- 598 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
O SEVİNÇ, TARİF EDİLEMEZ!..
Seydişehir Alüminyum Tesisleri kuruluşunda Bimkal Müşavirlik firmasında Çelik Konstrüksiyon Şantiye Şefi olarak çalışıyordum. Yüklenici firmaların çeşitli nedenlerle yarım bıraktıkları işlerle, teknolojik montajların hatalı kısımlarını emanet olarak ekiplerime yaptırıyordum. İlk üretim tesisi olan Alümine kısmı, inşaat dışında teknolojik montaj iki seneden fazla devam ediyor; ancak pazar, bayram demeden çalışmamıza rağmen bir türlü bitmiyordu. Herkes bu tesisin ne zaman çalışacağını merak ediyordu.
İşçilerin dışında, çarşı esnafı bile “Artık şu bacaları tutturun da, sevinelim” diyorlardı. Kazan Dairesinin ve Döner Fırının birer yüzer metre yüksekliğinde betonarme bacaları yükselmişti, ancak aylardır cansız duruyorlardı. Teknolojik montaj ve işletme alma çalışmaları tamamlanmadığı için, tesis bir türlü işletmeye alınamıyordu.
Olayın meydana geldiği soğuk bir kış gününde çay paydosunda odamda çayımı içiyordum.Odama işçimin bir tanesi sevinç içinde girdi ve gülerek “Şefim!.Tesis çalışmaya başladı” dedi.Ben pek önemsemedim.Çünkü birkaç gün önce; Kazan Dairesi yetkilileri ile sohbet ederken boru montaj işinin ancak birkaç ay sonra biteceğini ve ondan sonra deneme çalışmalarına başlayacaklarını söylemişlerdi.Benim umursamaz halimi gören işçim, “Bakın,bakın!. Kazan Dairesinin bacası tutuyor.” Dedi ve arka duvardaki pencereden bacayı gösterdi. Koltuğumdan dönerek baktığımda; gerçekten baca tutuyor ve duman rüzgârın etkisiyle aşağı ovaya doğru uzayıp gidiyordu. Görüntü çok hoştu. İçime bir sevinç doldu, sanki yorgunluğum birden sıfırlanmıştı. Bu manzarayı daha iyi izlemek için çay bardağım elimde pencerenin önüne gittim. İşçilerim de ellerinde çay bardakları neşe ve sevinç içinde bu manzara karşısında çaylarını yudumluyorlardı.
Bir müddet izledikten sonra, bu olanaksız, nasıl olur diye meraklandım.
Durumu öğrenmek için Kazan Dairesi Şefi Erol Bayramcı ’ya telefon açtım, durumu sorduğumda “Bacanın iç sıvasının kuruması için ateş yakıldığını, dumanın ondan ileri geldiğini” söyledi. Benim sevincim sona ermişti. İşçilerimin sevincini bitirmemek için onlara bir şey söylemedim. Çaylarını içtikten sonra neşe içinde işlerinin başına dönmüşlerdi.
İnsanoğlu, aşının parasından daha çok eserinden keyif alıyordu. Bu durumu gördüm.
Ama bu zevki anlatmak olanaksız, görmek ve yaşamak gerekir…
Yakacık,15.12.2008
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.