- 422 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İNSAN
Selam Can Dostlar
Allah nasip ederse haftada bir gün de olsa sizlerle dertleşmek istiyorum
En şerefli en güzel şeylere layık olan sizlerle, âcizane bir şeyler karalayıp paylaşmak istedim.
Karınca kararınca bu güzel sayfamızı siz can dostlarla daha iyi yerlere taşımaktır.
Sayfamızı güzelleştirmek için sizlerle el ele, gönül, gönüle verip, yazılanlarla bir nebze de olsa faydalı olabiliyorsam kendimi mutlu hissedeceğim.
Bu günkü konumuz ”İNSAN” olacaktır.
İnsan hakkında düşünürler, filozoflar, bilginler, Peygamberler ve bunlarında en üstünde insanı ve kâinatı yaratan Rabbimiz ne diyor?
“Lekad halaknâl insâne fî ahseni takvîm(takvîmin)”.(1)
“Biz insanı en güzel biçimde yarattık.”(1)
Yaratılan canlılar içinde en fazla rızka muhtaç olan insandır.
İnsan Allah’ın bütün isimlerini bir arada gösteren ve onları en güzel şekilde bir arada toplayıp yansıtan bir ayine olarak yaratmıştır.
Rahmet hazinelerinde depolanan yiyecek ve içeceklerin tatlarından, kokularından cinslerinden en güzel bir şekilde istifade eden yine insandır.
Bu nimetlerin iyi veya kötüsünü, güzel ve çirkinini bir birinden ayıra bilen insandır.
Tüm duygularıyla da bütün yaratıkların üzerinde söz sahibi olup, en güzel manevi cihazlarla donatılandır.
Varlıkları tanıyan bir kudret mucizesi yine insandır.
Allahın isimlerinin, sıfatlarının, kâinattaki cilvelerini yaratığı sanat eserlerinin inceliklerini ölçüp biçecek maddi ve manevi aletlere sahip halifeyi arz olarak yaratılan insandır.
Her şeye hükmeden ve onları kendine hizmet ettiren bir fıtratta yaratılan yine insandır.
İnsana sonsuz doymayan maddi manevi ihtiyaç verilmiştir.
İnsanı da maddi ve manevi çeşitli rızıklara muhtaç etmiştir.
İnsanı sayılamayacak rızıklarla donatıp onlarla besleyecek gözeliğin derecelerini gören gözler vermiştir.
Yiyeceklerin tadını alacak dil, kokusunu alacak burun bunları hazmedecek bir de mide sahibi olan da yine insandır.
Bütün bunları yönetecek, idrak edip muhakeme edecek ve iyiyi kötüden hayrı şerden ayırabilen akla sahip kılmıştır. (2)
İnsana verilen nimetler bedeni beslemekle kalmayıp midenin ihtiyacını bilen ona göre de hazmedeceği gıdaları insana hazır eden yaratıcıyı tanımak ve ona şükrün esası olan kulluğun gereğini yapmaktır.İnsanla diğer canlıların yaratılış gaye ve maksatları;verilen duygu ve kabiliyetlerle ölçülmekte ona göre de onlardan bir şeyler istenmektedir.
Filozof Epictetos güzel bir meseleye deyinmiş
“Öküzlerle domuzlar konuşabilselerdi, konuları hep ot ve yem olurdu.
Mideleri için yaşayan insanlar da onlardan farksızdır.”
Mademki insana; kâinatı ve dünyanın nimetlerini emrine vermiş.
Öyle ise bunca verilen nimetlere karşı insanı başıboş bıraksın.
Kendini tanıttırmasın.
Bunca nimet üzerinde kendi kudret ve isimleriyle, sıfatlarıyla kendisini bildirip tanıttırmasın.
Böyle bir şey olabilir mi?
Elbette olmaz..
Bütün mahlûkatın üstünde bir mevki, makam versin arzın efendisi, sultanı yapsın.
“Biz insanı en güzel biçimde yarattık “(1)
Her şeyi ile en güzel biçimde surette yaratsın da.
Böyle bir insanı bu değer ve kıymetini anlayacak idrak edecek maddi ve manevi akıl, ruh, kalp ve duygularını doyursun.
Bu makamın değerini idrak edecek ve insanlığa yakışacak işler için yaratılan insandan kulluğun gereğini istemesin.
Bu mümkün mü?
İstediklerini yapanla yapmayanları yargılamadan iyi ve kötüyü hesaba çekmeden bırakılmayan da yine insan olacak.
Emirlerini yapanlar en âla ebedi saadete ererken, yapmayanlar karşı gelenler ve isyan edenlerinde ebedi cezalara katlanacağı yine insan olacaktır.
“E yahsebul insânu en yutrake sudâ(sudân)”.(3)
“İnsan başıboş (sorumsuz) bırakılacağını mı zannediyor?” (3)
İnsanı Ahsen-i takvime çıkartan da onun yaptığı iman ve şükürdür.
İnsanı esfel-i safilin denilen aşağıların en aşağısına atanda şükürsüzlüğü ve nimete karşı nankör oluşudur.
Büyük bir zulmü de insan kazanmış olur.
“ Sonra da onu aşağıların en aşağısına indirdik.” (4)
Allah cümlemizi insanlığın değerini, yaratılış gayemizi bilen ona göre hareket edenlerden eylesin.
“ Ben, cinleri ve insanları ancak beni tanıyıp ibadet etsinler diye yarattım” (5)
Allah tüm inananları insana ve İslam’a layık bir surette yaşamayı, ülkemizi ve bizleri her türlü iç ve dış tehlikelerden korusun.
Kaynaklar:
1-Tin Suresi 4.Ayet
2-R.N.Külliyatından
3- Kıyamet Suresi:36
4- Tin Suresi: 5.Ayet
5- Zariyat Suresi:56.Ayet
Osman Karahasanoğlu
[email protected]
27.01.2017
YORUMLAR
"Yetmiş iki millet sırrı bizden dinler, "ney"e benzeriz
İki yüz mezhep ehliyle biz aynı perdedeyiz
Hacetler kıblesiyim, gönüller Kâbe'siyim ben.
Cuma mescidi değil, İnsanlık mescidiyim ben
Bir canım ben, lâkin yüz bin bedenim
Canım canına karıştı, artık ben senim
Ne varsa cancazım seni inciten
İncitir beni de bil ki derinden." Mevlana Celaleddin Rumi..
Belkide İNSAN olmak zordur.Bu sınavı layıkıyla verenler elbetteki erdem ve takva sahibi olanlardır.
Rabbım gönül gözümüzü her daim açık etsin ve içimizden insanlara karşı, tüm yaradılmışlara karşı sonsuz sevgi ve muhabbeti eksik etmesin. İçimizdeki o Allah rızası için sevgi kapısı açılmadıktan sonra , tüm insan üzerine söylenenler, yazılanlar , okunanlar boş ve bİçare kalır…
Sevgiler selamlar değerli kalem.