- 569 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Bakkal amca
Her mahallede işimize aşımıza ve sırrımıza vakıf bir bakkal amca vardı bir zamanlar.Mahallede herkesin adresini ve kişiliğini analiz eden, muhtar formatlı güzel tacirler yani.Globalleşme denilen ve büyüğü büyülten, küçüğü küçülten bencil burjuva sistemi önce kişiliğimizi, sonra bakkal amcaları vurdu.Bakkallar ilk kurbanlardı.Onları akabinde kasaplar, manavlar, giyim sektörü derken tüm orta ve küçük esnaf (kobi) takip etti.Güç tek merkeze kaydı ve güç halktan alınıp global köpeklerin eline geçti. Bir zamanlar bakkalları bitiren süper marketler, zincir mağazalar karşısında yaşama savaşı verir oldu. Eden buldu gibi bir şey.
Biz gene başa bakkallara dönelim.Her fırsatta garip kalan bakkallar nasıl ayakta kalabilir biraz bunu tartışalım.
Kendi içlerinde örgütlenmeyi iyi beceremedi bakkallar.Bakkallar odası temsil makamından öteye geçmedi ve hatta temsil işini de beceremedi.Bakkal esnafı sahipsiz kaldı.Herkesin hoşuna gider büyük ve nezih bir mağazada alış veriş yapmak bu bir gerçek ve inkar edilemez ama büyüyen zincir mağazalar karşısında küçülen bir o kadar ufak esnafı düşünmek gerekli bize göre.
Bakkal esnafları bize göre oda başkanlığından ziyade kendi içlerinde örgütlenmeli. Birbirine bağlı olmalı ve bir çok kalem mal alımını birlikte yapmalı.En çok sattığı malları tespit edip tek merkezde topladığı parayı tek merkezden mal alımında kullanarak, pazarlık payını artırmalı.Toptancı esnafı karşısında itibar kazanmak için elinde para olmalı ve bunu kooperatifleşerek sağlamalı. Tüm kalemlerde mümkün olmasa da en fazla tüketilen on kalem mal da ortak alım yapılsa tüm üyelerin alacağı on kalem mal ciddi bir meblağ teşkil edecek ve iskonto payı inanılmaz olacaktır.Mesela aylık şeker tüketimlerini tespit eden on bakkal bunun parasını birleştirip tek tek davranacaklarına bir olup bu şekeri toptan bir noktadan alırlarsa ciddi bir miktar olur ve şekeri temin edecek esnaf mal alımındaki yüksek miktar için iskonto yapmaya mecbur kalır.Ama aynı şekeri tek tek kendi isimleriyle aldıkları zaman iskonto almaları imkansız hale gelir.
Bu ve buna benzer ortak adımlar ciddi kar payları doğuracaktır ufak esnaflar için. Başka bir çözüm yolu da sermaye birleştirilerek zincir mağaza kurulmasıdır.Yani oyunu kuralına göre oynamaktır.İsteyen istediği kadar süper marketler yasasını beklesin.Marketler artık bir gerçektir ve bu gerçek engellenemez bunu kabul etmek gerekir.Az önce belirttiğim tüm meslek grupları da bu oluşumlara yani birlikteliğe destek olurlarsa yaşama şansları artar ve var oluşlarını devam ettirebilirler.
Biz sermaye birleştirilmesi ve ortak adım alanlarında Kayseri esnafını gerçekten kutluyoruz.Elleri öpülesi projelerle Kayseri yi bir dünya kenti haline getiriyorlar gördüğümüz gibi.Şu an kaçıncı organize sanayini kurdular bilmiyorum ama böyle giderse başkent adayı bile olabilir Kayseri. Hayatın hangi alanında olursa olsun insan başarmak istiyorsa önce başaranların gittiği yol haritasına bakmalıdır. ‘Hiç bir başarı tesadüf değildir’ diyen ne doğru söylemiştir.Eğer insan bir yerlere ulaşmak istiyorsa yolu bilenle yolculuk etmeli ve rehberini ona göre seçmelidir.
Hayatın her alanında birlikten kuvvetin doğacağı aşikar iken , küçük esnafımızın birlik ve beraberlik için neyi beklediğini sormak isterim ? Daha neyi bekliyoruz esnaf ağabeyler kardeşler ? İyice haritadan silinmeden evvel, birbirimize güvenmeyi öğrenmeli ve zayıf ta olsa güçlerimizi birleştirmeliyiz. Elbette zorluklar ve içimizde art niyetli kişiler olacaktır. Bu bir tabiat kanunudur.Asıl mesele çürük elmaları iyi bilip ona göre davranmak ve başarıya odaklanmaktır. Yoksa çocuklarımıza bakkalları anlatırken ‘ çooook eski zamanlarda bakkal denilen , şimdiki mağazaların çok küçük bir minyatürü’ diye başlayacak cümlelerimiz.
Selamlar saygılar. Tunar ÇALIŞKAN / Gelecek bayramınızı kutlarım tüm edebiyatdefteri dostları
YORUMLAR
İşte İnönünün en büyük iki hatasının sonucudur bu durum. Lenin Atatürke neden bizim sistemimizi benimsemiyorsunuz diye mektup yazdı. Atamda Türkiye de işçi sınıfı yoktu dedi cevaben. Haklıydı Atam. Türkiyede işçi sınıfı olmadı olmayacakda. Çünkü işçi sınıfı endüstrinin olduğu yerde vardır. İnönü bunu göremedi. İki büyük hata yaptı. İkinci Dünya savaşından sonra çok partili sisteme 20 yıl erken geçti...
Diyeceksiniz ki işçi şimdi var..
Ama Avrupa modeli var....
Yani sermaye için riski sıfır bir işçi sınıfı
Amerika ve Avrupa Anadolu üzerinde savaşla elde edemedikleri sömürü sistemini çok partili sistemle ve yerli işbirlikçileri ile kurdular. Bunlar feodal sınıf yani toprak ağaları, ruhban sınıfı yani tarikat şeyhleri ve sermaye sınıfı yani üç beştane sivil fabrikanın sahibi yahudiler ve yürk ortaklarıdır. Hemen Demokrat Partiyi ele geçirdiler. Ve güçlendiler. İnönü ikinci hatayı yaptı. Demokrat parti güçlenince CHP'yi ATATÜRK çizgisinde tutacağına ortanın solu denilen gemiye bindirdi. İşte bugünkü CHP bu CHP'dir. Atatürk'ün CHP'si değildir. O dediğiniz sendika ağalarıda işçinin temsilcisi değil kendilerinin temsilcisidir. Atatürk'ün ideolojisinde devletçilik anlayışında sınıf yoktur. Çalışma gurupları vardır. Bunlar işçi, köylü, esnaf, sanaatkar, tüccar, toprak sahibi ve diğerleridir. İşçi Bakkal Amca dediğiniz kişi bu çalışma gruplarından esnafın temelidir ve çok önemlidir. Bayram Meral ve Derviş Günday'a gelince Bayram Meral''in Türk-İş genel başkanı olduğunu unutmamak lazım. Türk İş'de liberal bir konfederasyonun başıydı. Geçmişi malum.
Çözüm mutlaka vardır.
O'da Atamın İlke ve İnkılaplarındadır.
Saygılar....
Albayraklım tarafından 9/28/2008 3:53:19 PM zamanında düzenlenmiştir.
Yazınızda bahsi geçen örgütlenmeyi sanırım eczacılar bir ölçüde yapıyorlar.Birlik oluşturup, ilaç fabrikalarıyla pazarlık gücünü arttırabildiklerini düşünüyorum.
Serbest piyasa ekonomisinin acı neticesiyle, güçlü sermaye gurupları küçük esnafı eritiuyor maalesef.
Büyük alışverişmerkezlerinin, hipermarketlerin şhirlerin adeta göbeğinde olmaları haftanın 7 günü,
günün neredeyse 14 saati (08-22) açık olmaları, mahalle esnaflarının ekmeğinin önündeki en büyük engel.
Esnafın haklarını koruması gereken odaların durumu da zaten malum. İşçilerden kesilen sendika aidatlarının, eski sendika başkanlarına göreveden ayrıldıktan sonra dahi yıllarca maaş ödemelerini, kendisi olmazsa oğluna, yakınına çıkar sağladıklarını, ilişkisi kalmadığı halde hala sendikanın araç tahsis etmesini CHP milletvekili Bayram Meral hakkında yazılanlar vasıtasıyla öğrendikten sonra, bu sefer diğer bir CHP milletvekili , uzun yıllar esnaf dernekleri yöneticiliğinde kalmış Derviş Gündayın da başkanlıktan ayrılıp vekil olmasına rağmen hala dernekten maaş aldığı iddiaları somut örnekler.Esnaf birlikleri , işçi birlikleri maalesef rant ve çıkar kapısı olmuş durumda.
Küçük esnafımız bu çarka nasıl direnebilecek gerçekten merak ediyorum..
güzel yazı ...bilinç le örülmüş.tebrikler.
Örgüt içinde örgüt. Şimdi kanuni yetkisi olan bakkallar odasıdır. Devlette onları tanımaktadır. Öncelikle oralara çöreklenmiş olan ve rant kapısı yapan oda yöneticilerini atmak gerekir. Sistemi sorgularken, insanların o sistemi kendi menfaatlerine çevirmek için neler yaptığına bakmak lazım. Yani bakkal önce meslek örgütlerini temizlemek için kolu sıvamalıdır. Söylediğiniz çözüm önerileri o örgüt içinde yapılabilir. Hatta oda teşkilatı o sayede vergi indirimi bile yaratabilir. Oda teşkilatı tekelleşmeyi önlemek için oluşturulmuş bir kuruluştur. Resmi bir teşkilat üzerinden iş yapmak dururken hiç bir yetkisi olmayan Deniz Feneri gibi yardım kururluşlarına benziyor bu iş. Oysa Cumhuriyetin yardım kururluşları vardır. Onlara üye olup onlara işlerlik kazandırmak başındaki köşe dönücülerden temizlemek ve amacına uygun kullanmak lazım lazım..
Çünkü Atatürk o kurumları tek tek kendisi kurup görev tanımlarını el yazısı ile kaleme almıştır.
Olay şöyle gelişiyor.
Devlet kurulurken bütün sistemin tanıtımı yapılıyor. Sosyal ve ekonomik kurumlar dahi oluşturuluyor. Ama Osmanlı'daki düzeni devam ettirmek isteyenler yeni sisteme uymuyor. Yeni sistemde, ilgisiz ve rantçı kişilerin ekmek kapısı oluyor.
Köşe başlarını kanuna sırtını dayayarak tutuyorlar. Daha sonra uyanan hedef kitle bu gibi kurumların elden gittiğini görünce alternatif kurum oluşturmaya çalışıyorlar böylece güç bölünüyor.
Sendikacılık gibi. Güç bölününce hak aramak hak aramak için ortak karar almak zorlaşıyor. Parçala böl taktiği.
Sizin yaptığınız öneriler denize düşenin yılana sarılır misali herkesin kendi evinin önünü süpürmesi gibi bir durum. Oysa her faaliyette kurumsallaşma şart. Kurumları ele geçirenler varsa, kurumları onlardan temizlemek için güç birliği şart.
Saygılarımla
Not; Şimdi çok taraftar bulan ılımlı islam modelide yazınızın başında gayet güzel açıkladığınız gibi bakkalın idamı olan sistemin son ayağıdır ve son numarasıdır. Zira kapitalist sistemde sermayenin yüzde 95'i 500 bilemedin 600 ailenin elindedir. Avrupa birliğine girmek için bizden istedikleri ana istek budur. Cumhuriyetin karma ekonomik sisteminin yarattığı orta sınıfın temeli olan küçük esnafı yani orta direği kesinlikle istemezler. Sayın Özal'dan beri Orta Direk bel veriyor tekerlemesi onun için çıkmıştır.
O yüzden şimdi Ruhban sınıfı 0 500-600 ailenin içinde yer almak için yüzyıl savaşları veriyor ya.
Olay birde bu pencereden bakarsanız sevinirim
Albayraklım tarafından 9/28/2008 8:40:30 AM zamanında düzenlenmiştir.
Albayraklım tarafından 9/28/2008 8:48:13 AM zamanında düzenlenmiştir.