- 473 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ARİF NİHAT ASYA ve ELAZIĞ ŞİİRLERİ.. / Hikmet OKUYAR
Şiir Şenliklerinin Şöhretler Şehri Şebinkarahisar’da Şüsiyad Başkanı Şair Yazar Gazeteci Hikmet Okuyar tarfından illginç bir PROJE ÇALIŞMASI olarak özenle hazırlanan TÜRKİYE SEVDASI isiml tanıtım turizm kültür sanat eserine KAYNAK oluşturmak adna Türkiye genelinde geleneksel olarak tertipenen Hikmet Okuyar Ödüllü Şiir Yarışnasında Türkiye Birincilik Ödülü kazanan Şiirlerden Sinem Şanlı Şiiri bu... el AZİZ ( Elazığ Güzellemesi ) / Sinem Şanlı
Deyişi..
*
Elazığlı Eğitimci Şair Türk Dili ve Edebiyat Öğretmeni Esra Erdogan ile 42. Arif Nihat Asya ve Şiir Yorumcuları Haftası etkinlikleri anısına söyleşirken düştü aklımıza
*
Şiiri Elazığlı Gaggoşlar ile Hazar Şiir Akşamları Hayranları ve özel yeteneklere daha çok ilgi duyarlılığımızla paylaşıyoruz..:
*
Hikmet Okuyar
Şair Yazar Gazeteci
.......
el AZİZ ( Elazığ Güzellemesi ) / Sinem Şanlı
*
şafak söküyor dilimi,
beni anlayacaklar ve ilimi,
üç etekliğini giymiş HARPUT kalesi,
taşlarını bir bir dökse,
dökülür gökyüzü nazenin,
güneşi doğum sancısında,
adaklarım tuttu ARAP BABA türbesinde,
ellerimi duasında göğe çıkarken görmüşler,
yağmuru ondan bilmişler,
kuracağım gözlerime KEBAN’ı,
aşarsa haddini,
tutulacağım ismi konmamış bir geceye,
lal olduğunu unutuverip,
içinde onca kelebek tutarken,
tersinden öpmüşler,
şiirin yumuk yumuk ellerini de,
maden yatağına BAKIR filizini gelin edip,
zengin bir düşe düşebilirdi de aşk,
sonbaharı yaprak yaprak KURUT’muşum,
bir ilahi çeşnisinde,
kendi kendimi yiyeceğim,
HAZAR’sız yüreğime bir güvercin kondurup,
maviyi yeşille barıştırabilirsem,
turkuaz kalacağım daima,
şiirlerimi akşamlara taşıyacağım,
tarihe borcumu ödeyebilirsem ellerimle,
yaşlarınızı toplayıp gidip göl olacağım daha,
kurbağalarından öpüp masalların,
suyu küçüklere sunup,
ele avuca sığmadan sözü alacağım,
söz verdim...
su gibi AZİZ olsun diye,
inciler döktüreceğim dökmeden ellerimde,
*
’sinem de bir tutuşmuş yanmış’ türkü,
bu bahar değilse öbürkü,
türkülerimi çağırdım şiirime,
yine söyleneceğim.... aklı karışık saç tellerimde,
tünemişse umut,
ÇAYDA ÇIRA ile mumları söndürmeyin,
yatsıya kadar yanan yalan değildi ki aşk,
karanlıktan korkan gözbebeklerimi,
çırak vereceğim zamana,
bir dileğim daha var tutacağım ellerinizden,
yıldız gibi...
çıra gibi tutuşsam yüreğimle,
ay tutulur mu bana?
HALAYım geldi el ele tutuşsak, büyüyeceğim,
düşe kalka düşümden yana,
sakız ağacının gölgesindeki ’çedene’,
anlatılmaz nedene,
yudum yurdum hatırımda hatrı kalan HARPUT,
bağladım yüreğimi yüreğine çaput,
çözemiyorlar...
leblebi tozunu yuttuğum kaldırımlardan,
ıslıklarıma konacak serçe parmağım,
bir AĞIN çağını yaşayacakken,
tunç kafiyelerine kafi gelen tunç bileklerim,
tunç çağından şiirimi çalıp çalıp kaçacak miladım da,
BASKİLimle dağ başlarında avaz avaz,
sesimi bulacağım geri dönerse,
SİVRİCE dilimle ağzım kurumadan göle,
biriktireceğim gözlerimi,
kayıp gittiyse ellerimden kış,
ayak izleri, takipte tutulacakken her alkış,
iki nehir arası çatılmış kaşlarıma,
sıcak kollarını açtıysa ARICAK,
kavuşuyorduk sabaha,
’peri çayı’nın kenarındaki ilham perisinden,
dinleyeceğim şiirlerimi fısıl fısıl,
duyar mısınız? benden önce,
kafakoçanımı sormasın KARAKOÇAN,
güneşten önce doğdum ben bu topraklara,
toplayın hasadımı,
ırgat bir PALU’dan,
faylarımdan önce kırık düşlerimle,
mücadele eden KOVANCILAR,
madem ki MADEN’dik,
niye bulamadılar hala bizi?
ALACAKAYA, ölesim tuttu mermerini görünce,
bir mezar taşında bekletmekteyim fatihamı,
öldüm öldüm dirildim...
okumadan geçme dudaklarımı,
*
kerpiç gibi sallamayın ellerimi,
daha da büyümesin ayrılık,
’can evin yıhıla’ diyen deyimlerinize birşey deyim,
’can çıhmadan huy çıkmaz’ atasözlerimden,
kırıldım düşlerime pencere ardından,
nazar değdiyse yer çatlağıma,
sözlerimin zelzelesinde kalacak gözlerim,
yollara düşen hasretin güvercini posta,
sabahsız uykularımdaki lodosta,
rüzgarın şiddetini ölçeceğim,
yanımdan usulca geçip gittiyse,
rüzgargülü gibi başımı döndürmemeliydi bu sevda,
dönecektim oysa,
rüyalarıma söyleyin erkenden çıkıp gelmesin bir daha,
gitmeyin... dönmeyecekseniz görmeyeceğim rüyalarınızı,
azıklarınızı alın yanınıza,
yazık etmeyin...
GAKKOŞ şivesiyle yol ağzıyla konuşacağım,
’ösgemek’ gözlerimi götürdünüz ardınızdan,
daldıkça umutlanıyorlar,
ağzım dolu dolu susarken,
ikna çabasıyla çağrılan ellerim,
ben de tarihe gittim belki dönemem geri,
iç savaşım kendimle...
kollarıma aldım, yine kaybedeceğim yüreğimi,
FIRAT’ı DİCLE’ye kavuştura kavuştura,
kendi aşkımı hasretle savuşturacağım.
*
Sinem Şanlı
Beypazarı / ANKARA
.....
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.