettedir." Diyor.
HAYIRSEVERDİK: Comte de Marsigli’’yi tekrar dinleyelim: "Yazın İstanbul’’dan Sofya’’ya giderken dağlardan anayol üzerine inmiş köylülerin, yolculara, bedava ayran dağıttıklarına şahit oldum." Aynı müellif, ceddimizin hayırseverlikte fazla ileri gittikleri kanaatindedir. Şöyle diyor: "Fakat şunu da ifade etmeliyim ki, bu asil hareketlerinde biraz fazla ileri gitmektedirler. İyiliklerini yalnız insan cinsine hasretmekle kalmayıp, hayvanlara ve hatta bitkilere bile teşmil ederler." Diyor.
Bir zamanlar biz böyle bizmişiz. Birlik ve beraberlik içerisinde çalışarak, dış güçlerin oyununa gelmeden, o günlerdeki biz olmamız yolunda gayreti olanlara selam olsun. Ayrıca o günlerde bizi biz yapanları rahmet ve şükranla anıyorum. Her şey gönlünüzce olsun inşallah. Eyvallah Efendim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.