- 1927 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
BU ÜLKENİN BİR İLÇESİNE MAKARİOS'UN HEYKELİ Mİ DİKİLDİ?
Efendim haber şu: ’İstanbul’un Beylikdüzü İlçesi Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ilçeye Türk düşmanı ve Kıbrıs katili Makarios’un heykelini diktirdi’
İşte bu satırları okuduğumda beynimden vurulmuşa döndüm. Enosis hayalinin en şiddetli savunucusu, Kıbrıs’ta yüzlerce , hatta binlerce Türk’ün katledilmesindeki baş aktör Makarios’un heykelini dikmek mi? Bu adam delirmiş miydi? İnsan hain olabilirdi ama ihanetini bu boyutlarda sergilemezdi.
Bu habere kendimce böyle tepkiler verirken haberin devamı ile daha da şok oldum.
Makarios heykelinin açılışı için 19 Mayıs gibi Türk Milleti açısından son derece anlamlı ve önemli bir gün seçilmişti. Yani Atatürk’ün Milli Mücadeleyi başlatmak için Samsun’a çıktığı günün 98. Yıldönümünde Atatürk’ün kurduğu CHP nin Beylikdüzü belediye başkanı Başpiskopos Makarios katilini Beylikdüzü’ne ayak bastırıyordu. Yalnız bu kadar feci olan bir durumdan daha da fecisi vardı: O heykelin açılışını da yine Atatürk’ün kurduğu CHP nin şimdiki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yapıyordu.
Ortada bir de sadece bir iki saniyelik Kemal Kılıçdaroğlunun heykele çelenk koymasının görüntüleri vardı.
Ancak görüntüde dikkat çeken bir husus daha vardı: Bahsedilen şey bir heykel değildi herşeyden önce. Artı Kemal Kılıçdaroğlu Makarios’un hemen önüne değil, başka bir yere çelenk koyuyordu. Yani verilen haberde bir eksiklik vardı. Eksiklik olunca da haliyle işin içinde başka iş vardı.
Birileri Ekrem İmamoğlu’na fena halde yükleniyordu. Ona yüklenirken haliyle CHP ve genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da ihmal edilmiyordu. Ama yine de ana hedef Ekrem İmamoğlu idi.
Durum böyle olunca heykel denen şeyin tam resmini aradım ve buldum. ( 5 ve 6.Resim )
Allah Allah...Bu bir heykel değil, içinde Rauf Denktaş’ın heykelinin de olduğu bir anıt külliyesiydi. Külliyenin ön yüzünde Ayakta dimdik duran Rauf Denktaş’ın heykeli, onun solunda ’ Benim İki Bayrağım Var’ Başlıklı şiir vardı.
Şiir şöyle:
Benim iki bayrağım var
Biri ana, birisi kız
Benim iki bayrağım var
İkisinin de bağrında
Namusumdur ayla yıldız
Biri damarlarımda kan
Biri alnımda aktır
Benim iki bayrağım var
Birisi gönül yarası
Biri tükenmeyen aşktır
Biri yüreklerde sabır
Biri yaştır kirpiklerde
Benim iki bayrağım var
Gölgesi üstüme düşer
Biri Anamur’da gurup
Biri Girne’de şafaktır
Benim iki bayrağım var
Biri yurdumun tapusu
Biri kan bedeli, haktır.
Biri dudaklarımda duam
Biri gözlerde amindir
Biri güneş gibi sıcak
Biri ay gibi serindir.
Rauf Dentaş heykelinin bize göre sağ tarafında ise dört insanın kabartmaları bulunmakta: Bunlar sırasıyla- Kıbrıs’ın ilk Cumhurbaşkanı Makarios, İlk Başkan yardımcı Dr. Fazıl Küçük, ...( kim olduğunu bilemesem de BM Temsilcisi olmalı ) ve Rauf Denktaş... Kıbrıs’ın statüsünün belirlendiği 1959 Tarihli antlaşmayı imzalıyorlar ) Bu anıt külliyesinin bir diğer yüzünde de ellerinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti bayrağı olan Türk askerinin 1974 yılında Kıbrıs’a çıkarma yapması temsil edilmiş.
Kısaca bir anıt eser bu. Tek başına Makarios’un heykelinin dikildiği filan yok. Makarios bu anıt eserde sadece bir figür.
Böyle bir şey olmalı mıydı o anıtta? O konu elbette tartışılabilir. Ancak tartılamayacak olan bir şey varsa o da 19 Mayıs 2017 Tarihinde Beylikdüzü ilçemize Makarios heykelinin dikilmediğidir. Dikilen bir heykel varsa o da Rauf Denktaş’ın heykelidir.
Ekrem İmamoğlu ’Tarihi bir sürecin anlatıldığı anıtta, "Benim iki bayrağım var" şiirini göremeyenler, masaya yumruğunu vuran Dr. Fazıl Küçük’ü fark edemeyenler, zafer kazanan Türk askerini görmezlikten gelenler, Makarios’un masaya oturmak zorunda bırakıldığını analiz edemeyenler, Rauf Denktaş’ın dik ve vakur duruşuna yüklenilmesi gereken anlamı bilerek yüklemeyenler pek tabii ki kasıtlı olarak ve cahil bir yaklaşımla ’İmamoğlu Makarios’un heykelini dikti’ diyeceklerdir. Böyle düşünen ve nezaketsizlik örneği göstererek güzel bir çalışmayı karalamaya çalışanlar hem cahil hem de görgüsüzüdür. Onları muhatap bile kabul etmem.’ Diyerek kendisini savunuyor.
Burada tabii ki şu sorulabilir: Evet 1959 da Makarios’u masaya oturtmak azımsanmayacak bir şeydi. Zira o, adanın tamamen Yunanistan’a bağlanmasını, adada Türk varlığının tamamen sona ermesini istiyordu. Eyvallah...Ama adanın Cumhurbaşkanının Makarios, başkan yardımcısının Fazıl Küçük olması o kadar önemli miydi? Bu kompozisyonu canlandırmak için ille de Makarios denen alçağın bizim bir anıtımızda yer alması gerekiyor muydu? Çünkü Makarios 1959 Tarihli antlaşmadan sonra Enosis hayallerinden vazgeçmemişti ki. Aksine katliamlar daha da devam etmiş, soykırıma varmıştı.
Mesela o anıtı ziyarete gelen küçük bir çocuk Makarios’u göstererek ’ Baba, buradaki sakallı amca kim?’ Diye sorduğunda babası ’ O en büyük Türk düşmanı ve soykırımcı Makariostur’ Diye cevap verdiğinde çocuk hayretler içinde ’ Madem ki Türk düşmanı, o halde bizim anıtımızda ne işi var?’ Diye sormaz mı? Yani o figüre yer verilirken bunun da hesaba katılması gerekirdi diye düşünüyorum.
Bu arada başka hususlar da var. Ben bu hususlar içinde Ekrem İmamoğlu ile Fener Rum Patriği Barthalemeos arasındaki yakınlaşmayı işaret eden resimleri nazar-ı dikkate almıyorum ve önemsemiyorum. Patrik Efendi her ne kadar bana hırlı bir adam olarak gelmese de neticede bir Türk vatandaşıdır ve Türkiye’de serbestçe dolaşma hakkına sahip bir din adamıdır. Aynı şekilde Ekrem İmamoğlu da istediği kişiyle görüşebilir. Ancak bir başka resim daha önemli.
Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, rivayetlere göre ( Rivayetlere göre diyorum zira ortada bir resim var ama o resim kime ait, gerçekten de Beylikdüzü’ne böyle bir heykel dikildi mi bilmiyorum.) daha önce de ilçede bir papazın heykelini dikmiş (4. Resim) ama vatandaşların tepkisi üzerine bu heykeli kaldırmış.
Bu heykel kimin heykeliydi? Gerçekten de Beylikdüzü’ne böyle bir heykel dikildi mi bilemiyorum. Böyle bir heykel dikildi ve sonrasında kaldırıldıysa neden dikildi, neden kaldırıldı o da ayrı bir merak konusu tabii ki. Eğer bu rivayet doğruysa Ekrem bey pek de masum sayılmaz bence.
Şimdi gelelim Ekrem İmamoğlu’nun ’ Muhatap bile almam’ dediği kişinin kim olduğuna. Yani onu neredeyse vatan haini olarak suçlayan ve aleyhine böyle bir kampanya başlatılmasına sebep olan kişi kim?
Bu kişi Atatürk’e hakaret edilen programın moderatörlüğünü yapan Yavuz Bahadıroğlu’nun ( Asıl adı Niyazi Birinci ) oğlu Mücahit Birinci imiş ve bu kişi aynı zamanda belediyenin Ak Partili meclis üyesiymiş.
Babasının moderatörlüğünü yaptığı bir programda Atatürk’e yapılan hakaretle ilgili ’ Ne oluyor yahu?’ şeklinde bir tepkisine şahit olamadığımız Mücahit Birinci’nin -içinde Rauf Denktaş’ın heykeli, İki Bayrak şiiri, Kıbrıs’a çıkarma yapan askerlerimizin tasvirinin de olduğu- bir kompozisyondaki tek bir görüntüyü ele alarak ’ Beylikdüzü’ne Makarios’un heykeli dikildi’ şeklinde açıklamalar yapması da ayrıca ilginçtir.
Son bir ilginçlikle bitireyim:
Bu gün kaldırılmış olsa da Diyarbakır Belediyesinin önüne dikilmiş olan Zerdüşt heykeli ( Ben neye benzediğini pek anlamasam da Zerdüşt heykeli olduğu söyleniyor.) ve Urfa’nın Harran İlçesindeki anıta ne demeli? Tankı durduran Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan mı yoksa Hafız Esad mı belli değil. Bana kalırsa Hafız Esad’a daha fazla benziyor.
Yani tamam, heykel sanatına gösterilen bu ilgi Türkiye’nin sanata verdiği değer açısından olumlu bir gelişme ama iki çok önemli pürüz var: Birincisi seçilen konu, ikincisi kullanılan figürler... Makarios’suz bir Kıbrıs ve Rauf Dentaş anıtı olmuyor mu yani? Beylikdüzünde - iddialara göre- bir sokağa ( ya da caddeye ) Ömer Halisdemir’in adı verilmezken orada bir papaz heykeli dikmenin (4.Resim) anlamı ne? Zerdüşt heykelinin Diyarbakır Belediyesi önünde ne işi var? 15 Temmuzda tanklara ’ Dur’ Diyen Erdoğan bu hareketi Harran’dan mı başlattı ki böyle bir anıt orada yaptırılıyor? Harran’ın heykel ( ya da anıt ) dikmekten daha mühim sıkıntıları yok da iş kala kala anıt dikmeye mi kaldı? Öte taraftan o tankı durduran da Recep Tayyip Erdoğan mı Hafız Esad mı belli değil. Ne iş?
Sonuç:
’Beylikdüzüne papaz heykeli dikildi’ Demek son derece yanlış ve hakkaniyetten uzak bir söylemdir. Hakkaniyetten uzaktır çünkü böyle diyenler o anıt külliyesi içinde bulunan Rauf Denktaş’ı, Fazıl Küçük’ü, Türk askerlerini, hatta İki Bayrak şiirini de papaz yerine koymuş olurlar böyle diyerek.
Anıtta keşke Makarios figürü olmasaydı. Lakin tarihi bir vakayı ( ya da süreci diyelim) anlatmak için böyle bir figürün o anıtta olmasını bu denli hoşgörüsüzlükle karşılamak da hep övündüğümüz geleneksel Türk hoşgörü anlayışına hiç yakışmıyor.
RESİMLER:
1- Haberin ilk gördüğüm hali.
2- Kemal Kılıçdaroğlu ve Ekrem İmamoğlu bahsi geçen anıtın öünde
3- Ekrem İmamoğlu ve Patrik Barthalemeos
4- Beylikdüzü’ne daha önce dikildiği, ancak halkın tepkisi üzerine kaldırıldığı iddia edilen heykel ( Bir papaz heykeli olduğu iddia ediliyor.)
5-6- Bahsi geçen anıtın değişik açılardan resimleri
7-Diyarbakır belediyesi önüne dikilen ve kaldırılan Zerdüşt’e ait olduğu iddia edilen heykel
8- Urfanın Harran ilçesinde Tanklara dur diyen Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan heykeli. ( bence Erdoğan’dan çok Hafız Esad’a benziyor.)
NOT: Ben ne CHP liyim ne de sol görüşlü. Bilenler bilir. Bilmeyenler için açıklamak gereği duydum.
YORUMLAR
Değerli hocam, okuma yazmanın bir ayrıcalık olduğu kadim zamanlarda hükmün (egemenliğin) yaptırım gücünü yurttaşlara hissettirebilmek için, yani otoritenin tanrının yeryüzündeki 'tek' temsilcisi olduğu 'ortak inanç'ını kabul ettirebilmek ve toplumu bunun etrafında organize edebilmek için (Toplumsal uzlaşma) simgelerin rolü çok büyüktü...
Taa Firavunlardan günümüze kadar var olan bir kültürdür bu...
Yani, bir anlamda insanlık 'Firavun kültürü'nü aşabilmiş değildir...
Herhalde şöyle de denebilir: 'Firavun kültürü' insanlık için işlevselliğini hâlâ koruyor...
Dolayısıyla, siz bu yazınızda bu kültürün insanlıkla çelişkisini de göstermiş oluyorsunuz...
Bu kültürün saçmalıklara, şaşkınlıklara nasıl yol açtığını somutlarken...
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
"Ama adanın Cumhurbaşkanının Makarios, başkan yardımcısının Fazıl Küçük olması o kadar önemli miydi? Bu kompozisyonu canlandırmak için ille de Makarios denen alçağın bizim bir anıtımızda yer alması gerekiyor muydu?"
Belki de soruyu farklı şekilde sormak gerekir.
Cumhuriyetimizin kuruluş anını anıtlaştırmak istesek hangi anı/olayı seçeriz? Biraz kendi kendinize düşünün (Sözüm genel okuyucuya). Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan bahsedecek bir heykel yapacaksınız ve Taksim anıtındaki gibi hayali bir mizansene değil, gerçekte olan bir anı görüntüleyeceksiniz. Mustafa Kemal'in 'Arkadaşlar yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz' demesini mi canlandırırdınız? (Üzerine bir süre konuşulması gereken bir andır ama anıtlaştırmak için ideal bir tablo olduğu tartışılır) Ya da mecliste kalkan ellerin heykelini mi yapardınız?
Denktaş anıtında Kıbrıs'ta Türk tarafının tanındığı an simgelenmiş. Bu bir zaferdir. Adanın kaderinin Girit'in bir tekrarı olmayacağının göstergesidir. Kıbrıslı Rumların açısından bakarsanız adadaki %18 lik bir azınlığın %50 e denk sayıldığı bir anlaşmanın imzalanmasıdır (Türkiye'deki Kürt nüfusun %19 olduğunu düşünürseniz Rumların anlaşmayla aldıkları darbe daha iyi anlaşılabilinir). Bir anlamda orada Makarios'un varlığı Hasan Rıza Beyin Mohaç tablosunda, yerde ölü Macarların yatmasının eş değeridir.
Bu arada ismini çıkaramadığınız kişi anlaşmayı İngiltere adına imzalayan Sör Hugh Foot'tur. Saygılarımla.
İlhan Kemal tarafından 5/22/2017 2:39:28 AM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Her zaman olduğu gibi sayenizde ben de çok şeyler öğreniyorum .
Selam ve sevgilerimle.
Valla Sami Hocam,bu alanda ne kadar ilginçlikler varsa gündeme taşımanız bence güzel...Eğer karşı çıktığınız mantık doğruysa Taksim'deki Atatürk Heykelinin fonunda da iki Rus generalin "kabartması" var.(Voroşilov ve Frunze..)
Şimdi onu ne yapacağız ki !
Bilgi sahibi olmamız güzel oldu,"öküzün altında buzağı aramanın" bir manası yok diyeyim.İyi geceler.
sami biberoğulları
Lenin'in Kurtuluş Savaşımızdaki yardımları malum. Eyvallah. Dolayısıyla da o iki Rus vatandaşının o anıtta olması pek de irrite edici değil. Ona da eyvallah. Lakin o anıtta Kazım Karabekir'in olmaması çok büyük bir ayıp bence.
Selam ve sevgilerimle.
sabri ayçiçek
sabri ayçiçek
Herkes karşılıklı olarak birbirinin açığını arıyor. Gerçi birbirinin demek karşılıklı demektir zaten değil mi?
Saygılar hocam.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.