Görücüler
Ayten’le hemen hemen her akşam annemde oturur kahve içeriz. Son bir kaç gündür. Bana kahve dokunuyor, gece uyuyamıyorum dediği için yapmadım.
Neyse zaten konumuz kahve değil.
Üç gün önceydi. Bu kez gece değil öğleden sonra anneme gittiğimde kardeşim bugün Ayten’e bakmaya iki adam gelecekmiş dedi. Neden iki adam da
kadın yok dedim. Kardeşim valla bilmiyorum, biri damat adayı, diğeri de yanında geliyormuş. O getiriyor olmalı görücüyü. Ayten beni de çağırdı babası
yok diye. Sende gel istersen. Tamam gideriz beraber dedim.
On dakika sonra kapımız çalındı. Gelen Ayten’di. Eliyle de gelin işareti yaparak bizi çağırdı. Ayten’in evine ilk kez gidiyordum. Buyurun gelin diye çok
çağırmasına rağmen hiç gitmemiştim.
Ayten bizi salona aldı. Salonda damat adayı ve onu getiren kişi çapraz oturuyordu koltuklarda. Hoş geldiniz diyerek karşılarındaki kanepeye de bizler
oturduk. Damat adayı tam karşımdaydı. Onu inceliyordum. Ayten bunu beğenir miydi. Zayıf, esmer orta boy sarı uzun dişleri göze çarpan, başının üst
üst kısmına kâkül gibi hayır hayır atın alnında duran bir tutam kıllar topluluğu gözüme batıyordu. İki elini önünde birleştirmiş sanki sıkılgan gibi ama
öyle olmadığını oturup konuştukça anlıyoruz. Bir de konuşması anlaşılsa. İyice kulak verip dinlememe rağmen konuşmasını bir türlü anlayamıyordum.
Sanırım önceki evliliğini anlatıyordu. Kızın evine ilk gittiğini, evlerinin sanki insanın başına çökecek gibi kötü, harabe olduğunu. Biraz anlıyor, biraz
anlamıyorduk. Anlamadığımızı anlayan görücü getiren adam bize anlatmaya çalışıyordu. Ayten iyice havaya girmişti. Bu adamın nesini beğendi bilmem
beş bilezik isterim dedi birden. Ben atıldım. Dur bakalım her şey bilezikle olmaz. Önce anlaşacak mısınız bakalım. İçimden de bu adamla nasıl oturulur
konuşulur bilmem ama diyordum. Önemli olan anlaşmak. Ayten sağ elinin parmaklarını adamlara doğru uzatmış, beş bilezik Allah beş bilezik diyordu.
Ayten’i o sonraki mesele diye zor durdurduk. Ayten’in sanıyorum biraz güç anlamak hastalığı vardı. Adı her neyse. Akşamları sürekli içtiği bir hapı vardı.
Hastanede yatan babası telefonla arayıp hapını unutmaması yutmasını söylüyordu.
Bu görücülük oyunu arasında eski günleri anımsadım. Görücü gelenleri getirenleri. Bir şiir bile yazmıştım o zaman bu konuda. Şu an anımsayamıyorum.
Beni alacakmış- sözcüğünü hatırlıyorum sadece. Birinin birini mal gibi almasına bir türlü aklım almıyordu. Şiirin bu dizesini hatırladım biraz. Şu diye
başlıyor, gencin özelliğini söylüyor ve beni alacakmış diyordum. Alınıp satılacağıma inanamıyordum. Babam bir kez akrabalarımızla bu konu hakkında
konuşurken : kızlar bir çiçektir açtığı zaman fazla bekletmeyeceksin dediğini duydum bu görüşten nefret ettiğim için her zaman evlenmemek için
ayak direttim.
Ayten’i de bu yaşına ( kırk beş yaşında)kadar çok isteyen olmuş tabii ama hasta annesi, annesi öldükten sonra da babası derken evlenememiş. Evlenip
bir yuva kurmayı çok istiyor, benim erkekleri onca kötülememe rağmen evlenmekten vazgeçmiyor.
Görücü getiren adamla bayağı ilerlettik sohbeti.Bize özel dünür gelenleri bile söyledik. Bu arada Ayten çaylarımızı getirdi, içtik. Görücü adama ille
çay iç diye ısrarını gördüm. O da işte falan yerde çok içtim deyip ayak diretiyordu. Sonunda Ayten pes etti. Kalkıp giderlerken görücü getiren damat
adayına dışarı çıkmasını söyledi. O çıktıktan sonra nasıl diye bize sordu. Önce ben lâfı sözü anlaşılmıyor, aynı bizim Abdullah gibi tin kafa dedim. Ona
benziyor. Bence olmaz. Kardeşim de beni destekledi. Olmaz dedi. Ayten bize biraz saf, biraz cin bakıyordu. Sonunda o da bizi destekledi. Kapıyı
açtığımızda görücü adamı kapının tam ağzında bulduk. Güle güle deyip uğurladık.
Ertesi akşam Ayten’e neden hemen altını askıyı meydana getiriyorsun. Hiç iyi birine benzemiyor. Telefonunu filân almaya kalktın.Bir daha sakın böyle
yapma. Bu görücü getiren seni evlendirmeyi kafaya takmış. Belki iyi birini getirir. Hem kendi de söyledi getirdiği kimseyi tam tanımadığını. Evden işe
işten eve diye tanıtıyordu adamı. Bütün bildiği buydu. Hem insan dediğin kapalı bir kutu. Öyle kolay tanınıp, anlaşılamaz.
Ayten’in evlilik hayali yine başka bahara kaldı böylece..
18.10.2016 / Nazik Gülünay
YORUMLAR
İşte. ...fevkalade nin fevkinde bir yazı.....
Tebrikler Tebrikler Tebrikler
glenay
Çok teşekkürler,
selamlar..
glenay
Ve kahve falına baktım. Önünün açık olduğunu, bir damat adayı olabileceğini filân. Bir de horoz var dedim adamla sırt sırta. O da evlenirsem( bir yer söyledi ama unuttum.) horoz kestireceğim dedi :)
Çok teşekkürler,
Ayten olduğu sürece öyküm olacak galiba.
sevgiler..
glenay
Çok teşekkürler..
glenay
Sırf evlenmiş olmuş için evlenen biri olarak Ayten'in düzgün olmayan biriyle evlenmesine izin vermem, vermeyiz.
Ayten'in babası hasta olduğu için yalnız kalmaktan korkuyor.
Evlenmek istemesinin birinci nedeni bu.
Çok teşekkürler..