- 561 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Öldürme eyleminin kaotik doğası üzerine
Öldürme eyleminin kaotik doğası üzerine.
Besin piramidin tepesinde insanın olduğu kılasik biyolojinin aksine düşünmem gerekirse o piramidin tepesinde insan değil bakteriler var, azot döngüsü
kavramından bi haber değilim elbette.
İşte bu zinciri insanın kılasik doğum,yaşam ve ölüm zincirini kırmanın yolu öldüren olmaktır.
Devletler var olan ölüm ve yaşam piramidin de kural koyucu konumunda dır
İkinci sırada ve bazen devletlerle denk olmak üzre terör örgütleri gelir. Hangi amaçla olursa olsun çocukların ve annelerin zarar gördüğü hiçir davayı
meşru göremem ben.
Neyse bu başka bir konu aslında. Devam edersek bu piramitte izleyici veyahut zevk alan konumunda şirketler,bankalar,büyük yatırım ortaklıkları gibi gibi paranın
sahipleri vardır
Elbette din adamları,kimi fikir ve düşünce insanlarıda gerekli olan katalizördür.
eee figüranın ölenin ölmesi gerekenin kim olduğuda belli sonuçta değil mi.
İnsanın yaratılıştan iyi yada kötü olması yoktur insan yavrularıda diğer tüm canlı yavruları gibi döllenmeden sonra tamamen yaşamak üzre ve bunu kalıcı
kılmak için çırpınan hücrelere sahiptir. Bu iyilik yada kötülük değildir bu içgüdüdür.
Yaşamak içgüdüsü, eylemi ile yakından ilintilidir çoğu ikiz üçüz vb döllenme vakalarında genellikle güçlü embriyo güçsüz olanı ezmeye açıkcası ,öldürmeye yönelik
hareket ederler.
Yarattığımız kültür ve medeniyet safsatalarına aykırı olsada insan doğasının öldürme içgüsü yaşatma içgüdüsüne çoğu zaman baskın gelmiştir gelecektir. Bu baskın gen dir aslında insan oğlunun medeniyetinin buralara kadar ilerlemesinin sebebidir.
Gen havuzumuz aynı zamanda psikolojik doğamızada etki eder insan oğlunun dünya üzerinde yürümeye başladığı günden bu güne öğrenme yollu, kitlesel tekrarlar vasıtası ile kazandığımız reflekslerde. Zaman içerisinde bize gen olarak dönmüştür. Beş duyu dediğimiz olası iş aslında en çok kullandığımızdan en az kullandığımıza doğru zaman içinde kimisi daha iyi gelişmiş, kimisi zayıflamıştır.
Var oluştan bugüne yaşamak için öldüren insan
kendi hazımsızlığını zapt etmek adına yasaları oluşturmuştur. İnsan yasaları kendi içinde düzeni var etmiş olsada aslında öldürme işinin vicdani sorumluluğunu ortadan kaldırmaktan başka şey değildir.
İnsan doğası ve koyduğu kurallar tedavi etmeye yönelik değildir sorunu çözmek değil anlık kurtuluşlar her zaman daha pratik ve masrafsızdır.
İlk çağlardan bugüne
Güçün şekilenişi gereği kitlesini dizginlemesi gereken kural koyucular cinayet eylemini lanetmişlerdir, bunun yanında ise öldürme ve cinayet eylemini ritüelleştirip bir ayin veyahut tören haline getirerek kentleşmeler sonucu. Toprağa bağlı olarak birlikte yaşamak zorunda kalan insan topluluklarına kanı göstererek hem otoritelerine sağlamlaştırmış hem de kitlenin içinde ki kan görme arzusunu gerçekleştirmişlerdir.
Tanrılara kurban edilen bakire yada bakirler
Toplu halde öldürülen savaş esirleri
Veyahut arenalarda birbirini öldüren Gladyatörler gibi gibi
Sanayi devrimi sonrası ise modern insan dediğimiz bizler bu törensel cinayet işini futbol -box vb sporlara evirmişizdir kan-ter ve sex üçgeni..
Öldürme eyleminin evrilişi bu kadar basit olmakla beraber insanların içindeki kan arzusunu ortaya çıkarmak bundan daha kolaydır.
Irk kimliği üzerine oynamak
din kimliği üzerine oynamak
çocuklar yani kültür gereği savunmasız canlılar üzerine oynamak
ideolojik veyahut yaşam alanı tarzı özgürlük demokrasi vs vb üzerine oynamak.
Gelişmemiş okumayan geri kalmış toplumlar yukarıda sıraladığım maddeler doğrultusunda kardeşini ve hatta anasını ve babasını dahi yargısız olarak öldürmeye hazırdırlar.
Eğer ki okuma eylemini kötüleyen irileri varsa emin olun ki o kişinin bittabi emeli gerektiğinde sizden bir canvar yaratabilmektir.
ve bir canavar çok kolay yön alabilir.
Şu anda medeniyet dediğimiz tek dişi kalmış canavarı ellerinde tutan toplumlar ile madolyonun diğer tarafındaki toplumlar arasında okuma oranında dağlar kadar fark vardır. Bunu bilen devletler paranın gücü ile kendi toplumlarınıda aynı kıskaçta tutmak için geri kalmış toplumlardan teröristler yaratırlar. Bu sadece Orta Doğu çoğrafyası değildir. Yeri geldiğinde Uzak Doğu olur yeri geldiğinde Orta veyahut Güney Amerikada bir yerler. Elbette bu operasyonlar için maşalarda bulunur.
İşte bu danışıklı dövüş yahut dönüş kavramının cemberinden kurtulmanın tek ve basit yolu eşit insan kavramıdır.
Okuma ve eğitim düzeyi olarak ilerlemiş toplumlarda eşit insan söylemi ne zaman ki ortaya çıkar o vakit Orta Doğuda Asya da Afrikada yahut Güney Amerikada bir örgüt peydah olur.
Her tarafın gazı alınır ve oturulur aşşağı. Kavga ve kan kütürü oluşturmak barış ve insanlık olgusunu yerleştirmekten öyle kolaydır ki.
İşte bu zinciri kırabilecek toplumlar her fırsatta terörle denk tutulan toplumlardır
Devletlerin düşündüğü hiçbir yerde buna bütün dünya dahil İnsan değildir Güçün tolandığı ellerin değişmemesidir.
Bunu yenmenin yolu basit bir şekilde simule edilmiş hayatlarımızın bir yerinde zincisi kırıp en büyük düşman olan benliğimizde ki yaşamak için öldür düstürunu yenmektir.
Her insan bir dünyadır kırılan her halka yenilenme iyileşme ve kurtuluştur.
İçinizde ki zinciri kırın
etrafınızdakini de.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.