Cumartesi günü'nün kısa bir özeti..Kara suratlı hayat...
Günaydın.)))
Dün eve giderken trafik durdu, resmen durdu ve yarı yoldan indim minübüsten, vurdum kendimi Mustafa kemal’in yokuşlarına, yürü ayaklar’ ım,’ kurban’ size..Hastayım bir yandan da..Dedim ki kendi kendime, bu kadar zaman seni kimse pes ettirmedi, hadi şimdi de hallede bu işi sakın pes etme, dedim ve yürümeye başladım, mecburen..Cuma günleri burada Pazar kurulur, oradan alırdım her ne alacaksam.
.Ben hastalanınca dışarıya çıkamadım, çocuklar da bir şey almayınca, öylece kala kaldık, özellikle ’’patates’, için daha çok darlandım..
Çocuklar: ekmek arası patates yapmak istemedikleri için, almakta istemediler sanırım..
Dün bir geldim iş yerine, çocuklar,arka arkaya patates istediler benden ama patates yoktu, ne yapabilirim ki şimdi, yapacak bir şey yoktu o an için.., öyle değil mi.
Neyse ki Ümraniye pazarı, cumartesi günleri kuruluyordu ve ben daha hiç bilmiyorum o pazarın kurulduğu yeri, iki yıl olacak neredeyse bu yere taşınalı.
Ha diyeceksiniz ki, şu an Pazar’ın ne faydası var, a be Laz kızı.
Haklısınız da, yarın için, yani bu gün için, ben bu gün için diyorum.)
Bırak pazar alış verişini, su hariç hemen her şeyi buradan alıp gidiyorum eve:)
Neyse konuyu dağıtmayalım hazır yazmak istiyor canım, devam:)
Eve hiç uğramadan yola devam ettim Ümraniye’ye doğru.
..Ulan git-git yol bitmez, pazarın ucu görünmez.Oysa ki on dakikalık yol demişlerdi bana, nağ on dakika, ya da ben çok yürümüştüm, o da olabilir..e hava da kararmaya başlamıştı hafiften bir yağmur, yollar su çamur karışık, of anam offf.Dedim ki, ulan hayat nedir senin benden istediğin, yetmedi mi be kara surat.Bir de bana boyun eğ, diyorlar, eğer miyim, sen söyle, niye eğeyim ki?
Pazar alış verişi yapıp, dönenlerden birine sordum..
Onlar da bana, aha, şu ekmekçi den sola dön, yukarıya doğru yürü, zaten göreceksin deyince, oh yaklaştım sanırım deyip, yürümeye devam ettim, tıpkı o kadının bana tarif ettiği gibi.Halk ekmeği, sola döndüm vurdum kendimi bir başka yokuşa, çık babam çık, yokuşlar bitiyor ama ne pazar ne de bir düzlük var.Vay anasını sayın seyirciler dedim..
Bir baktım elinde pazar poşeti olanlar, karşı taraftan bu tarafa geçiyorlar, aha da pazarı buldum, seni namussuz seni..Gerçekten de pazara gelmişim, gelmişim ama bu kez de pazar toplanmak üzereydi ve tezgahlar boşalmıştı.Uy senin dinine imanına dedim.
Bana en çok da lazım olan şey patatesti, patates yok.Olanlar da alınır gibi değillerdi.
Şimdi buraya kadar gel,eli boş git, olur mu, olmaz.
Bir tezgâhta var olan ne kadar patates varsa aldım, toplamı14,5.Tuttu.0,50krş ’a da beş tane misket kırmızı soğan aldım ama onların bir tanesi de çürüktü, eve varınca gördüm...((
Onların hepsini aldıktan sonra, iki kilo mandalina, toplu olarak duran muzları da aldım, onlarda yarı donmuştu, onu da eve varınca fark ettim, olsun yapacak bir şey yoktu artık.. hava artık karardı, sabah da zaten karanlık düşmüştüm yollara.Dükkanı açtıktan uzun bir düre sonra hava aydınlamıştı, şu an öyle bir şansımda yoktu..
Tam pazarın girişinde portakal satan tezgaha uğradım ve o ana kadar gördüğüm en güzel portakallardı, dayanamayıp onlardan da alayım dedim..Baktım ki çok iriler.Elamana, bana bu büyüklerden verme desem de onun da başka çaresi yoktu.4 TL imiş de, akşam pazarı olduğu için,2,5 TL inmiş.Bende kalan para ise tamı tamına 3 TL idi.Adama o parayı verdim, o da karşılığında poşete bilin bakalım kaç tane portakal koydu......? Ben söyleyeyim, 4,, tane.
.Bu ne?
Adam, ne yapayım, yapacak bir şey yok dedi, belki haklıydı ama insan gene de utanır vallahı ama insanlarda o duygu kaybolmuş, yerini endişe ve de korku doldurmuş, bunu, her geçen gün çok daha iyi anlıyorum...
Artık yürü, paran da kalmadı, geldiğin yolu geri tepeceksin de..., nasıl? Elim ağarlaştı..Gel ki yokuş aşağıya inecektim bu bir avantajdı ama ne olursa olsun gene de zor geldi bana yürümek..Biraz aşağıya indim, bir oturağa koydum aldıklarımı ve sırt çantam ne işe yarıyor deyip, o malzemelerin yarısına yakınını çantama koyup sırtıma aldım..Zaten sana yabancı olmayan bir meslekti, sırtında yük taşımak..Belki de şu kahpe hayatta en iyi yaptığın iş bu idi, yük taşımak..Ellerim rahatladı ve o malzemeleri taşımak çok daha kolay oldu benim için..
Bakkala uğradım, evde ekmek yoktu, bir ekmek aldım, iki kolon da sayısal loto oynayınca artık 0’ı tüketmiş bir şekilde evdeydim, oh beee evdeyim ve de iyim, yüppiii:))))
15,01,2017..pazar:))Altını çizelim..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.