Baba...!
Evin bir tek oğlu delikanlı çağına ermişti,
Ergenliğin verdiği agresiflikle olur olmaza baş kaldırıyordu yine böyle bir günde,
Babasıyla tartışmış ve evi terk etmişti,
Oğlunun bu saygısız davranışı babayı çok öfkelendirmişti ve Babalığın otoritesiyle bu evde adı anılmayacak diye son noktayı koymuştu,
Günler artık daha bir hüzünlü geçmeye başlamıştı,
Annesi oğlunun yokluğunda içine kapanmış her bulduğu fırsat da sessiz sessiz ağlardı,
Özellikle akşamları oğlunun yatağına oturur yastığını koklayarak hüngür hüngür ağlardı,
Oğlunun yokluğu tam iki yıl olmuştu bir tek defa olsun sesini bile duymamıştı...
ve o yıl çok enteresan bir durum olmuştu...
Oğlunun doğum günü o yıl Babalar günü ile aynı güne denk gelmişti.
Annenin ağlamaklı halini görünce dayanamadı baba “Şu adrese git, oğlunu gör” dedi.
Ve ekledi, “Adresi benim verdiğimi söyleme ama” Birkaç şey daha söyledi ama anne duymuyordu bile, aklında bir tek adres kalmıştı. Anne sevinçten uçuyordu.
Hemen hazırlandı yola koyuldu.
Büyük bir şehrin karşı yakasındaydı babanın verdiği adres.
Gittiği adres bir tamirhaneydi.
Oğlunu tulum içinde gördü.
Bir süre ıslak gözlerle dükkanın karşısından izledi ve oğluna doğru yaklaşmaya başladı.
İki yıl boyunca kendisini arayıp sormayan ailesini unutan delikanlı aniden annesini karşısında görünce önce şaşırdı, sonra koşup sarıldı annesine.
Babası hariç herkesi soruyordu, “o nasıl, bu nasıl,” diyerek.
Ve sonunda “O adam nasıl, hala aksi ve anlayışsız mı?” diye sordu annesine.
Anne cevapsız bıraktı bu soruyu.
“Hadi oğlum gel eve gidelim” dedi.
“Hayır anne, ben böyle iyiyim. O adamla tekrar aynı evde yaşayamam” dedi ve dükkana doğru yürümeye başladı.
Arkasından bir süre bakakalan anne hazırladığı pastayı oğluna vermek için seslendi.
Delikanlı pastayı alırken annesine “Anne ne olur ısrar etme, gelmeyeceğim. Bir gün bile merak edip arayıp sormayan bir adamla aynı evde yaşayamam ben” dedi.
Anne boynu bükük halde oğlunun yanından ayrılmaya hazırlanırken
“Peki oğlum sen bilirsin. Anlaşılan çok kararlısın, gelmeyeceksin. Ama baban dedi ki; son bir aydır arkadaşlık ettiği çocuktan uzak dursun, o çocuk sana zarar verecektir.
Önceki arkadaşıyla barışsın”. Bu kez çocuk donakalmıştı.
Annesi eve dönmüştü. Babaya sitem etti, “Madem biliyordun nerde olduğunu neden benden sakladın?
O yüzden rahattın demek? ”
Hep ters, aksi görünen baba yutkundu ve gözlerinden iki damla yaş akıverdi.
“O benim canımdır ya, canım” dedi.
“Ne zamandan beridir biliyordun? ” diye sordu anne.
“Gittiği günden beridir biliyorum. Bazen öğlen molalarında ne yiyip ne içiyor diye gider uzaktan izlerdim, Bazen akşamları geç gelirdim ya hani, sen beni kahveden sanırdın, işte o zamanlarda da ne yapıyor kimlerle takılıyor diye takip ederdim.”
Karı koca bir birlerine sarılıp ağlarken kapı çalmıştı.
Elleriyle gözlerini silerek kapıyı açmaya gitti anne.
Annesinin kendisine yaptığı pastadan daha büyük bir pasta ve hediye paketi ile içeri girdi delikanlı.
Koşarak babasına sarıldı. “Babalar günün kutlu olsun babaaaa”
Delikanlı anlamıştı. Kendisine hiç bakmadığını düşündüğü babasının, aslında gözünü hiç üzerinden ayırmadığını…. (Anonim) yazarı bilinmiyor...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.