- 564 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HAYAL PENCERENİZİ.. AÇIK TUTMANIN YOLU...
[
Yenilgileri kabullenmeyen kişinin yerine, savaşacak kahramanlar araması çok zayıf bir ihtimalide göze alması gerek.
Ve bir eli ile doğru kadar; yanlış görmesi adına, sımsıkı gözlerin tutacak. Diğer eli ile de kendi çenesini, tuta bilme çabasını da iyi düşünmesi lazım.
Çünkü hedeflediği düşünce boşluğunun arasında güçlü bir hava akımı oluştuğunu,
Ve kendisine doğru koşmakta olan başarısını, bu sefer kendi kendisi ile kovalar bulaması da an meselesidir.
Doğru olan ise; Bir an önce eski başarıların hatırlayıp ve daha sonrasına da. O engelin ortadan kalktığı zaman diliminde. Mantığı her şeyi doğru bir şekilde ona rapor edecektir.
Kötü nedenlerin adı çok zor olan ne değil; ne değildir…
Sonuçlarını doğru bedeninde his edilmesi, defalarca açıp kapanan umutsuzluklara karşı kendini pratik bir
şekilde ise alıkoymadır.
Bura da belirgin olanı kabullenmen tabi ki aşama aşama sonrası sahip olmanın mantığını asla geri planınız da olmamalı
Örneğin:
Mevsimlerde sonbahar, küçük bir kasabanın dağ yamaçlarını selamlayan bir ormandasınız. Her zaman ki sabah yürüyüşünüzün keyfini an ve an yaşamakla meşgulsünüz.
Ve birden başınızdan hafifçe savrulup, düşen bir yaprağın, sizde bıraktığı ilk gayri resmi anı düşünün.
İlk akla gelen “başımı sıyırıp geçti amma!.. zarar vermeden kayıp düştü.” olduğundan eminim
Böylece o an sahip olduğunuz korkularınız bu sefer şansın sizden yana olduğunu… Tıpkı çığlığınız bir vahşi hayvanın çıkardığı, kulak tırmalayan güçlü olan benim der.
Ama bu her yaşadığınız olayda bu kadar hafif atlatacağınızı garantilemez.
Deme ki yaşamınızı, nasıl kolay bir yola koyacağınızın, yanı sırada. Kimseyi rahatsız etmeden düşünmenin vakti derken çok rahat olun.
Ve ayrıca kısmen, kaygı, belirsiz umutlara sipariş verme; yanı sıra sipariş defterini bir süreliğine kalemle arasına bile bile fitne sokun…
Kısaca tek başına ve hayallerinizin yaratıcısı sizsiniz…onların çoğalıp azalması size bağlı
İşte size bir örnek:
Değerli Yazar, Eğitimci Kardeşim, Ahmet Suat’ın (kimliksiz romanı hayranlıkla okudum da) çok güzel insanın hayallerinin gerçekleşmesini, özetleyen bir kısım vardı.
Diyor ki
“Zamanın birinde bir kral varmış,
O kadar kamburmuş ki, bu halinden utanır, kendini saraya kapatır, kimseyi yanına almazmış.
Bir gün bir heykeltıraş kambursuz heykelini yaptırmış, sarayın bahçesine yerleştirmiş.
Her gün bu heykeli ziyaret edip kambursuz halini hayal eder dururmuş.
Bunu o kadar çok istemiş ki aylar sonra kamburluğu kendiliğinden yok olup gitmiş. Hayaller gerçek olmayı ister belki bizde çok…”
Hayallerinizi sevginizle boy verecek…
Saygılar
zaralıcan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.