- 1503 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
'VAR' İLE 'YOK' ARASINDA GEÇİYOR HAYAT!...
UMUT..BEKLEMEK..VEFA..ÜÇ NOKTA...VE NOKTA.
Cemreler düşmüş ve dallara bahar gelmiş diyorlar...Bir gün; gönüllere de cemre düşer, bahar gelir mi?... Hayat kayıp gidiyor ellerimizden, bir kuş gibi süzülüp guruba doğru seyr-ü sefer eyleyerek.. Geçiyor işte; bir yıldız veda edip meçhule savrulurken gökyüzünden, vefalı bir yürek daha çaresizce cayıyorken sözünden, ufka ram olmuş bakışlar her akşam yeniden bir mum gibi sönerken, yorgun omuzlarına bin fedakarlığı yükleyen bir baba bir umut ile evine dönerken geçiyor işte...
Geçiyor hayat; tren istasyonlarında ‘bir ihtimal’ diyerek son tren gelene değin beklerken, ekinler usul usul göğerirken, bir balık hüzünle oltaya takılırken, gün ışırken, bir akıllı bir deliye bulaşırken; her sabah, yüreğe bin muştu taşırken, iki gönül mutluluğu bulurken, münzevi bir kalp ise tenhalarda ağlarken..ve bir adam, mazide unuttuğu silip atmaya kıyamadığı hatıralarını, emellerini yavaş yavaş yüreğinden isteksizce sürgüne göndermeye niyet ederken...geçiyor işte…
...
Yokuşlarda ter akarken şakaklardan, kalem artık bıkmışken parmak uçlarından, ruh bedenine küskünken suçlarından.. geçiyor işte..Bir arı, bir kovan balı tamamlamak için sabırla milyon birinci çiçeğe konarken; bir can, emanetini teslim etmeden evvel, geride bırakacağı sevdiklerine en sevgi dolu gözleriyle hasretle bakarken, turnalar belki bir daha geri dönemeyecek oluşun melaliyle göç ederken, baharda dallara su yürürken, en hicranlı türküler söylenirken geçiyor hayat...
...
Seven, sevdalısını son defa uğurlarken bir geminin ardından, titrek ellerini semada unuttuğu anda, hayallerinin ansızın ölmesi gibi geçiyor hayat.. bir güvercinin güzelliğine bakar gibi, bir martının simiti havada tutması gibi, bir genç kızın gelinlik düşlerinin gözlerinde perde perde tüllenmesi gibi..gecenin aydınlığı yutması gibi, sevenin her vefasızlığı unutması gibi, karanlığın sabahı kalbinde tutması gibi... bir çay içimi mesabesinde ve bir var ile yok arasında geçiyor hayat…
...
...
Zamanla her şeyden gönlü geçiyor insanın..dünyevi bütün varlıklar nihayetinde bir ‘hiççç’
mesabesine bürünüyor."Benim" dediğin her şey bir bir uçup gidiyor ellerinden..dost,diye bağlandıkların ağır imtihanın oluyor, umutların gözlerinde birer birer soluyor.. bir melal penceresinde elinden kayıp gidenleri seyrederken, yüreğinin en giz noktasında biriktirdiğin sabır demetleri de sararıyor.. hayat ağacından solmuş bir yaprak daha düşerken her gün, buruk bir tebessüm eğreti bir eda ile asılı kalıyor yanaklarında… Tükeniyor her şey ve geçiyor işte hayat, yorgun gözlerimizden bir hayal daha veda ederken ufuklara…
...
Üç noktalarla muhkemlediğimiz sabırlarımız vardır ya bizim.. her nokta koymayı düşündüğümüzde yüreğimizin razı gelmeyip yanına iki nokta daha koyduğu hani… Bizler bir diğer güne devrederken umudu; ‘belki’ deryasında eski bir sandalla ve kırık bir kürekle yol almaya çalışan talihsiz bir deniz sevdalısı gibi çaresizce yol aldığımızı geç fark ettik.. Acemlerin dediği ‘’ Eğer ile meğer evlenmiş belki adında çocukları olmuş’’ sırrına geç vakıf olduk..umut fakirin ekmeğiydi ve biz de bir ömür umudu azık belledik.. öyle bekledik.. öyle yorulduk işte.. ve bu minval üzere geçti hayatımız… Her noktayı ‘’umut’’ hatrına üç noktaya çevirdik her defasında…
...
Gün gelir üç noktalar da tükenir.. bir noktaya ram olur bütün üç noktalar..kocaman bir noktayla son bulur hayat… senin kıyıp da noktalayamadığın her şey bir göz açıp kapama mesafesinde biter… Ve bütün üç noktalar o tek noktaya sığdırılır.. ’bir varmış bir yokmuş’ derler ardından, kapanır perde..bütün beklemeler de son bulur. Artık senden geriye akıllarda ve amelinde yalnız, hayat sahnesinde gösterdiğin performans kalır… bir ‘’merhaba’ ve bir ‘’ elveda’’ dan ibarettir hayat.. Ve ünlemlerimiz, soru işaretlerimiz, konuşma çizgilerimiz, iki noktalarımız ve hep bitmesin diye uzatmak adına koyduğumuz üç noktalarımız aslında son NOKTA ya doğru çaresizce gidişin ayak seslerinden başka bir şey değildir…
...
Mürsel Emre Doğan,12 Mart 2016.. İstanbul
YORUMLAR
"yorgun bedenler" diye bir yazım vardı.Eş olmasa da yazınıza.onu hatırladım.Aslında özetlemişsiniz hocam.Merhaba ile elveda arası geçiyor hayatlarımız.Birbirimizin farkında olarak yahut olmayarak.Elveda etmek kime nasip olacak o da belli değil aslında.Kimisi sessiz gidiyor.Daha geçenlerde kaybettiğim bir yakınım gibi.
Üç noktalar eksilmeyecek hayatımızda.Buna eminim.Zira ya konuşacaklarımız daha çok var ya da söyleyemediklerimiz olacak.
Nefesimizi noktalandırmak Yaradanın insafında artık.
Lütfen yazın siz.varla yok arasında...
Selametle...
mürsel emre doğan
Şimdi ne söylesem "az" dökülür dilimden
"Çok" yüreğe dert olur, saklı kalır gizimde
...
Kalem her seyi anlatmaya kifayet etmez.
Evvela teşekkürler ziyaret ve samimi yorum için Duru Hanım. Elbet yolu hüzünden ve samimiyetten geçenlerle bir yerde buluşuyor insan.Yeter ki yürekten ve riyasız olsun insan ve kelimelerı.
İnşaallah o yazınızı okurum. Bir de Yaradanı inisiyatifinde diyecekken zannediyorum sehven insafına, yazdınız. Çünkü insaf bir zaafa işaret eder. Sadece insanlar insaflı olur ya da olmazlar. Rabbimiz sadece takdir eder, ol der, müsade eder. Her şey onun izniyle olur. İnsaf, kelimesi bu anlamda maksadını aşan bir kelime olmuş.
Şiir ve yazılarınızdaki samimiyet, vakur duruş, hayata dair güzel bakış inşaallah hep böyle devam eder.
Rabbim yâr ve yardımcınız olsun.
Selam ve saygımla.
oldukça düzgün ifadelerle kaleme alınmış gerçeklerin dile geldiği güzel bir makale...
kaleminize sağlık
mürsel emre doğan
"UMUT...BEKLEMEK...VEFA...ÜÇ NOKTA...VE NOKTA" değil midir ki insan ömrü...
Bildiğimiz gerçekler ve biz insanların koyduğu değiştirmeye korktuğumuz kurallar,hayatımızın gerçekleri dediklerimiz...
Yazınızı beğeniyle okudum, kutlarım.
Selamlar
mürsel emre doğan
Selam ve saygımla.