Tam arabesk
Tanık olduğum bir yaşam öyküsü bu Ayten’in bana anlattığı ve benim gördüğüm kadar.
Her akşam anneme gider, birlikte kahve içeriz. Bize hemen hemen her gün arkadaşlık eden bir konuğumuzdur Ayten.
Ayten’in annesi şeker hastalığından ölmüş. Ayten ona yirmi yıl bakmış. Babası gibi annesi de dövermiş onu. Biraz saf
yapısı ondan mı acaba diye düşünürüm. Kırk beş yaşında olmasına rağmen iki yaşında bir çocuk gibi her söylediğinizi
merakla dinler, güler. Yüzü çoğunlukla güler. Pembe pürüzsüz yüzüne gülerken dişlerine doğru büzülen ağzına gülme
çok yaraşır. Her şeyi tam kavrayamadığından onu kandıranlar da oluyor. Tabii erkekler. Çubuk deyince şöyle iyice
düşüneceksin erkek konusunda. Hele bir de gariban, aklı ermez biriysen bu kurt sürüsünün eline düşmemen imkânsız.
Ayten’i sanıyorum parkta yürüyüşü sırasında kandıranlar olmuş. Erkekler görmüşler. Yeğenim bir- iki kez görmüş. Hiç
bir şey olmamış gibi gülüyormuş yine. Bu olaya bir kaç kez daha tanık olduk. Çağrıldığında çok güzel bir şey yapıyor
gibi gülüyormuş.
Ayten’in bide söz durumu oldu apartmana ilk taşındıkları günlerde. Ben görmedim ama kardeşimin dediğine göre pala
bıyıklı eşkıya gibi biriymiş. Ayten bununla sokakta el ele geziyordu. Bir kez uzaktan gördüm eve gelişlerini. Sonra bu
adam Ayten’in durumunu öğrenince caydı. Ayten yine hasta babasına bakmaya devam etti. Aslında evlenmeyi nasıl
biri olursa olsun çok istiyordu. Sözgelimi evlilik için biri darısı bekârların başına deyince canı gönülden amin diyordu.
Sanıyorum bir ay önceydi. Yine birisi geldi Ayten’e adam biraz gelsin gitsin konuşup evlenelim demiş. O da sonuçsuz
kaldı. Ayten akşamları bir hap içiyor bu durumu için. Yani biraz akıl edememe, muhasebe yapıp düşünmek için. Ama
sanmayın ki o denli saf, salak. Öyle aklı başında konuşuyor ki , özellikle onu üzüp aşağıladıklarında. Örneğin halasına
gittiğinde halasının kocadan ayrılıp eve gelen kızının onu aşağılayıcı tutumuna çok kızıyor fakat eminim ki yüzüne bir
şey söyleyemiyordur. Bana güvendiği için ne olup bitiyorsa açıklıkla anlatıyor.
Dün akşam yine anneme itmeye hazırlanırken telefonum çaldı. Arayan yeğenim Jülide idi. Hızlı hızlı anneme gitmemi
söyledi. Ayten anneme gelmiş, ben gitmediğim için de annesi evden çıkamıyormuş. Sanki biraz daha otursa kardeşim
ölecek gibi can havliyle konuştu. Namazımı kılıp gelecektim ama hemen geliyorum dedim. Oraya gittiğimde kardeşim
gel Ayten’i dinle bak, neler anlatıyor. Hastanede babası Ayten’e bir koca bulmuş. Adam yatalak hasta karısına bakıcı
alıyormuş Ayten’i. Kardeşim kalktı, gitti. Ayten başladı gülerek anlatmaya. " Adam yaşlı. Ben karısına bakacakmışım.
Adamın Pursaklar’da onuncu katta bir dairesi varmış. Ayda ayda ödemiş parasını." Ayten’e baktım, sanki gönüllü gibi.
Belli ki kandırmışlar. Az önce babamı aradım bu adamla evlenmeyeceğimi söyledim. Adamın karısı sağ iken bu nasıl
evlilikse. Adam seni hizmetçi alıyor dedim. Hem hizmet edeceksin, hem de adama karılık. Oh ne âlâ! Nikâhsız evlilik
olur mu? Sakın isteme. Ayten babama söyledim zaten istemediğimi. Bu arada Ayten’in telefonu çaldı. Arayan babası
idi. Ona hapını içip içmediğini sordu. O da içtiğini söyledi. Nazife ablagildeyim. Yanımda Nazik abla var. Adam selam
söyle dedi. Ben de geçmiş olsun diyerek, selam söyledim. Babası yanımızda fazla konuşup bir şey söyleyemedi. Bunu
yarım saat sonra gelen telefonla anladım. Kahvelerimizi içmiş yine bu adamın kocası olamayacağını konuşuyorduk.
Sakın aldanıp da bu adamla evlenme, seni kullanmak istiyor. Babasına şaşıyordum. Nasıl bir baba nikâhsız, üstelik de
adamın karısına baktırmak için kızını verir.
Bunun olabileceğini gelen telefondan anladım. Bu kez Ayten’i arayan halasıydı. Emrederek: Çabuk evine git. Bizi
bekle. Geliyoruz. Ayten birden ayağa kalktı. Sanki bir robot gibi düğmesi çevrilmiş, o da yürüyordu. Otur biraz daha
dediğimi bile duymadı. İyi geceler deyip hızlı hızlı yürüyüp, kapı önündeki terliğini giydi. Annemin karşı komşusuydu.
Üç adımda evlerine girip yüzündeki saf ifadeyle iyi geceler dememe karşılık, tekrar iyi geceler deyip kapısını ev örttü.
Kapalı kapılar arkasında neler yaşanıyordu. Ne dramlar. Her şeyi tüm gerçekliğiyle bilmemize olanak yok ama görüp
bildiklerimiz de içimizi acıtmaya yetiyor. Ayten cephesinde neler oldu, bugün öğreneceğim..
05. 10. 2016 / Nazik Gülünay
YORUMLAR
Her insan için dünyanın iki gözü vardır. Üçüncü göz masumdur. Akıl sahibi insanların bir şekilde özürlü insanlardan yarar sağlaması adi suçtur. Ahlaksızlıktır !
İnsan hayatının, bir başka insan hayatına feda edilmesine göz yuman babaya" bir kizınız olmalı " ya da evladınız. Ama empatinin gözü kör olsun. Insanlar Kişiselleştirilmiş çıkarları uğruna bütün değerlerini feda edebiliyor.
Yazık ! Duyarsız topluma ve hepimize !
Dokunaklı !
glenay
İnsanları tanıyamıyorsun.
Adam hastanede kızına koca buluyor. Hem de ne koca.
Çok pis, ahlâksız bir durum.
Yorumunuza çok teşekkürler.
selamlar..