Tuzlu yemek
Sık yazı yazmıyorum öykü diye girdim yazıya. Nasıl bir yazı olur bilmiyorum. Hesap kitap yapmadım.
Bugün ikindiden beri annemdeydim. Annemin kulağı duymadığı için öyle keyifli sohbet yapmak imkânsız.
Bağırarak konuşmak zorunda kalıyorum. Onca bağırmadan sonra yüzüme saf saf bakmasından anlıyorum
annemin beni duymadığını. Anneme zaten gelecektim ama yeğenim Jülide ben su faturasını ödeyip tam
çıkarken aradı. Kalın sesiyle:
" Teyze, halam anneannemgil’de sen nerdesin? Anneannemde misin?"
Gel de içinden çık.
" Ben şu an su faturasını yatırdım. Anneme gidiyorum zaten."
Hızlı adımlarla annemin evinin yolunu tuttum. Hava öyle soğuk ki. Kulaklarıma soğuk esintiden ağrı girdi.
Kabanımın başlığını başıma geçirmeyi akıl ettim ama o da bol ve nerdeyse gözlerimi örtüyor. Annemin
evinin önünde Jülide’yle karşılaştım.Soğuk olduğunu, halasının bugün bir arkadaşına gittiğini, cuma günü
ise Esra’lara birlikte gideceklerini söyledi.Apartmana girdiğimde annemin evinin giriş kapısında Jülide’nin
halası Seval çizmesini giyiyordu. Ben onunla biraz otururuz ummuştum. Çizmemi giyip öyle vedalaşalım
Nazik dedi. Araba hemen geldi gidiyoruz. Nerden aklına geldiyse nasıl koron iyi geçti mi dedi.Koro bugün
değil, pazartesi günüydü. İyi geçti dedim. Seval Balıkesir’de oturuyordu. Buraya bir kaç günlüğüne gelmiş
hem teyzemin kızı Hülya’nın ani ölümü üzerine okunan hafta mevlidine de katılmıştı. Hülya ilk evliliğini
Seval’in abisi Bayhan’la yapmıştı.1970’lerdeki sağ sol çatışmasında Bayhan sağcılar tarafından taranan kahvede
yaralanarak ölmüştü. O zamanlar Hülya çok rahattı. Yani Bayhan’ın ölümünü çok kolay kabullenmişti. Ben
onun bu durumuna çok şaşırmıştım. Nasıl olsa hepimiz bir gün öleceğiz. Elli yıl sonra hangimiz sağ olacak
acaba? Bunun garantisi var mı diyordu. Hülya bu konuşmayı yaptıktan otuz dokuz yıl sonra öldü. Onun
ölümü kurtuluşu oldu. Sara hastasıydı. Aniden düşüyor, başı kanıyor, yaralanıyor, çok çekiyordu.Bayhan’ın
ölümünden sonra iki evlilik daha yaptı.İlki imam nikâhlıydı.Adam uyuşturucu bağımlısı çıktı.Hülya’ya da içirmeye
çalışmış. O da fazla durmayıp geldi. Daha sonra yaşlı bir albayla evlendi. Albay daha evliliklerinin ikinci
haftasında kalp krizinden öldü. Maaşı Hülya’ya kaldı. Adam zaten ben ölünce param birine yarasın diye
evlenmiş. Hülya’nın ve Albay’ın tanıdığı bir tanıdık aracı olmuş.
Bazen böyle kendimi kaptırıp gidiyorum yazarken. Seval’e güle güle demeden nasıl girdim Hülya konusuna.
Seval çizmelerini giydikten sonra. Bana sarılarak vedalaştı. Seni beklerim demeyi de unutmadı.
İçeri girince düşünmeye başladım. Kardeşim ve kızı da onunla gitmişti. Ankara’ya Seval’in arkadaşına hep
birlikte gittiklerini düşündüm. Annem kardeşimin gitmeyeceğini söyledi. Ben inanmadım. Gerçi ne yaparsa
yapsınlar bana neydi ki. Akşam kardeşim geldiğinde ne olduğunu öğrendik. Birlikte bir yere girip yemek
yemişler. Seval ısmarlamış. Kardeşim Seval bu sefer çok eli açıktı dedi.
Onlar bir lokantada karınlarını doyurmuşlar. Ben ise annemin yanından geçen gün yaptığım gibi yemek
için eve gitmek istemedim. Bir kaç yudum bir şey yemek de canım çekmedi.Hiç mi oruç tutmadım diyerek
aç karnına akşamı ettim. Bir ara midemin açlıktan zil çalmasına kulak vererek çay demleyip yanında pasta
bisküvi gibi bir şeylerle açlığımı bastırmak istedim. Mutfakta aradığım yiyecekleri bulamadım. Oysa her
bir şeyler olurdu. Patlamış mısır yemek şansım vardı. Onu da tercih etmedim.
Saat beş buçuktu annemin yemeğini hazırlamaya kalktığım.Kardeşim de bu saatte gelmişti. İçimden beni
neden yemeğe davet etmedikleri geçti. Önemli olan yemek değildi. Birlikte oturup sohbet etmekti. Biraz
kırıldım Seval’e. Dağ dağa küsmüş dağın haberi olmamış misali.
Annem yemeğimi beğendi mi? O artık her şeyi kolay kolay beğenmiyor Tavuk sulu soğanlı, patatesli bulgur
pilavı yapmıştım. Yanına da tavuk kızarttım.Yanında da yoğurt ve lahana havuç turşusu.Annem pek hoşnut
olmadı. Pilâva tuzlu olmuş dedi. Pilavı tereyağla pişirmezdik. Kardeşim içerden seslendi. Nerde tereyağlı
pişirmiyoruz, tereyağ Ayçiçek yağı zeytin yağı karışık pişiririz.
Yazıyı ne yazacağımı planlamadan yazdım. Dün geceki özel öğrenci yurdundaki yangın herkes gibi beni de
çok üzdü. ölen öğrenciler uzak köylerden gelen kızlardı.Yoksul aileler bir umut çocuklarını buraya emanet
etmişlerdi. Dilerim bundan sonra devlet boş bırakmaz buraları. Çocuklarımıza sahip çıkar. Bu bir faciaydı.
Bu çocukları kendi çocuğumuz gibi düşünüp, olaya böyle yaklaşmalıyız. Yapılması gereken şeyler, ihmaller
konusunda yönetime uyarılarımızı tenkitlerimizi yapmalıyız. Bu olay tuzlu tuzsuz yemek sorunu değil. Bu
acı bütün bir milleti bağlar. Milletin acısı..
30. 11. 2016 / Nazik Gülünay
YORUMLAR
'Hülya ilk evliliğini abisi Bayhan’la yapmıştı.' Cümlesi sanırım Hülya ilk evliliğini Seval'in abisi Bayhan’la yapmıştı. olmalı.
'Adam uyuşturucu çıktı. ' cümlesi de sanırım 'Adam uyuşturucu bağımlısı çıktı. ' Olmalı.
Sohbet tarzı güzel bir yazıydı. Tebrik ediyorum, sevgilerle
glenay
Selamlar, sevgiler.
Bize yanlışlarımızı söyleyenden Allah razı olsun demiş Hz Ali.. Tekrar teşekkürler..