- 574 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
“ Herşeyi Bir Yana Bırak ”
tozun kalsın arkanda git gidebildiğin kadar uzağa,
içini boğan o bir damla kurumayacak dudağını açmadığında...
cehalet hırkasını giy bir seferlik... aklını sil...soğuk mermere yasla sırtını, bastığın yerin toprağına karışmayı unutma...
kül olmazsan yanmazsın, yandığın suda kar altında ısınmazsın..
.kendi törpünü kullan sivri uçlarında...bir başka dil kırar yüzünde taşıdığın mücevheri...
kaç kat yıkıntı taşıdın sırtında,
çıbanlar çıkmaya başladı...ellerin zanaatini bildi mi uyuduğunda, ayakların yolcu muydu derin boşluğunda...
kimdeydin kendinden başka...hangi sıçrayış dokundu dinlenme molasında...
güzelleşmeyi unuttuk mu acılardan sonra,
kene alnımıza yapışmış çıkmıyor baktığımızda...ölçüp biçtik önümüze ne konulursa,
kimi yerde ağırlaştık kimi yerde hafifledik ama...
duruşumuz doygunluğumuzdu, kırlangıç olamadık pek ala...
sakat bir bacağımız vardı içimizde, ertelemeler yüzünden kaza yapmıştı hayatımız...
düş kurmak nasıldı,
bir şeydi bir türlü tutunamadığımız...
sesimiz gibi hayallerinde rengi yoktu...sigaranın gri bulutlarında kaldı bir yanımız...
bir büyümü telaşı sardı içimizi daha ilk adımlarımızda...
yüzdelik dilimlere bıraktık muhabbeti, içinde sıkıntıdan başak bir şey yoktu ama...
gerçekti kimine göre, yaşayışta başka bir kentteydi mutluluk...
insan ikliminden çıkıp, kur iklimleriyle boğduk kafamızı...
işleyişti bu vidası çıkmamalıydı standartlarımızın...
kar-zarar hesapları uzadıkça uzadı, rakamlar bile insan haline şaştı kaldı...
kendi yıkıntımızdı bocalamamız...
gücün adresi yoktu bilirdik, inanmayı unuttuk...arkamızı döndüğümüzde kuşku meyve verdi boy verdiğimiz ağacımızda...
tabi ki inandık yine,
gıdamızdı yaşama gayemizde...
ama keşfini sunmazsan yanındakine
içinde çürümeye başlar kilerde bırakılan meyveler gibi...
tabi ki, vakti zamanı olanlar da var
ve tadı güzelleşir o bekleyişte...
nasıl bir duvarın sıvasını kazıdığında altındaki eksik taşlar çıkar,
insan kendi içine yolculukta o taşlarla karşılaşır anlamaya çalıştığında...
çıplak mı kaldın, açlığın mideni mi yaktı
derdin dağların doruklarına mı kazıldı
bir bak karşına
kendi güzelliğin keşfine gebe kaldı...
bırak su nasıl buluyorsa yatağını
yaşantında verecektir sana fazlalığını
baktığını çizip bir renk katarsan
bulursun sabrınla kayanın içine saklanılan hazine başlığı...
ilknur köknar (Sokak Kaçkını)