- 675 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
OLMAK YA DA ...(1)
Yaşam, çoğu zaman , kendi doğal akışına bıraktığımız bir ırmak gibi akıp gider. Bizler de, elbette onunla birlikte sürüklenir, onun gittiği bilmediğimiz yerlere, birlikte akar gideriz durmaksızın... Sonunu önceden bildiğimiz bir roman gibi, yine de merakla okuduğumuz her sayfasında, kendi yaşamımızı bulduğumuz, bize özel bir senaryo dur aslında yaşam.
Asıl önemli olan da, o senaryo yu kimin yazdığından çok, bizlerin o senaryoyu ne ölçüde sevdiğimiz, içimize sindirebildiğimiz, oyuncusu olmayı ne ölçüde isteyip istemediğimizdir… İşte, çoğu zaman bizlere standart biçimde sunulan bu senaryo üzerinde kendi kişiliğimiz, duygu ve düşünce dünyamız dan kaynaklanan değişiklikleri, düzeltmeleri yapmak zorundayız.Senaryonun sorgusuz sualsizce bir parçası olmaktan önce, onu dikkatle incelemek,irdemek,üzerinde düşünmek gerek… Sonuçta madem ki o senaryo ile oynayacağımız oyun , kendi yaşamımız olacak, kendi ruhumuzdan bir çok şeyi de içine katabilmek gerek…Yani, o senaryonun bir parçası olmaktan öte, senaryoyu, duygularımızla, düşüncelerimizle, hayal ve düşlerimizle, hedeflerimizle belki de, baştan sona düzeltmek gerekir.
Kolay şey değil elbette, yaşam senaryosunu düzeltmek ya da yeniden düzenlemek…Hele hele “böyle gelmiş böyle gider” mantığı ; “biz babamızdan böyle gördük “ anlayışları , ya da “hayat bir sudur, içi içi kudur” felsefeleri, toplumsal yaşamı ve insanımızı derinden etkilemekteyse :))…
Yaşam felsefemizi oluşturan en önemli faktörlerden birisi de, elbette ki dini inanç ve yaşamımıza aktardığımız o inançlarımızın da etkileridir.Elbette ki yaradan yüce Allah, bütün alemleri yoktan var ettiği gibi, yaşamımızın her bir anında, istesek de istemesek de, ilahi gücüyle, her şeyi değiştirebilecek güce ve kudrete sahiptir... Gücün sahibi de yüce Allah tır çünkü…Sahip olduğumuz ruhu, bedeni, canı, veren de o dur, dilediği zaman alacak olan da, o yüce yaratandır… İnsanın, yaşam senaryosunu, kendi ruhuyla, kişiliğiyle, duygu ve düşünceleriyle, Düzenlemesi, yaradılışına aykırı değil, tam tersine, yaradılışının gereğidir… Akıl ile donanmış olan insanın, o aklı kullanması da gerekir elbette.. Yaşam bir yol ise, nasıl bir yol ise, nerelere gidip nerelere gitmek istemediğini düşünmek, o yoldaki Yolculuğunu anlamlı hale getirebilmek için çaba göstermek, insan oluşumuzun gereğidir.
Sevgi… İşte, yaşama anlam kazandıran en önemli olgu…Sevgiyi yaşamımızın tam orta yerine koyabilmekle başlamak gerek.Sonrasında, özü ve sözü doğru olmak da Yaşamımızda temel felsefemiz olabilmeli…Dışarıdan görüntü olarak, bu değerleri birer maske olarak kullanıp, yüreklerimizde, gerçek anlamlarıyla yaşatmadığımız zaman, her Konuda her şey, sahtelikler içerisinde yaşanan birer iki yüzlülük haline gelir. Sevgi çok açık ve net bir kavramdır, sevda , aşk da öyle…Arkadaşlık, dostluk da.. Nasıl olmalı, nasıl olmamalı sorgusuna bile gerek bile yoktur bana göre…Bu kavramlar üzerine yazılmış, nice kitaplar, şiirler,düşünce yazıları vardır ve hepsi, insanların yararlanmasına sunulmuştur…
Kişisel çıkar beklentilerinin, farklı çıkar hesaplarının arkasına düşülerek yaşanan o , sözünü ettiğim o iki yüzlülük ölçeğindeki kandırmacalarla, insanları suistimal etmek , en azından insanca değil..İnsanın yaradılış amacına da asla uyan bir yaşam tarzı da değil elbette… “karışma, konuşma, çalışma” gibi deyimlerle yaşam felsefelerini açıklayabilen insanlar ; yalnızca kişisel çıkar beklentileri için, ya da sahip oldukları konumu, kariyeri, yetkiyi vs elde tutabilmek için, önlerinde duran, apaçık yanlış işlere, haksızlıklara, haramlara, göz yummak ve hatta, uygulamacısı olarak birebir içerisinde yer almak durumundadırlar… İnsanlık bunun neresindedir sizce?...
Temel doğrular ve temel yanlışlar vardır…İnsana yakışan , daima temel doğrularla yaşamaktır.Temel doğruların en başta geleni ise, doğruluk, dürüstlük, yalan ve riya’dan, haram’dan uzak kalmak, özü, sözü bir olmak ; maskesiz, olduğu gibi olmaktır… İnsanin ne kendini, ne de yüce Allah’ı kandırması asla mümkün değil iken, yine de, maskeli yalan yüzlerle, bin bir kişisel çıkar ve hesaplar için, insanları yanıltmaya çalışması, da insanlıkla bağdaşır bir şey değil… Yaşam yolumuzda, özü ve sözü bir, doğru ve dürüst insan olarak, sevgiyi, saygıyı, şefkati baş tacı yaparak yürümeyi diliyorum tüm insanlar için…
Sevgilerim ve saygılarımla…
MertYİĞİTCAN 2008 maltepe / istanbul 18 / 06 / 2008
Tüm şiir yüreklerin, islam aleminin, kadir gecesi ve kandili mübarek olsun...Sağlık ve mutluluk dileklerimle...