- 806 Okunma
- 4 Yorum
- 2 Beğeni
BANA BİR ÇEKİRDEĞİN VEBALİNİ DEĞİL DE KEŞKE MÜEZZA’YI ANLATSAYDIN HOCAM.
Camimin hocası değerli Kardeşim !
Bu gün senin namaz kıldırdığın camideydim. Mahallede yeni olduğumdan ve yakınımdaki camiye bir yokuşu tırmanarak çıkmak zor geldiğinden iki üç haftadır senin caminde kılıyorum Cuma namazlarını. Yani beni henüz tanımıyorsun, benim farkımda da değilsin. Ama ben seni can kulağı ile dinliyorum.
Bak bu gün hutbede ne dedin onu da söyleyeyim.
Yılbaşı kutlamanın ne kadar büyük bir günah olduğunu anlatan uzun vaazını şu cümle ile noktaladın:
‘’ Yılbaşı gecesi yılbaşı kutlamak amacıyla bir tek çekirdek yemenin bile vebali çok büyüktür maazallah.’’
Güzel Hocam.
Bu vaazı kaç kişiye yaptın? Yaklaşık taş çatladı 400 kişiye
Bu 400 kişinin en az 350 si zaten yılbaşı kılbaşı kutlamaz. Kutlamadığı gibi gerek sizden, gerek başka hocalardan, gerekse televizyonlarda , hatta sosyal medyada arz-ı endam hocalardan belki bin kez duymuşlardır yılbaşının ne kadar günah olduğunu. Yalnız şimdi hakkınızı yememek lazım. Siz olayı bir çekirdeğe kadar indirdiniz…
İyi de sayın hocam. Bu ülkede bu gün, yani şu vaazı yaptığınız gün maaşına 104 TL gibi komik bir zam yapılan asgari ücretli’nin kafasını da allak bullak ettiniz ki camaatinizin çok büyük bölümünü onlar oluşturuyordu.
Neden mi kafaları karıştı?
Malum..Bu insanlar bu kadarcık maaşla sinemaya gidemezler, tiyatroya gidemezler, kafeye mafeye filan gidemezler, karılarını, çoluk çocuklarını kollarına takıp bir tek gün olsun dışarıda yemek yiyemezler. Ne yaparlar? Karı-koca, varsa çocuklar, geçer televizyon karşısına keyifle çekirdek çitletirler. Başka da bir sosyal aktiviteleri, hayattan zevk alacakları olay yoktur.
Şimdi bu televizyon karşısında çekirdek çitleyengiller familyalarının kafası karıştı. Yani her gün yiyorlar. Tabii ki olayda yılbaşı kutlamak gibi bir amaç yok. O bakımdan sağ ve soldaki melekler de ne sevap hanesine, ne de günah hanesine bir şey yazmıyorlar doğal olarak. Lakin yılbaşı gecesi de yediklerinde ya melekler olayı yanlış anlayıp ‘’ Hımmm bak bu sefer yılbaşı kutlaması için yedi’’ derler de sakata gelir miyiz korkusu girmiş adamların içine’’
Sonra merak ediyor bu asgari ücretli vatandaş ve soruyor: ‘’ yahu, camiye ilk adımımı attığım günden beri her yıbaşı öncesi yılbaşını kutlamanın nasıl bir vebal olduğu anlatılıyor da şu bizim alnımızın teri, emeğimizin karşılığı olan hakkımızın yenmesi, yani Allah’ın ‘’ Huzuruma onunla gelmeyin’’ dediği kul hakkı yenmesi niçin anlatılmıyor?
Yok yok, sizin de hakkınızı yemeyeyim. Zaman zaman kul hakkından da bahsediyorsunuz ama tamamen alakasız zamanlarda. Mesela bir maden faciası yaşandığında değil. Mesela bizim maaşlara 104 Tl zam yapıldığı anda bu zammın bile en az yarısının bu senenin başından itibaren ‘’Zorunlu tasarruf ‘’ olarak elimizden geri alınacağının açıklandığı gün değil Çok daha alakasız zamanlarda…
Evet…Yılbaşında belki de vebali büyük olan bir suç işlenecek ama o bahsettiğin suçu zaten biz işlemeyeceğiz. Ya da içiimizden bir kaç yılbaşı kutlayacak olan da burada sen anlattıkça ‘’ Haklısın hoca efendi, doğru dersin hoca efendi, ne güzel konuştun hoca efendi’’ diyecek ama evine gittiğinde bildiğini okuyacak. Daha anlamadınız mı bu milleti?
Sayın Hocam.
Bizim , çok büyük bir bölümü ( neredeyse tamamı) bî-namaz olan siteler ahalisine de desene ‘’ Yılbaşında bir tek çekirdek yemenin bile vebali büyüktür’’ Diye. De bakalım kaç tanesi bir ay önceden başladığı hazırlıklara tevbe edip ‘’ Sizi Allah çıkardı karşıma sayın hocam. Tam da vebal altına girmek üzereydim. Bırak çekirdeği, Paris’ten özel şampanya getirtmiştim bu gece için’’ Diyecek.
Ama deyim mi? Sıkar biraz. Orası öyle camiye benzemez. Camide bulmuşsun kuzu gibi vatandaşları, millet ne anlatsan dinliyor, itiraz eden yok, soran yok…Sitelerde öt de göreyim boyunun ölçüsünü. Adamlar daha bir ay önceden giriş çıkış kapılarını neonlarla süsleyip hazırlıklara başladılar ki orada öyle bir şey desen ayağından asarlar alimallah.
Simdi diyeceksin ki ‘’ ne yani anlatmayalım mı? Üzerimize farz olan tebliğ görevimiz yerine getirmeyelim mi?
Değerli Hocam !
Bakın bu anlattıklarınız hayatında ilk kez camiye gelen, namazla niyazla yeni tanışmış insanlar için tesirli olabilir ama yıllarca bu vaazları dinlemiş, adeta bu vaazları dinleye dinleye saçı sakalı ağarmış insanlar üzerinde sadece ve sadece göz kapaklarını aşağı doğru indiren bir uyku ilacı etkisinden öteye gitmez. Hepimiz ezberledik: ‘’Yılbaşı kutlamak Müslüman için sakıncalıdır. Sakıncadan da öte büyük günahtır’’ Nasıl? Doğru anlamışız değil mi?
Yani bence artık ‘’ Tebliğ görevimiz’’ demeniz de işi kurtarmıyor..
Yine de sorarsan ‘’Anlatmayalım mı’’ Diye, derim ki ‘’Evet hocam anlatma. Bana ezbere bildiklerimi, beş yaşındaki çocukların bile ezberlediği, uymak ya da uymamak konusunda ise seni asla sallamadığı şeyleri anlatacağına altmış üç yaşına geldiğim halde şimdiye kadar duymadığım, pek kimsenin de duyduğunu sanmadığım şeyleri anlat.
Mesela hocam. Madem ki ‘’ Çalışana 104 Tl gibi bir zam vermek kul hakkı yemektir. Kul hakkı yemek yılbaşı kutlamaktan bin kat daha vebali ağır olan bir suçtur. Günahtır’’ Diyemiyorsun o halde hiç kimseyi rahatsız etmeyecek şeyler anlat. Yani öyle bir şey olsun ki ne ‘’ Yılbaşında hindi kesmek katliamdır’’ Diyenler rahatsız olsun ne de ‘’ Kurban bayramında ibadet adı altında katliam yapılıyor’’ Diyen.
Öyle bir şey anlat ki her iki taraf da kalksın alnından öpsün seni.
Mesela Hocam Bana Müezza’yı anlatsaydın.
Ya da mesela keşke bu gün hutbende ‘’ Bir tek çekirdeği yemenin vebali’’ nden bahsedeceğine bir çekirdek tanesi kadar bile yiyecek bulamayan, bu yüzden de açlıktan ve soğuktan perişan vaziyetteki sokak hayvanlarını, kedileri, köpekler, kuşları kısaca Allah’ın bize emaneti olan dilsiz yetimleri anlat.( Peygamberimiz onlar için ‘’Bizlere emanet edilmiş dilsiz ve yetimler’’ diyor. Hayvanlara göstermediğimiz ilgi ve sevginin vebalini anlatsaydın.
Hani yarın içecekler, eğlenecekler, Hırıstiyanlara benzeyecekler, dinden çıkacaklar dediğimiz insanlar var ya. Hani benim site ahalisi dediğim o sosyetik takımı yani. Hah..İşte onlar olmasa var ya o sokak hayvanlarının durumları temelli felaket. Bizim Yaratılanı yaratandan ötürü sevenler(!) var ya, işte onların, o zavallı hayvanlara bir Allahın günü mama, yemek artığı, su verdiğini görmedim. Hep o site ahalisi dediğim, bu gece de sabahlara kadar kafa çekip eğlenecek, dans edip Hıristiyanlara benzeyecek olan beyefendiler, hanımefendiler besler o sokak hayvanlarını. Buna ne dersin hocam ? Gariptir ama maalesef gerçektir.
Bizler, yani dindarlar, alnı secde görenler köpek giren eve melek girer mi, girmez mi, bu hadis sahih mi tevatür mü tartışırken o sosyetik bayanlar, o burnundan kıl aldırmayan hatunlar bir ellerinde naylon torba, bir ellerinde köpeklerinin tasması ve ıslak mendil olduğu sokakta köpek gezdirirler, köpek sokağa sıçınca da ( Afedersin Hocam, kalemim kaydı biraz ) hem yerden o b.ku alırlar naylon poşete koyarlar hem de köpeğin altını temizlerler ıslak mendille…Hani bu kadarı bana bile fazla gelir ama neticede Allah’ın bize emaneti olan dilsiz yetimlere sahip çıkanlar onlar..Bu biraz garip değil mi hocam?
Haa o bayanlara ve beylere sosyetik dediğime de bakma. Hepsi sosyetik değil. Sadece bizlere nazaran biraz daha tuzu kuru bazılarının. Yani tamam sosyetikler çoğunlukta ama hepsi değil..
Mesela bu gün hutbende sorabilirdin ben de dahil Tüm Müslümanlara ‘’Ey cemaat..İçinizde Müezza adlı bir kedisi olan var mı?’’ Diye
Sanırım sen bilirsin. Oysa ben 63 yaşında yeni öğrendim. Çünkü sen bana anlatmadın, öğretmedin Peygamberimizin Müezza adlı bir kedisi olduğunu. O kediyi o kadar severmiş ki bir gün kendisi de uzanırken kedinin hırkasının bir ucunda yattığını görüyor. Kendisi kalkmak zorunda, kedisi Müezza uyanmasın, rahatsız olmasın diye hırkanın o kısmını keserek kalkıyor yerden.
Ya hocam..Bu gün keşke bana ve tüm cemaate hiç duymadıkları Müezza’yı anlatsaydın. Peygamberimizin o kedinin içtiği su ile abdest aldığını mesela…
Mesela Osmanlıların kuşlar barınsın diye konaklara, köşklere sırça saray denilen kuş barınakları yaptırdığını, Osmanlılar döneminde aç sokak hayvanları için vakıflar kurulduğunu anlatsaydın.
Neden mi?
Çünkü hocam ! Yapılan bir araştırma göstermiş ki dünyadaki seri katiller, caniler, insana şiddet uygulayanların hepsi çocukluklarında mutlaka hayvanlara kötü davranmış insanlarmış.
Yani?
Yani bu gün özelde kadın ve kızlara ama genelde insanın insana uyguladığı şiddeti ancak böyle ortadan kaldırabiliriz. Hayvanları severek. Çocuklarımıza hayvan sevgisi aşılayarak…
Sahi hocam bir gazeteci yazarın( Murat Menteş- Yenişafak ) sorduğu soruyu ben de size sorayım cevabını bildiğim halde: ‘’ Siz hiç kedisine Müzezza ismi veren bir Müslüman, dindar kadın ya da erkeğe rastladınız mı? Ben hiç rastlamadım. ( O gazteci de rastlamamış. Rastlayan varsa yazsın bana) Oysa benim komşular var. Oldukça dindar bayanlar hepsi. Yazın bahçeye inerlerdi. Ben evden dışarı çıkınca da yüzlerini çevirir, ağızlarını yaşmaklarıyla kapatırlardı. Lakin bu kadar dindar olmalarına karşın benim bahçeye kediler için yiyecek ve su bırakmama karşı çıktılar. ‘’ bahçe kirleniyor’’ Diye..Hani bahçe de öyle mermer ve çim kaplı bir bahçe filan da değil . Bildiğin dört direk üzerine serili bir bezden ibaret çardak.
İşte böyle hocam.
Ben bu soğukta bir şeyler yiyemeyen milyonlarca insan ve diğer canlıların vebalini düşünürken sen bir çekirdek yemenin vebalinden bahsediyorsun.
Vallahi billahi Müzezza’dan bahsetseydin inan bana çok daha hayırlı bir iş yapmış olurdun. En azından neredeyse hiç kimsenin bilmediği bir konuydu. En azından ben bilmiyordum.
Haa. Yeni yılı kutlamak için bir çekirdek yemenin bile vebali var ama sanırım ‘’Yeni bir yılın hayırlar getirmesini dilerim yüce Allahtan’’ demenin bir sakıncası yoktur.
YENİ YILIN BÜTÜN MİLLETİME, EVLATLARIMA, TORUNUMA, AKRABA VE YAKINLARIMA, DOST VE ARKADAŞLARIMA, EDEBİYAT DEFTERİ AİLEME HAYIRLAR, HUZURLAR, MUTLULUKLAR GETİRMESİNİ, ÜLKEMİZ VE TÜM İSLAM DÜNYASI ÜZERİNDEKİ KARA BULUTLARI DAĞITMASINI TÜM DÜNYADA BARIŞIN VE SEVGİNİN HAKİM OLDUĞU BİR YIL OLMASINI YÜCE YARATANIMDAN NİYAZ EDİYORUM .
YORUMLAR
Ben çok acayip bir şey yaşıyorum, maşallah nazar değmesin.
Şöyle ki evimle otobüs durağı arasında ki yol üstünde ki yol üçe ayrılıyor ağaç dalı gibi o yolun ortasında belediyenin yeşil alan için ayırdığı üçgen şeklinde bir alan var ve orada orta büyüklükte bir köpek yaşamaya başladı. Aslında arka ayağında sıkıntısı olduğu için ki muhtemelen kırılmış ve yanlış kaynamış haliyle sürüden dışlanmış ve tek kalmış diye düşünmüştüm şimdi eskisine nazaran çok daha iyi ve arkadaşları da geliyorlar artık. Neyse bu hatun gözüme takıldı. bir kaç gün takip ettim. Hep aynı yerde dönüp dolaşıp o alana geri geliyor, orada uyuyor güneşleniyor ıslanıyor ama hep orada. Sakatlığına nasıl çare bulurum diye düşündüm ama bulamadım, zira; yaklaştırmıyor kaçıyor. Neyse, üç beş gün takip ettim, sonra kıyamadım kendi köpeğimin mamasından bıraktım, yerse gene getiririm, baktım yemiş bir gün beş gün derken mama bırakanlar artmış benim haberim yok. Bizim patit hatun gayet tok. tek derdimiz ona yaptığımız kulübelere girmeyişi. Kulübeler diyorum otobüsü durağının hemen yanında bir kutu vardı dışını mavi naylonla kaplamışlar içine halı parçası konulmuş ama kediler için yaptıklarını düşündüm meğer onun için yapmışlar ( sonradan öğrendim) ben daha büyüğünü yaptım ama ona girmedi kar altında, buz üstünde yatıyor lakin o kulübeye girmiyor. Bir gün şansımı deneyip mavi masayı aradım, mavi masanın böyle bir hizmeti varmış, sokak hayvanlarına acil müdahale ekibi ambulansla geliyor, yaralı hayvanı alıp belediyenin veterinerine götürüyor, önce tedavisi yapılıyor sonra kısırlaştırıyorlar ve iyileşince aldıkları yere geri bırakıyorlarmış, böyle böyle derken kış geçer hayvan baharda döner gelir diyerek aradım, adamlar geldi, beni aradılar “bahsettiğiniz hayvan falanca sitesinin önünde ki alanda ki, köpek mi” dediler “evet” dedim. “Tamam hanımefendi hayvan burada müdahale edeceğiz şimdi “ ben heyecanla bekliyorum ki beni arayıp aldık hayvanı desinler ama nerdeeeeeeeeeee bizim Patit hatun belediye ekiplerini görünce sen kaç, dört ayağıyla dört nala izini kaybettir.
müdahale ekibi beni aradı" hanımefendi bu hayvan dört ayağıyla baya bildiğiniz kaçıyor arkadaşım yetişemedi" dedi, ben; “emin misiniz o can havliyle kaçmıştır” desem de adamlar yakalayamadı akşama geldim haspam tostoparlak olmuş yatıyor, beni görünce kalktı sevinci görülmeye değer mırmırmır ağzında bir şeyler geceliyor sanırsın konuşacak
Ne yapalım buna da şükür dedik sabah akşam hatunla hasbi haldeyiz arka ayağı da ön patisi de iyileşti :-)))
demem o ki
bir kişi düzenli olarak hayvanı sokakta beslerse insanlar onu izliyorlar bir zaman sonra cesaret edip onlar da yemek artıklarını getiriyorlar sonra o kişi bir başkasını etkiliyor o bir başkası bir başkasını derken sayı artıyor. Üzüm üzüme baka baka kararıyor.
Ben başladım ve devam ettim sayımız arttı,
Yahu mahallenizi korur o köpekler besleyin hayvanları belediyeler zaten kediyi aşılıyor kısırlaştırıyorlar.
Kedi giderse fare gelir fare gelirse hastalık gelir, köpek giderse hırsız gelir, o gelmezse sorunlu tehlikeli sokarlarda yürümek zorunda kalırsınız. Köpek sizi korumak için ölür.
insanlarımız, nereden hasıl oldu, nasıl olduysa bir hayvan korkusuna ya da nefretine sahip oldular. Oysa ki sokak hayvanlarından korkmasınlar illa korkacaklarsa insandan korksunlar, hayvanlar bize bahşedilmiş lütuf.
Cehalete din uydurup dır dırı edenleri şirke düştükleri konusunda uyarınız cehennemin dibine gitmelerine mani olursunuz inat edenlere ses etmeyin cehennemin dibine koşsunlar siz hayvanı yani dört ayaklı olanı koruyunuz öyle bir anda mükafatı gelir ki …
bu arada adı PATİT KALDI
tavuk kemikleri kediyi de köpeği de öldürür özellikle kalın kemiklerini vermeyin onun haricinde yemek seçmez, çorbayla ıslattığınız kuru ekmekleriniz çöpe gitmemiş olur.
Kış günlerinde kediler yaklaşık 8 saat köpekler yaklaşık 12 saat süreyle yemek yemezlerse donar ölürler, "merhamet etmeyene merhamet edilmez."
Filiz Şahin. tarafından 1/6/2017 8:07:57 PM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Bence bu güzel yazı burada bir yorum olarak kalmasın.
İstersen sen kendi sayfanda yaz. İstersen izin ver bana ben içine biraz da mizah katarak, mesela seni yaşlı bit bayan yaparak...( Mesela dedik ) Anlatayım bu olayı.
Ama hangi şekilde olursa olsun çok güzel bir mesajı olan şu yaşanmışlık sadece burada bir yorum yazısı olarak kalmasın.
Mesela ben yazsam başlığı hazır:
''FİLİZ TEYZENİN PATİT'İ...Ya da uydururum daha komedi bir şey ama mesajı mutlaka araya sıkıştırırım: Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.
Selam ve sevgilerimle.
Dışarıda yaşam mücadelesi veren çaresiz sokak hayvanları için keşke bir sevgi
zinciri oluşturabilsek.Sadece bu dünyanın insanlar için olmadığını görebilsek.
İnsanların sokak hayvanlarına karşı ne denli duyarsız ve haince davranışlarını
da anlayamıyorum.Artmış yemeklerini ve mamayı bir sokak hayvanına vermekten
niye çekinirler acaba.? Sokak hayvanlarının sorumluluğu ve kontrolü belediyelerin
görev alanına girmesine rağmen,çoğu belediye bu görevi üstlenmemektedir.Bu
konuyu çoğu zaman itlaf ederek çözmeye çalışmaktadırlar.Ne kadar acı daha
bilinçli olmak lazım.Duyarlı yazınızda ki ,hayvan sevgisi derinden etkiledi ve
gerçekten çok duygulandırdı.Dokunmadık konu bırakmayan kaleminiz daim olsun.
Tebriklerimle.Ayrıca;yeni yılın,milletimize ve de insanlığa hayırlar getirmesini yüce
Allah'tan diliyorum.Huzurlu,sağlıklı nice yıllar geçirmeniz dileğim ile yeni yılınız kutlu
olsun.
sami biberoğulları
Biraz gecikmiş olsa da yeni yılın size ve tüm sevdiklerinize sağlık, mutluluk ve huzur getirmesini temenni ederim.
Selam ve sevgilerimle.
İster inan ister inan ma, bende ayağa kalktım ve avuçlarım patlarcasına bu yazıyı yazan yüreği alkışladım.
Aslında çooooookkk yorum kaldırır bu yazı. Ağzımıza gelipte söyleyemediğimiz ve yazamadığımız düşüncelerin tamamını zikretmişsiniz. Onun için sizin ellerinizden hürmetle öpüyorum ağabey.
Şu son günlerde o kadar çok canımızı sıkan yayınlar yapılıyor ki vallahi de billahi de insanın dinden imandan soğuması geliyor. Tövbe haşa. Yani diyorum eğer sağ (Ölmemiş) düşünceli olmasam bu yapılanlar karşısında imanımızı kaybetmeden yaşamak çok zor!!! Yahu ağabey benim babam rahmetli Hafız dı! Yani memlekette bizler Hafızın çocukları olarak anılırız. Rahmetliyle (1971 de 42 yaşında vefat etti) Camiye gittiğimiz de Ya İmam efendi, ya da Müezzin kesinlikle yerini ona verirdi. Ben bildiğim Surelerin ve dini bilgilerimin tamamını babamdan öğrendim. Babam Cümbüş ve Ney çalardı! Sesi de harikaydı. Hiç bir zaman bu gibi telkinleri bizlere vermedi.Ne alakası var şimdi? Yılbaşının evde hanımı ve çocuklarının hep bir arada bulunup kutlanmasının din ile iman ile????? Adam Cami ye gider ibadetini yapar eve giderken de bir iki kuruyemiş alır oturur Tv. seyretmese bile çoluk çocuğuyla güzel bir gün geçirir. Ne yapalım isteniyor??? Kahretsin bu gün gâvurların günü biz erkenden yatalım da günaha girmeyelim mi desin??? Mesela ben içki kullanmıyorum. En büyük zevkim ise İnegöl Bayburtlular derneğinde hafta sonunda Okey oynamak! Yapmayayım mı? Yahu ağabey ağzım benim bozuk! Sövmeyeceğim.Ama dua edeceğim. Allah u Teala bu dini alet edip bizleri yozlaştırmak isteyenleri tez zamanda islah etsin inşallah. Bir Yılbaşı değil her hususta. Müezza ismli kedi yi de daha önce bir hocamızdan dinlemiştim.
Harika bir yazınızı okumanın zevkini bana tattırdığın için sana her türlü dua ediyorum.
Yeni yılınız kutlu olsun. Tüm ailenizle beraber. Sağlıklı yeni yıllar dilerim.
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Çok teşekkürler değerli kardeşim.
Okunma ve yorum yazma oranlarımın en düştüğü yazılarımda bile seni hep yanımda görmekten son derece mutluyum. Allah razı olsun.
Allah nasip ederse seninle bir okey atmayı çok isterim. Bir zamanlar benim de en büyük zevlerim arasındaydı dostlarla okey oynamak.
İstanbul'a geldim geleli buralarda pek kıraathane olmadığından, olsa b ile arkadaş olmadığı için senelerdir gitmiyorum.
Selam ve sevgilerimle.