- 955 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
OOOOOHAAAAA. BU NASIL FETVA BÖYLE ?
Efendim bilindiği gibi her ülkenin kendine özgü bazı davranış biçimleri vardır ve o davranış biçimlerinin bir kısmı bizde oldukça ayıp karşılanır. Ya da onlarca ayıp olan bazı davranışlar bizde oldukça normaldir.
Örneğin bizim çok çok çocuk olduğumuz yıllardaki Rum komşumuz Madam Evniki’ye göre bir gün içinde defalarca tuvalete gitmek çok çok ayıp bir şeydi. Çatlasan da patlasan da sadece bir kez büyük, bir kez küçük için gidilmeli daha da gidilmemeliydi. Ancak aynı madama göre atış serbestti. Yani istediğiniz sıklıkta ve istediğiniz yerde, ana baba, büyük farketmez herkesin yanında kokulu ya da kokusuz yellenmek serbestti. Yine madama göre geğirmek oldukça ayıp bir davranıştı. Yani üstten gaz çıkarmak ayıp, alttan gaz çıkarmak serbestti.
Geğirmek demişken...Mesela Japonya’da ya da Çin’de diyelim ki misafirliğe gittiniz. Misafirlikte de size yemek ikram ettiler. İşte o yemeği ne kadar beğendiğinizi ifade etmenin en etkili yolu bol bol geğirmekmiş.
Aslında bizde hele de insanların yüzüne karşı geğirmek oldukça kaba bir davranış olarak görülse de bilhassa Ramazan Aylarında, sanki kıtlıktan çıkmış gibi, buğday tarlasına saldıran çekirge misali bir gıda tüketimi yaptığımız için haliyle içimizde biriken gaz bir şekilde vücuttan çıkacak. Alttan çıkması çok çok ayıp o bakımdan üstten salmak gerekiyor o da ayıp olsa bile... İşte o bakımdan da ülkemizde her ne kadar ’ Oha ayı’ tepkisine maruz kalınsa da geğirmek yine de yellenmeye nazaran ehven-i şer görülmüştür.
Efendim, aslında konuyu bir yerlere bağlayacağım da nasıl bağlayayım diye lafı uzatıp duruyorum.
Bilindiği gibi Hz Peygamberimizin en önemli hadislerinden birisi ’ İsraf Haramdır’ Hadisidir. Düşünün ki Hz. Muhammed (S.A.S) ırmak kenarında abdest alırken bile suyun israf edilmemesini tavsiye etmiştir. Hal böyle olduğuna göre yeme içme konusunda ’ Sofrada ne görüyorsanız saldırın. Midelerinizde bir santimlik boş yer kalmayacak şekilde doldurun’ demiş olması mümkün müdür? Kesinlikle hayır. Tam tersine tüm hadis kitaplarında ve değerli hocalarımızın, ilahiyatçılarımızın anlatılarında Peygamberimizin Müslümanlara sofradan tam doymuş olarak kalkmamayı tavsiye ettiği nakledilir.
Şimdi gelelim ana mevzuya.
Çok çok iyi tanıdığım bir vatandaş var. İşte bu vatandaşı Ramazan ayı dışında yaklaşık 7/24 devamlı bir şeyler yerken görmek mümkündür. Sadece tuvalete girdiğinde, abdest aldığında, namaz kıldığında ve Ramazan aylarında imsak ile iftar arasında çenesi hareketsizdir. Onun dışında mutlaka bir şeyler atıştırır.
Bu vatandaş aynı zamanda bir cemaate de dahildir. Yani bir yerde peygamberimizin“Benden sonra, ümmetim için üç hususta korkuyorum. Bunlar, sapık arzular, bilgiden sonra gaflet, çok yemek ve şehvetlere tutulmaktır.” Hadisini en iyi bilmesi gereken insanlardandır kendileri. Zira zaman zaman semtinin camiinde imamlık ya da müzezzinlik de yapar. Bir diğer özelliği de bağlı olduğu cemaatin başı olan şahıstan duymadığı herhangi bir şeyi, kendi aklına, mantığına dayanarak söyleyememesidir. Yani daha net açıklayacak olursam bu vatandaşa bir kişi ’ Hocam şu konuda fetvanız nedir?’ dese, bahsi geçen vatandaş, şeyhinden o konuda bir şey duymamışsa kendi kafasından fetva veremez.
Tüm bunları neden anlatıyorum az sonra anlayacaksınız.
Abim ve bu bahsini ettiğim vatandaş, birlikte bir iftara davet ediliyorlar. ( Abim bu cemaate mensup değil.) İftarda bu vatandaş ’ Bismillah’ deyip kolları sıvadıktan sonra tam bir terminatöre dönüşüyor. Abim daha çorbadan iki kaşık içmeden bu terminatör zeytinyağlıları ve et yemeklerini mideye indirip tatlılara geçmiş bile.
Abim dayanamıyor: ’Üstad az yavaş! Hem biraz az ye. Çatlayacaksın’ Diyor; ki gerçekten de üstad biraz daha bu yolda gayret gösterse çatlayacak. Yani oldukça besili biri.
Üstad, son dilim baklavayı mideye indirirken hem abime cevap veriyor hem de tüm sofrada olan insanlara yemekle ilgili fetvayı patlatıyor:
Sıkı durun şimdi:
’ Bir misafirliğe gittiğinizde hane sahibinin hazırlattığı yemekleri yiyip bitirmek isterken çatlayarak ölen bir kişi öteki dünyaya şehit olarak gider.’
Şimdi sanırım başılığı neden ’Ohaaaaa. Bu nasıl fetva böyle?’ diye attığımı anladınız.
Abim bu vatandaşın şaka yaptığını sanıyor ama hayır. Vatandaş oldukça ciddi. Zaten o cemaat öyle kolay kolay şaka yapmaz. Hele de fetvalık konularda... Ayrıca o cemaate mensup birinin kendinden bir şey söylemesi de mümkün değildir. Yani ’ Misafirlikte çatlayıncaya kadar yiyip çatlayarak ölen, öteki aleme şehit olarak gider’ Hükmü aslında bu vatandaşın kendine ait bir hüküm değil. Şeyhinin görüşü bu olmalı. ’Bu olmalı.’ diyorum zira şeyhin kendisinden böyle bir hüküm duymadım. Ama aynı zamanda bu şeyhe bağlı olanların kendi kafalarına göre hüküm verdiklerine de şahit olmadım. ( Cemaatin önde gelenlerinden olup da öyle zayıf nahif olan bir Allahın kuluna da rastlamadım.)
Yani efendim bizlerin( mesela benim) genelde çok yemek suretiyle çatlayarak ölenler için kullandığımız ’ geberdi ’ ifadesi aslında çok çok günah bir ifadeymiş(!) ’ Şehit oldu(!) Allah rahmet eylesin, Allah şefaatine nail eylesin(!)’ Dememiz gerekiyormuş(!)
Şimdi denilebilir ki ’ Hocam ! Madem öyle , bu vatandaş şehitlik mertebesine ulaşmak için gitsin bir misafirliğe, çatlayınca kadar yesin, çatlayınca da şehit olsun.’
İki sebepten dolayı mümkün değil: 1- Bu tür vatandaşları ( Maalesef oldukça kalabalık bir türdür bu canlı türü ) çatlatacak kadar yiyecek, hiç bir sofraya nasip olmadı bu güne kadar. 2- Asıl önemlisi Doksan yaşına gelmiş olanı bile hastenede ’ Doktor bey yok mudur elinde bir ilaç ki benim ömrüme bir yirmi sene ömür daha katsın’ diye yalvaran bu türlerin- şehitliğin kutsallığından çok bahsetmekle birlikte- bu dünyadan ayrılmaları öyle kolay değildir.
Velhasılıkelam, misafir gittiğiniz evde geğirmeyin. Yellenmeyin. Ama özellikle de çatlayıncaya kadar yemek suretiyle geberip gitmeyin. Vallahi de şehit olmazsınız billahi de şehit olmazsınız. Aha size yemin ederek söylüyorum.
Görmemişliğin, aç gözlülüğün alemi yok. Efendi efendi iki üç lokma atıştırıp kalkın sofradan.
Haa. Sizi iftara davet eden kişiye ve hanesine dua etmeyi unutmayın.
Ama Kur’anda ’Sofra Suresi’ mi var?
Evet var. Kur’anın en uzun Surelerinden biri olan Maide, Sofra anlamına gelir. İlle velakin Kur’anda sofra suresi var diye sofra başında ölmek gerekmiyor.. O sure hiç kimseye ’Çatlayıncaya kadar yiyin; çatlayarak ölün.’ demiyor. Hz İsa’nın havarilerine gökten inen sofradan bahsediliyor o surede.
İnanarak ve sevabını Allahtan dileyerek oruç tutan tüm Müslüman kardeşlerimin oruçları kabul, ibadetleri makbul olsun.
Saçmasapan fetvalarla Müslüman aleminde hem komik durumlara düşen hem de kafa karışıklığına yol açan her kim olursa olsun Allah akıl-fikir, feraset ihsan eylesin.
YORUMLAR
En sevdiğim yazılar çok kimsenin asla cesaret edemediği gerek kişisel ve gerekse toplumsal olayları ve yaşanmışlıkları dile getiren gözler önüne seren yazılardır ki toplumun çoğunluğu tarafından pek rağbet görmez. Çünkü gerçekleri duymak bilmek istemezler.
Üstelik bu tür yazıları böylesini sıcak esprili ve kara güldürü biçiminde kaleme alan kaç kişi çıkabilir dersiniz. ki bu vesileyle benim can dostum çok sevgili Kemnur "Kemal Paracıkoğlu" ustamı anmadan geçemeyeceğim.
Tam benim dişime ve toplum anlayışıma uygun şahane bir yazı olmuş
Tekrar tekrar var olun. Sağ olun. İyi ki varsınız.
sami biberoğulları
Sitede maalesef yazıları okuyanlar bir hayli azaldı. Bir zamanlar binlerle ifade edilen okunma sayımız şimdi yüzü ancak buluyor.
Okunma oranı artmış olsa daha neler yazarım da ilgi ve alaka az olunca öyle çok da zorlamıyorum kendimi.
Selam ve sevgilerimle.
DEVRİM DENİZERİ
Bu yazınıza yaptığım yoruma verdiğiniz yanıtta söyledikleriniz çok doğru.
İnsanlar kabul etmese de topluma çok büyük bir bıkkınlık yılgınlık ilgisizlik ve psikolojik çöküntü hakim.
Ama siz yazın lütfen. Ben kendi yazdıklarımı kendim okuyorum bayıla bayıla. Kendim gülüyorum kendim duygulanıyorum ve dünya varmış diyorum.
Üstelik sizin Edebiyat tarihine geçecek nitelik de olan bu olağanüstü sıra dışı ve güzeller güzeli yazılarınızı köşenize kurulup keyifle okursanız inanın hiç yaşlanmaz ve ömrünüze ömür katarsınız.
Durmak yok fan' larınız yolunuzu gözler...
Değerli hocam, milleti millet yapan sosyolojik, hukuki, politik kriterler bir yana, milleti asıl millet yapan kültürdür...
Kültürün 'hayat damarı'nı iyi somutlamışsınız...
Bir millet var olsun, bir devlet var olsun diye daha yirmisinde hain kurşunlarına göğüslerini siper edenler, kara toprağa girenler varken, mide bulandırıcı bir iştahla tıkınanlar, en başta kültürü kemirdiklerini, Müslümanlığı çiğneyip, tanınmaz hale getirdiklerini bilmelidirler...
[Bunda televizyon reklamlarındaki 'Ramazan sofraları'nın ve hatta 'iftar çadırları'nın bile rolü vardır... Öyle bir döngü yaratılmış ki, sıfıra sıfır, elde var sıfır!...]
Yapmayın! Etmeyin ey Cemaati Müslimin!...
Müslümanlık kanaat demektir, tok gözlülük demektir...
Müslümanlık zerafet demektir, hemhal olmak demektir...
Çok üzgünüm, değerli hocam...
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
İşte bunu tüm beyinlere ( Tabii ki Müslümanların beyinlerine) çakmak lazım.
Yahu üstadım düşünsenize ''Sağcıdan sanatçı, solcudan polis ve asker olmaz'' diye yaygın bir kanatta var bu ülkede. Hani çok da haksız değil bu kanaat.
Sağcı kelimesi yerine Müslüman kelimesini koy ondan sonra da kara kara düşün: Müslümandan niçin sanatçı olmaz? Yok yani Müslümanın bale yapmasını beklemiyoruz elbette ama çok basit bir örnekle daha açıklayayım: İstanbul'da bildiğim ve gittiğim beş- altı şiir derneği ve etkinlikleri var. Dernek kurucuların tamamı sol görüşlü.
Yanlış anlaşılmasın. Onlar da Müslüman ama bu ülkede Müslüman denince öncelikle sağ görüş akla gelmez mi? Peki Müslüman niçin bir şiir derneği kurmaz mesela? neden sanata karşı bu derece soğuktur.Sanata soğuk olunca da işte o zerafetten uzak kalır
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgiler
bir OOOOOOOHAAAAAAAAA da affınıza sığınarak ben deyim hocam..
böyle insanlar değil mi ki bu güzelim islam dinine zarar veren,yazıklar olsun böyle insanlara,yazıklar olsun
bu insanların peşinden inanıp ta gidenlere..aslında yazacak çok şey varda mübarek günde ağzımızı
bozmayalım hocam,kalın sağlıcakla..
selamlar saygılar..
sami biberoğulları
Bu mübarek ramazanda biz yine ohaaa da kalalım. ))))))) Daha fazlasını Ramazandan sonraya bırakabiliriz)))))
Selam ve sevgiler.
Güzel dinimizin böyle saçma sapan adamlar kirletemez ancak kendileri ne hale düşer ortada. Vah ki vah ...
sami biberoğulları
Tek teselli olduğum husus nedir bilir misiniz? Bunlara oha diyenler, taraftar olanlardan çok daha fazla.
Selam ve sevgilerimle
işin içinde tarikat cemaat vb ne tür bir oluşum amacının ne olduğu hiiç umurumda değil , mümkünse tez vakitte yok olsunlar. amin
müdavimlerinin de zoruna gitmesin islamda ruhban sınıfı yoktur o isevi ve musevi vb. benzemeyi çok istiyorlarsa din değiştirsinler.
hiç farkında değiliz de, kaç kişinin hakkını yediğimizden acaba haberimiz var mı? he çok yiyelim çatlayalım mürt gidelim murdar olalım filan tercih bizim ama biz yemekten çatlarken kaç kişi aç yatıyor nerede kaldı, kul hakkı nerede kaldı ümmet-i muhammed olduğumuz ???
sami biberoğulları
Milletin hâşa Allah'ın cebinden peygamber çalmaya kalktığı bir dünyada aldırmam başka cemaate.
Selam ve sevgilerimle.
" Midenin üçte birini boş bırakın!" diyen peygamberin ümmetinden nasıl olmuş da böyle çıkıntılar zuhur etmiş anlayamıyorum.
Kaleminiz daim yazsın inşaallah Sami Hocam.
Kalbî selâmlarımla...
sami biberoğulları
Bu yazıyı yazdıktan sonra gördüm ki bende de hayli göbek var.
Çok mu yiyorum diye kendi kendime sordum: Hayır çok yemiyorum. Ama velev ki çok yesem bile en azından '' Çok yiyerek çatlayan şehit olur'' diye bir inancım yok.
Böyle çıkıntılar benim için de merak konusu ama varlar maalesef.
Selam ve sevgilerimle.
Amin amin inşallah diyelim duanıza Hocam.
Hocam bir fetva da ben almak istiyorum? :) :)
Sorum şu: Üç kaşık mercimek çorbası , bir lokma et yerine geçer mi? ikisi de protein sonuçta.
Emeğeinize sağlık. Güzel bir yazı okudum.
Selamlar, hürmetler.
sami biberoğulları
Direkt sorunun cevabı ile başlayayım.
Mercimek eğer yeşil mercimekse her şey yerine geçer o. Sanırım siz o günleri yaşamadınız ya da bebek filandınız. Bir zamanlar tv siyah beyaz ve tek kanallıyken devlet silolarda çürüme tehlikesiyle karş karşıya kalan yeşil mercimeğini vatandaşa yedirmek için öylesine bir reklam yaptı ki aklın durur. Bu arada Yeşil mercimekten tatlı yapılabildiğini bile ( hem de tarifiyle) öğrenmiş olduk)))))))
Kısacası: Yeşil mercimekse her şey yerine geçer sevgili kardeşim.
Selam ve sevgilerimle
hocam,
o zati muhterem fetva vermemis, iskembei kubradan atmis. Her soylenen, malumunuz, fetvadan sayilmaz. Bu ara zati muhterem sunu acikca ortaya koymus: inandigi gibi yasamayanlar, yasadiklari gibi inanirlar.
selamlar,
abdullah
sami biberoğulları
Vatandaş kendi midesine uygun ve aynen senin de dediğin gibi işkembeden sallama yaptı tabii ki.
Selam ve sevgilerimle.