Terleme
Koruklar tabağın içine konur,
Çok ekşi belki sana dokunur,
Tuz atılır korukların üzerine,
Tabak üzerinde bez bulunur…
Bir iki dakika sallarsın tabağı,
Eklediğin tuz terlemenin yağı,
Sulandırmaya başlar damağı,
Terlemede bulursun ekşi tadı…
Boşa değil her işte terlediğin,
Helalinden yemek tek dileğin,
Terlemeden tadı yok yemeğin,
O zaman farkına varır emeğin…
Terleme olmadan iş olur mu?
Terlemez ise zevk bulur mu?
Terlemeyen kişiler yorulur mu?
Terleme yoksa emek olur mu?
…
Daha dün gibi aklımda çocuğun terleme yapacağız sözü. Şöyle bir düşündüm de terleme yapıp ne yapacaklar.Zaten hava sıcak terleme yapmalarına gerek yok ki insan durduğu yerde de terliyor.
…
Haziranın sıcak günlerinde aşağıya inip oyun oynamak istiyorlar. Bu sıcakta oyun oynanır mı? Terleyip de hasta olursunuz dedim. Yaz mevsimi demek sıcak demek. Çocuklar yaz tatiline gireli bir hafta oldu. Artık evde oturmaktan evde durmaktan oyunsuzluktan sıkılmaya başladıkları yüzlerinden belirli…
…
Çocuk olur da oyun olmaz mı? Çocuk ile oyun bütünleşmiş iki kelime.Oyun çocuksuz çocuk da oyunsuz olmaz.Evin alt katında oturan kiracının kızı Nilgün; kızımız Zeynep ve oğlumuz Muhammed Emin’i çağırıp terleme yapacaklarını söyledi.Bu sözü duyunca kendilerine:
-Niye terleyeceksin?
-Zaten hava sıcak durduğunuz yerde terlersiniz, dedim. Nilgün gülümseyerek bana baktı.
-Yok Hasan Amca bu sizin bildiğiniz gibi terleme değil, dedi.
-Peki nasıl dedim?
-Bak az sonra evin önünde gölge yerde yapacağız siz bizi iyi izleyin, dedi.
Annesinden bir tabak, biraz tuz ve tabağın üzerini örtecek bir bez parçası istedi.Evin girişinde bulunan asmadan ise bir salkım koruk (henüz olgunlaşmamış durumdaki üzüm) kopardı. Olgunlaşmamış durumdaki üzüm tanelerini tek tek koparıp annesinin verdiği tabağın içine dizip üzerine biraz tuz atıp tabağın üzerini ise bez ile kapatıp tabağı bir iki dakika sallamaya başladı.Bu yaptığı iş çok tuhafıma gitmiş ne olacak diye de garip garip bakmaya başlamıştım.Zeynep ve Muhammed Emin de bu olaya şaşkınlıkla bakıyor ben de hani:
-Terledi mi?
-Terledi mi? Diye soruyordum.
Nilgün tabağın üzerindeki bezi kaldırınca terlemiş haldeki korukları gördük. Çocuklar iştahla tuzlanmış bu korukları yemeye başladılar. Ben de kenara çekilip çocukların iştah açıcı terlemeden afiyetle yiyişlerine bakıyordum.Bu arada Muhammed Emin:
-Baba buyur siz de yiyin, dedi.
Ben de:
-İnşallah akşam namazından sonra yerim, dedim.
Çocuklar beni düşünüp tabakta biraz da benim için ayırmışlardı.
…
Korukların yavaş yavaş olgunlaşmaya başladığı bu günlerde dün çocukların yaptığı terleme aklıma geldi.
Çocuklara:
- Bugün terleme yapalım mı? Diye sordum. Çocuklar da sevinçle evet dediler.Tamam o zaman ben gelene kadar bir tabak, biraz tuz, bir de bez parçası hazırlayın dedim.Aşağı inip kapının önündeki asmadan bir salkım koruk koparıp çocukların yanına çıktım.Salkımdaki korukları tek tek koparıp tabağa koyup üzerine biraz tuz atıp üzerini de bez ile kapatıp bir dakika salladık.Tabaktaki koruklar terlemiş,sulanmış ve afiyetle yenecek hale gelmişti.Çocuklara Nilgün arkadaşlarını da çağırmalarını söyledim.Nilgün’ü çağırdılar ama Nilgün anneannesine gitmişti.Biz de Nilgün olmadan;sofrayı serip iştah açıcı olan terlemeyi afiyetle yemeye başladık.
Ekşimsi tadı çok olsa da terlemeden bir kez daha yemek nasip oldu.Birazını da tabakta Nilgün için ayırdık…Zeynep’in:
- Baba bak klimanın altında terlemeden terleme yiyoruz,diyerek gülümsemesi takılması çok hoşumuza gitmişti.
09.07.2017
Hasan Kaya
Eğitimci-Şair-Yazar
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.