- 841 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Hukuk devleti olmak,kanun devleti kalmak!
2.Dünya Savaşı öncesidir.
Stalin,ülkesindeki idam cezasının 12 yaşı da kapsadığı konusunda bir kanun çıkarır.Ve genelde bu cezanın infazı da kurşuna dizilerek gerçekleştirilmekteymiş.
Bu durum FKP I.Sekreteri Maurice Thorez’ e (Moris Tore) sorulur.
O da şöyle der:
-Devrimci diyalektiğin bir cilvesi...
Bakınız bu idamlar "kanuna" uygun ama ya hukuka? (Bkz:Engin Ardıç,Mustafa Kemal Sizin Gibi Kıro Değildi,S/34)
En ilginç kanun örneklerinden biri de Roma İmparatoru Caligula’nın (Kısaca Neron) atını senatör yapmasıyla ilgili çıkardığı kanundur.
Böyle bir kanun çıkarılabilir,ben de buna "şapka çıkarıyorum" ama ya hukuka uyar mı hiç?
Hukuk,biliyoruz ki "hak "kavramının çoğuludur.
Kısaca haklar bütünüdür.
Bunun başında da yaşama hakkı gelir / gelmektedir.
Zaten 12 Eylül 1963 yılından beri "girmeye" çalıştığımız AB normlarından en önemlisi Kopenhag Kriterleridir ve o da bu konuda şöyle bir açıklamada bulunur:
-Hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü.
Evet,günümüzde AB ülkeleri bu konuda "sınıfta kalmışlardır " ama bu duruma rağmen yine de "hukuk devleti" idealinin peşinde koşmak gereklidir bence.
Bıkmadan,usanmadan ve inatla.
Emerson’un şu sözündeki gibi:
-İdealler yıldızlara benzerler,onları tutmak mümkün olmaz ama yine de karanlık gecelerde yolumuza kılavuzluk ederler!
Ya da Avustralyalı eğitimci-tarihçiPaul Vinogradoff(1854-1925)’a kulak vermek yerinde olacaktır:
-Her bir hukuk kuralı,üyelerinin birbiriyle çatışmaması için,toplumun diktiği siperler veya sınır taşlarından biri olarak görülebilir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.