Ah şu babalar yok mu
Ah şu babalar yok mu. Onlar belirliyor çoğunlukla geleceğimizi.Oysa kendince severdi beni ve kardeşlerimi ama kız erkek
ayrımı yaptın. Biraz da çevrenin etkisiyle. Sen bu konuda yalnız değildin. Seni yönlendiren halam ve ağababam da suçluydu.
Halam kız kısmı okuyup da ne olacak derken, ağababam yatılı okullarda kızların ceninleri tuvaletlere attığını söylüyor bizim
okumamamızı söylüyordu. Bir yandan da hocalar etkin olmuş sonra söylediğine göre. Erkek evlât da gözünde bir başkaydı.
Sözgelimi erkek kardeşimi okuması için zorlarken bizi bu konuda daha başlangıçta bıraktın. Kız kısmı okuyup da ne olacak.
Evlensin evinde çoluk çocuğuna baksın. Bazen de bizi bir çiçek gibi gördün. Zamanı gelince açıp koklanacak. Oysa biz önce
insandık.
Bugün öğleyin kapımın zili çalındı. Kapıyı açtığımda başı türbanlı iki bayan alt kattaydı. Birisi yukarıya benim yanıma çıktı.
Selâmün aleyküm diyerek hemen söze girdi :
" Kur’an kursuna gelmek ister misiniz?"
"Ben dört yıl gittim kuran kursuna biliyorum."
"Olsun tecvit öğrenirsiniz."
"Tecvit de öğrendim."
"O zaman gelin hatim yaparsınız."
" Ben çok hatim yaptım. Artık kuranın Türkçesini okuyorum."
Ne söylediyse beni kuran kursuna çekemedi. Geçen yıl da gelmişti birisi illâ seni kuran kursuna kaydedelim, gel diye.
Benim mutfaktaki küçük radyom bayağı hızlı açık, içeri odada kahvaltı ediyordum. Bir bardak çayımı bitirmeden kapı tekrar çalındı. Kapıyı açtığımda
yine aynı bayanla karşılaştım :
"Üçüncü kattaki Şaziye hanım gönderdi. Ümran siz misiniz? "
" Hayır, ben değilim. Ümran kuran kursuna gider dedi, size gönderdi. Şaziye hanım da gelecek kursa."
O gitsin dedim içimden. Kurbanları kesip etlik yaptılar sanki. Buz dolaplarına, donduruculara doldurdular.Eşiyle bayramın ikinci günü evinden çıkmış
giderken merdivenlerde karşılaştım. Elinde kocaman et dolu bir poşet yanımdan hızla geçti. Ne merhaba, ne selâm. Sanki konuşsa elinden etleri
alıp kaçacakmışım gibi. Her zaman konuşan adam tek kelime etmedi. Bayram günü insan hiç olmazsa iyi bayramlar der. Bu adamın eşi Şaziye hanım.
" Sizi gelin kursumuza yazalım. Sizi sevdim. "
" Ben de sizi sevdim ama olmaz."
" Öğrenci olur, bir şeyler öğrenirsiniz hem."
Güldüm :
" Ben zaten öğrenciyim. Açık öğretimde okuyorum. Babam okutmadı. Ben de içimde ukde kalmasın dedim. Okuyorum."
Böyle söyleyince onun da eski dertleri depreşti:
" Ben güzel sanatlara gitmek istemiştim. Babam göndermedi. Güzel resim yapardım."
Ben de güzel resim yaparım. Kurslarına da gittim demedim ona üzülmekten. Benim İlâhiyata gitmemi istedi dedi.Bende
ilâhiyatı bitirdim. Ah bu babalar dedim. Neden bizim istediğimizi değil de kendi istediklerini dayatıyorlar bize. Ben de
o zaman babama dedim k,: Madem okutmuyorsun, hiç olmazsa imam hatibe gideyim. Yaşım büyümüş, gidemezmişim.
Adım Nezahat dedi birden. Ben de Nazik dedim.
" Bu kuran kursundan maaş alıyor musun yoksa, öyle gönüllü mü yapıyorsun? "
" Maaş alıyorum. Sigortam yani güvencem de var."
" Bence sen yine de imam hatip hocalığı için başvur. Hazır pek çok Fetocu görevden alınmışken."
İlk geldiğinde Fetöcü olmadığını normal bir kurs öğretmeni olduğunu söylemişti. On beş Temmuz gecesi herkese telefon ettim. Bu beladan kurtulmak için sabaha kadar
kuran okuyup, dua ettik. Allaha şükür bunu atlattık."
" Belli olmaz. Atlattık sayılmaz" dedim.
" Sen yine de öğretmenliğe başvur dedim birden."
" Dokuz yaşında bir çocuğum var, biraz mızmız. Onu bırakamıyorum."
" Ne bileyim ailen, annen, kaynanan yok mu onu bırakacağın?"
"Onlar ikisi de uzaktalar. Kaynanam Ankara’da ayağı sakatlandı, zor yürüyor. O çocuğumla ilgilenemez."
Eşinin İmam hatibin müdürü olduğunu, sen çocukla ilgilen çalışma dediğini söylemişti. Ben hayat ortak, o da sen de ilgilenirsen, bir sorun kalmaz demiştim. Erkekler
kendi rahatlarını düşünüyorlar. Bence sen de öğretmen ol, çalış. demiştim. Şimdi iş güvencesinin olduğunu öğrenince rahatladım. Bana ille çalıştığı Muhammet nur
camiinde cuma günleri hanımlara vaiz de verdiğini gelmemi, muhakkak beklediğini söyleyerek çıktı. O gidince neden onu Halk Eğim Merkezindeki resim kursuna gel
diye çağırmadığımı düşündüm. İçinde kalan resim yapmak özlemini giderirdi. Bir cuma günü Muhammet nur camiine uğramalı..
Yazdıklarımı düşünürken, ah şu babalar yok mu dedim. Onlar istese neler olmaz ki.
Yine de hiçbir zaman vakit geç değil diyorum, insanın hayalini gerçekleştirmesi için..
23. 09. 2016 / Nazik Gülünay
YORUMLAR
"Ah babacığım" diye gireyim söze,
Beş çocuklu bir ailenin 4 .sırada yer alan tek kız çocuğu olarak babamız bizleri okutmak için çok büyük fedakarlıklar yaptı ve büyük emekler verdi.
İstanbul dışında fabrikaları olan bir şirkette çalıştığı için çok sık seyahat ederdi ve biz de hep hasret kalırdık varlığına. Eve adım attığında ise hal hatır bile sormadanc"Söyleyin bakayım, dersler ne alemde, okul nasıl gidiyor" diye sorardı.
Hatta masraflarımızın üst üste bindiği günlerden biriydi sanırım, annemin serzenişleri karşısında " Sen niye dert ediyorsun hatun!! Gerekirse ben ceketimi satar yine okuturum çocuklarımı!" demişti. Ama ne yazık ki hiç birimizin mezuniyetini görmek nasip olmadı.
Nurlarda uyusun....
glenay
Keşke sizlerin mezuniyetlerinizi, hayata atıldıklarınızı da görseydi.
Çok teşekkürler anlamlı yorumunuza,
sevgiyle..
Valla,
bir baba olarak,
ben asla öyle düşünmüyorum.
Her iki kızım da okudu,
yüksek tahsillerini tamamladılar.
Ancak,
eski babaların maalesef bu türlü düşündükleri doğru.
Onlara çok da sitem etmemeli bence.
Ne yapsınlar?
Onların zamanları da öyle idi.
Aldıkları terbiye,
çevreden gördükleri oydu.
Günahları ve sevapları ile babalarımız işte.
En azından bizler,
onların yanlışlarına düşmedik.
O yanlışa düşmemeyi öğrettiler bizlere.
İlgi ile okuduğum güzel bir çalışma olmuş.
glenay
Yalnız içimde hâlâ bu konuda bir eziklik var. Bizi çok seven babam, bizi daha çok düşünmeliydi diye.
Anlamlı yorumunuza çok teşekkürler.
selamlar..
Nazik hanim,
yaziniza: "ah babam" diye bir baslik daha yerinde olurdu diye dusunuyorum cunku her baba sizin babaniz gibi degildir. Sizin gibi kulturlu birine bunu izah cok zor olmasa gerek. Bu ara, ah babalar diye baslayip, Kuran kursu icin gelen bayanla ve kurban etiyle devam ederek yine ah babalar diye noktalamissiniz. Galiba acelece yazilmis bir yazi?
Cok guzel olmus, sak! sak! gibi seyler de yazabilirdim ama bu yorumun size pek katkisi olmaz diye dusundum.
selamlar
hotamisli tarafından 9/23/2016 6:53:04 PM zamanında düzenlenmiştir.
glenay
Bütün babalar elbette aynı değildir.
Kendi babamı ve ona benzeyen bugün kapımda konuştuğum bayanın babası gibi çok baba var. En azından benim çevremde. Eskiye göre olumlu yönde bir
değişim var.
Sayfama katkı veren yorumunuza çok teşekkürler.
selamlar..
Liseyi bitirdiğinde kızım konservatuar okuyacağım dedikçe tutturdum öğretmen olacaksın diye. Mecburen olur dedi. Öğretmenliği kazandı. Annesiyle gittiler kayıt yaptırmaya. Aylar geçti, ara tatil geldi, ben kızımı öğretmenlik okuyor sanıyorum. Telefonda soruyorum, dersler nasıl diye... İyi, diyor. Seninle oraya gelince konuşacaklarım var deyip kapıyor telefonu. Geliyor, babacığım, ben öğretmenlikte değil, konservatuarda okuyorum, diye itirafta bulunuyor. "Annemle senden sakladık..." Küsüyorum, bir iki ay harçlık göndermiyorum filan... Sonra, madem istemiş okusun madem deyip yumuşuyorum... Ben 30 sene memuriyet yaptım, Ayvalıktan yarısı emeklilik param, yarısı kredi zar zor bir ev aldım. O, İstanbul Moda'da daire sahibi... Demek ki, babalar fazla ukalalık yapıp hükümranlık kurmaya çalışmamalı, oturmalı bir köşede. Ama nerdeeee.... ATAERKİL BİR TOPLUMUZ YA.... SELAMLAR, SAYGILAR
glenay
Ama sonunda yine öğretmen sayılır, rehber öğretmen.
Aile bir yerde fikrini söyleyebilir ama çocuklar yeteneği ve isteği doğrultusunda yönlendirilmeli.
Sen istemesen de sonunda istediği meslek ya da uğraşa dönecektir.
Kızınız sizi dinlememekle iyi yapmış.
Çok teşekkürler güzel yorumunuza,
selam ve saygılarımla..
Kemnur
glenay
glenay
düşmediğini görünce. Yıllar oldu, rahmetli olalı..
Çok teşekkürler..
Aslında çok derin bir yaraya parmak başmışsınız şairem.elbette ki tüm babalar için bu durum asla geçerli değil ama yadsınacak kadar da az değil.buda bir gerçek.ya ısrarla yönlendirme yapılıyor çocuklara yada çocukların istedikleri seçenekleri ellerinden alınıyor.tebrik ediyorum Nazik hanım böyle bir gerçeği yazıya döktüğünüz için.selam ve sevgilerimle
glenay
Bamamın ah kızım seni keşke okutsaydım. Ah şu cahil hocalar yok mu sözü de beni teselli etmedi.. Yazmaz mıyım..
Anlamlı yorumunuza çok teşekkürler,
selam ve sevgimle..