- 802 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
TÜRKİYE'DE KÜLTÜR DEĞİŞMELERİ BATILILAŞMA MODERNLEŞME VE EROL GÜNGÖR -6
Batılılaşmayı halen anlayamamış ve çözümleyememiş durumdayız. Sözcük olarak bir aynileşmeyi çağrıştırmaktadır ve soğuk bir kelimedir. Çünkü aynileşmenin manivelası taklittir. Hiçbir taklit ise terakkiye-ilerlemeye yol açamaz. Belki bir yok oluşu hazırlar kanaatindeyim kültür değişmeleri ile modernleşmeyi bu açıdan batılılaşmaktan ayırmak gerekmektedir. Batıyı tek model olarak benimsemek kendimizi buna mahkûm kılmak, bütün dünya milletlerini de aynı mahiyetteymiş zannetmek garabetini getirmektedir ki buna hakkımız yoktur. Günümüzde Amerika, Japonya örneğini düşünürsek; bu kültürel anlamda tek kıbleliğin nece mantıksız ve mesnetsiz olduğu anlaşılır. Amaç mutlu ve müreffeh bir toplum hedeflemekse, modernleşme kavramı ile bunun altından kalkılabilir. Modernliğin veya modernitenin ne kıblesi tekdir, nede bir isme izafe edilen mahkûmiyet getirir. İki yüzyıllık değişimimiz gözlenirse dilden kılık-kıyafete kadar uzanan büyük değişime damgasını vuran modernleşmeyle birlikte batılılaşma olmuştur. Toplumsal huzur ve refahımız gerçek anlamda hala bulanık seçilemez, kuşkucu, hüzün verici bir noktada bulunmaktadır. Cumhuriyet fazilettir dememiz, boşluğumuzu ve kuşkumuzu gidermeye yetmemiş, çok partili döneme geçişimiz yüzü çoktan geçen üniversite kurumlarımız, kuvvetler ayrılığı, emekleyen demokrasimize rağmen toplumumuz genelde iyimser olmayıp umutsuzluk içerisindedir. Modernleşmeden çok batılılaşmanın bu mutsuzluğumuzda büyük payı olduğu gerçektir.
MODERNLEŞME: Modernsation, eski bir olayın zamanımızdaki adıymış. Az gelişmiş ülkelere gelişmiş ülkelerin vasıflarını kazandıran sosyal değişme süreci. Alıcı ve vericinin söz konusu olduğu bir değişim. Alıcı; muhtaç olan veya az gelişmiş. Verici; Emperyalist veya hükümran olan, bir nevi efendi birazda öncüleriyle anılan bir kavram. Avrupalılaşma, amerikanlılaşma, batılılaşma gibi. Batılılaşma, çoğu kez modernleşme ile eşdeğer anılmış. Kelime de işlevi de batılı.
Batıda Rönesans sonucu gelişen yeni anlayış ilmi iman ve ahlaktan soyutlayarak ele almış, elde edilen ilmi sonucu da modernleşme ile karşılamıştır. Modernleşme bu anlayıştaki ilmi verileri her dalda; dil, din, iktisat, gelenek, teknoloji gibi toplumların hayatına yansıması olarak ta karşımıza çıkmıştır.
Batının sosyal, iktisadi, hukuki olarak yükselişe geçmiş olması yeni kavramları da gündeme getirmiştir. Diğer toplumlara dünyanın bir nevi yeniden kurulduğu benimsetilmiştir. Amerikanın günümüzde yaptığı gibi. Gerçekten bu baş döndürücü gelişmeler önce şaşkınlık yaratmış ardında dünyanın büyük kısmını etkisi altına almış, kitleleri aşağılık kompleksine itmiştir. Özellikle ülkelerin elit tabakaları tarafından da dünyanın yeniden kurulduğu şeklinde algılanmıştır. Geçerliliğini hala yer yer koruduğu da söylenebilir.
Tarihi süreç içerisinde gerçek modernleşmeden son dört yüzyılda bahsetmemiz mümkün olmaktadır. Türkiye’de ki modernleşme de batılılaşmaya bağlı olarak geliştiğinden bu anlamda 1730 yıllarından başlamak üzere Avrupalılaşma, bastılılaşma, modernleşme olarak zaman zaman dozu azalıp çoğalsa da devam eden bir süreç. Bu süreç içerisinde basın- yayın yoluyla edebiyatımızda ki gelişmeler, ticarete dayalı anlaşmalar, dolayısıyla batıdan alınan Ticaret Mahkemeleri, evrensel kültürden de çokça etkilenerek gelişen hürriyet anlayışı, bu anlayışı da batı kültürü şekillendirmiştir. Davranışlarda ki modernlik adına yaşanan değişiklikler, nihayet siyasi oluşumdaki modernleşme, önce Osmanlılığı, ardından İslamcılığı ve Türkçülüğü getirmiş ülke içinde her grup kendini savunacak öncü ve taban bulabilmiştir. Hürriyet kavramı ile birlikte laik anlayışta yerleşmeye başlamıştır. Milliyetçi hareket tüm bu hareketler içinde ileride kurulacak devletin hazırlayıcı unsuru olarak diğer unsurlardan fazla belirleyici olmuştur.
Sosyal kurumlar üzerinde yapılan değişiklikler ise belirleyici özelliği en fazla hukuk alanında göstermiştir. Ticaret mahkemelerinden sonra ceza mahkemeleri yerini almıştır.
Bu olup-bitenleri kategorize edecek olursak; modernleşme bir kısım aydınlarca tepeden-tırnağa, eğitim, teknoloji, siyaset, hukuk, iktisat, sanat ve edebiyat alanında ki değişmeler olarak algılanıp benimsenmiş ve yerleştirilmesi için gayret gösterilmiştir. Bir kısım aydınlarsa teknolojideki modernleşmeyi kültürden ayrı olarak düşünmek ve almak istemişlerdir. Kültürel değişime uğramadan modernleşebileceğimizi savunmuşlardır. Günümüzde bile Japonya bu anlamda örnek gösterilmektedir.
Ziya Gökalp e izafe edilen bir görüşe göre de kültür ve medeniyetin farklı şeyler olduğu savunulmuştur. Kültüre millilik uygun görülürken medeniyete evrensellik uygun görülmüştür.
YORUMLAR
Burada durdum.En derin konu bu noktada başlıyor.çok geç oldu.
Sözcük olarak bir aynileşmeyi çağrıştırmaktadır ve soğuk bir kelimedir. Çünkü aynileşmenin manivelası taklittir. Hiçbir taklit ise terakkiye-ilerlemeye yol açamaz. Belki bir yok oluşu hazırlar kanaatindeyim kültür değişmeleri ile modernleşmeyi bu açıdan batılılaşmaktan ayırmak gerekmektedir. Batıyı tek model olarak benimsemek kendimizi buna mahkûm kılmak, bütün dünya milletlerini de aynı mahiyetteymiş zannetmek garabetini getirmektedir ki buna hakkımız yoktur. Günümüzde Amerika, Japonya örneğini düşünürsek; bu kültürel anlamda tek kıbleliğin nece mantıksız ve mesnetsiz olduğu anlaşılır. Amaç mutlu ve müreffeh bir toplum hedeflemekse, modernleşme kavramı ile bunun altından kalkılabilir. Modernliğin veya modernitenin ne kıblesi tekdir, nede bir isme izafe edilen mahkûmiyet getirir.
Bu konuyu daha uyanık bir kafayla tekrar düşünecek ve düşüncelerimi yazacağım.
Derinlemesine işlediğiniz her konu için minnettarım.Selam ve saygılar..
Tabii her kültür zamana ayak uydurmak ve bir önceki mazide kalmak zorundadır.Kültür medeniyet ten ayrıdır.Medeniyet çağa ayak uydurulabilmesi/Kültür geçmiş çağlardan gelen ruhun tamamıdır bu eser/örf/adet/anane/milli duygu/geleneksel aileyapısı vs.hepsini kapsar.Kalemine sağlık dost bu bilgilendirmeler işimize ve sonraki nesillerin işine yarayacak