- 1017 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Kelimeler de hayat gibidir,değişir ve dönüşürler…
Hepsi değil tabi ki.
Üç bin yıldan beri aynı kalanlar olduğu gibi,çok fazla değişime uğrayan da olmuştur.
Yazar Sevan Nişanyan,”Elif’in Öküzü” adlı kitabında bunlara ilişkin çok orijinal örnekler sunar.
Mesela “üvendire” ve “evlek “kelimeleri Homeros tarafından MÖ 8.yüzyılda kullanılmıştır ve günümüze kadar “aynen” devam edegelmiştir.Hem anlam hem de biçim olarak…
“Aferin” kelimesi de Zerdüşt inancında üç bin yıldır kullanılmakta olup,”seni kutsuyorum” anlamıyla varlığını bugüne kadar aynı biçimde korumuştur.
Sözlükte de (TDK) şöyle ifade edilmektedir :
Övme,beğenme,takdir etme;bravo.
Ama “parabol” öyle mi?
Bugün bir matematik terimi olarak biliyor ve kullanıyoruz bunu.Yere paralel atılan taşın çizdiği eğri anlamında.
Oysa bu kelimenin tarihsel yolculuğu hiç de öyle değil.
İlkin Eski Yunanda karşımıza çıkmakta ve mecaz ifade eden söz olarak görülmektedir.Yan yana atmak der gibi.
“Parâ” ve “ballêin” birleşerek ortaya çıkıyor “parabola”.
Buradan Latinceye de aynen geçiyor parabola lakin anlamı biraz değişerek.Her türlü söz anlamına dönüyor.
Latinceden de İtalyancaya “parola”,İspanyolcaya “palabra” ve Fransızcaya da “parole” olarak geçiyor.Söyleniş biçimleri değişse de anlamı aynı:söz…
Türkçe de hem İtalyancadan hem de İspanyolcadan “alıyor” bu sözü.”Parola” aynı alınıyor ama anlamı farklılaşıyor:Daha özel bir anlam ifade etmekte dilimizde.Bir tür “gizli” kelime…gibi.
“Palabra” ise Türkçeye geçerken /girerken hem söyleniş biçimi değişiyor,oluyor “palavra”;hem de anlamı değişip,oluyor “yalan,dolan,karşılığı olmayan söz” diye.
Bire bir bundandır denemez ama Meclis’te konuşmacı olarak “söz” alan siyasilere,halkımızın,”palavracılar” demesi bu tarihi “arka plana” dayanmış olmasın sakın!
Burada “yalandan” ziyade,konuşma yapan kişi ifade edilmiş olabilir bence.Ancak “palabra” İspanyolcadaki gibi kalmıyor tabi.
Hem anlamı değişiyor hem de söyleniş biçimi.
Bir de not:Ben siyasilerin “küçültülmesini” ilke olarak doğru bulmam,bunu fazlasıyla hak edenler olmasına rağmen!
YORUMLAR
Yazı başlıklarınız içinde 'algıda seçicilik' gibi hemen bu başlık çarptı gözüme.
Diller canlıdır. Doğar yaşar, gelişir ve bir gün ölür!..
Bu süreçler dilin 'büyüklüğüne' o dili kullananların dil bilinçlerine ve tabii kültürel geçmişlerine sahip çıkma düzeylerine göre değişir.
Etimolojik ve morfolojik açıdan verilecek o kadar çok örnek var ki aslında. Dilimizin geçmişiyle ilgili bilinenler de...
Daha uygun bir zamanımda bu yazıya bir daha dönmek arzusuyla yazınızı kutlarım.
Saygılarımla.
sabri ayçiçek
Yazmamın esası da tam bu.Hani G.G.Marquez,"Hayat insanın yaşadığı değildir,aslolan hatırladığı ve nasıl hatırladığıdır" diyor ya "Anlatmak İçin Yaşamak" adlı kitabında.
İyi gün/günler dileğimle.