- 479 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yalın ve de durgun…
Yalın ve de durgun yılların tümünü içine aldığı yaşamın son hali…
Oysa neler kaldı geride, kaybedilmiş ne an nefesleri vardı birbirleri için atan, önce hasret sonra uzunlukların en uzunu hasret ve yine hasretin en kuytusu, durgunlukla başlayan yaşamın aksaklaşmış nefesleri ve de özlemleri…
Özlenen ve düşlenen, bitmeyen karanlıkların düşleri, korkuları, sessizlikleri, merakları ve de endişelerinin hepsini içine alan anlık düşünce değişimleri…
kalabalık oluşların ertesi düşlerdeki yorgunlukla başlayan sükût ve ertesinden başlayan yalnızlaşma ile suskunlaşma korkularını içinde gizleyen eksik nefesler, düş korkuları, ürpermeler ve de yalnızlaşmış isteklerle sahipsiz kalan benlikteki öz güvenle kendine küskün yaşam zamanları…
Eskiydi tüm umutlar, beklentiydi geçmişte alınan nefeslerin içindeki nem, düşüncelerdi durulmayan, duruşundaki beklenti vardı siyahlaşmış lekesi ile yalnızlığın gölgesi düşüncelerin içindeki gün güzelliğinde sadece susmak ve de sustukça özlemi içinde burkmak…
Yaralar eskiydi, eskimişti tüm düşlerle geçen zaman diri kalmıştı beklentinin içindeki haz, onurdu, güvendi, umuttu, baharın uzaktaki kukusuydu, sabrın ertesindeki ışıktı hoş geldin bahar derken bile titrerdi bedenin tüm ruhu…
Her şey zamana, beklentiye yayılmıştı, her şey son andaki vedaya perçinlenmişti nefesin sesi, umuttu aslında geleceğin bakışları ile aklanması, kuruması nem izlerinin…
Gecenin soluksuz sesleriydi aslında ben demekle sen demek arasındaki köprü…
Yani ikimizdik yeşilin içindeki filizlenen umut…
Sana demek geldi içimden bir çiçek açmış bahar dalını uzatırken…
Oysa uzakların en uzağıydı ellerinin gölgesi, en uzaktaydı sesimin ulaşamadığı zaman dilimli yer…
Mustafa yılmaz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.