- 718 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
...ZEYNEP...İÇİMİZDEN BİRİ....(1.BÖLÜM )
ZEYNEP…İÇİMİZDEN BİRİ…(1..ci Bölüm )
Ben Zeynep…
Kalbimin,depremleriyle soluksuz kalan ruhumun, alnından nehirler geçiyor.Ateş topuna değen damlalar çığlık ve iki büklüm halinde yol alıyor yanağımdan aşağıya doğru.Gülümseme mevsimini erteleyip, çıkıyorum hülyalarımdan.Kapıları kırık bir gönlün açık kalmış penceresinde kalıyorum ayakta.
Ve sizlere sesleniyorum anılarımın sisli bulvarından bölük pörçük.
İçimde dipsiz uçurumlar,sırtımda dağ,ruhumda uçsuz bucaksız umman taşıyorum. Anılarım,karanlığımın ortasında ışığı emen ve varlıklarıyla beni aydınlatan yaşanmışlıklarımdır. Onlar bu günkü esenliğimin ılık meltemi ve kimseye açılmamış güzellikleridir hayatımın,acısıyla,tatlısıyla…
Geriye dönüp baktığımda anılarım,gecenin zambak kokulu karanlığında gülümseyen Ay gibidirler…
….Zeynep hanım..
Evet sevgili Dostlarım,
Zeynep hanımın geçmişine sizlerle 2 bölüm halinde yolculuk yapacağız.Umarım vakit ayırırsınız ve umarım yeterince sizlere Zeynep hanımın yaşanmışlıklarını bir nebze hissettirebilirim.
Zeynep…Keskin’de evin tek çocuğu...O anne karnında 5 aylık iken Anne-baba ayrılır.Anne çektiği sıkıntılardan dolayı ayrılmak istemesine rağmen babası ayrılmaya razı olmayan,ancak evden ayrılmak zorunda kalan bir baba… Zeynep ,annesi tarafından istenmeyen bir çocuk olarak düşünüldüğü için bebeği düşürmek adına o dönemdeki her yolu ve metodu deniyor anne. Dedenin ve anneannesinin ısrarı,günah olduğunu söylemesi sonucu vaz geçiyor bebeğini düşürmekten ve Zeynep dünyaya geliyor. Zeynep 6 yaşına geldiğinde ,baba anne zaten ayrı yaşarlarken resmen boşanıyorlar. Zeynep,teyzelerin,dayıların,anneanne ve dedenin bulunduğu bir ortamda el bebek-gül bebek büyütülüyor,istekleri daha o dile getirmeden biliniyor ve yerine getiriliyor.Ve o 5,5 yaşındayken çevresindeki çocukların okula başlaması sebebiyle oda okula gitmek için sürekli ağlıyor ve gönderilmediği için hastalanıyor.Dedesinin okul müdürüne ricası :
-“Müdür bey,bir kaç gün gelip gitsin,hevesini alsın,sonra nasılsa bırakır !” demesi sonucu Zeynep okula başlar.Okula başlar başlamasına ama,her bir şeyi tamam olsun ister: okul önlüğü,çanta,kalemler,silgi,kalemtraş vs. O çok sevildiğinden istekleri alınır da.Başlangıçta Zeynep kayıtsız olarak okula başlar.Her gün büyük bir hevesle gider okula.Geceleri Allaha dua eder ki bir an önce sabah olsun,okula gidebilsin,diye. Kızındaki bu heves annesini ve evdekileri de sevindirir. Okula giderken annesi Zeynep’in saçlarını kulaklarının üzerinden at kuyruğu yapar,kolalı kurdelalarla bağlardı.O günlerde Zeynep sınıfın en küçüğü ve sevimlisi olduğundan öğretmeni ona “kuzu” diye hitap ederdi. Zeynep’in asıl isminden ziyade lâkabı daha çok kullanılırdı arkadaşları arasında. Kuzu herkesten evvel okumayı sökmüştü.Günler birbirini kovalarken günlerden bir gün Müdür dedesini okula çağırmış ve müfettişin geleceğini söyleyerek,Kuzu’nun kayıtlı olmadığı için sıkıntı olacağını,teftiş bitene kadar Kuzu’yu bir hafta okula göndermemesini söyler.Bu durum Kuzunun çok zoruna gitmiş,günlerce ağlamış ve yatağa düşmesine sebep olmuştur.Dedesi bu tür sıkıntılarla bir daha karşılaşmamak için mahkeme yoluyla torununun yaşını büyüttürmüş ve torununun rahatça okula devam etmesini sağlamıştır. Zeynep okula dönüş günü geldiğinde inanılmaz mutlu olmuştur.O günlerde sınıftaki başarısından dolayı ilk kırmızı kurdela ona takılmıştır. Zeynep çok sessiz ve çok çalışkan bir öğrenciydi.
Yine o günlerde Kuzuyu çok üzen hadiselerin başında, babasının kanun gereği Pazar günleri onu görme hakkı sebebiyle her Pazar evden alması ve babası ilk karısıyla yaşadığı için ,Kuzu’yu bu eve getirip bırakıp akşam gelip yeniden annesine bırakmasıydı. Kuzu baba evinde gün boyu ağlayıp,yemeden içmeden bir an önce akşam olmasını ve annesine dönmeyi sabırsızlıkla beklerdi.Evdeki üvey annenin hiçbir çabası onun üzülmesine ve ağlamasına engel olamıyordu.
Yine o günlerde Zeynep’e günlük harçlık olarak 25 kuruş veriyorlardı ve Kuzu bunun arttırılmasını çok istiyordu.Harçlığını arttırabilmek için çocuk aklıyla okuldaki çok samimi arkadaşıyla konuşup bir plan yaptılar. Okul çıkışı arkadaşıyla evlerinin önüne gelince Kuzu evin köşesine saklandı,arkadaşı zile basar,Kuzu’nun annesi çıkıp ta kızını göremeyince telaşla -“Hayırdır yavrum niye yalnızsın ? Kızım nerede ? Bir şeymi oldu yoksa ?” diye sorunca arkadaşı
-“Teyzeciğim her şeye zam geldi,Kuzu’da okul harçlığına zam istiyor.Zam yapmazsanız eve gelmeyecekmiş.” Deyince basmış kahkahayı Kuzu’nun annesi ve devam etmiş: -“Tamam tamam gelsin, söz ! Zam yapacağız,ha ha ah” Dediğinde Evin diğer köşesine sinip,bütün konuşmaları heyecanla dinleyen Kuzu büyük bir sevinçle evin köşesinden koşarak eve girmişti.
İlkokul yıllarında babası ara sıra okula gelir,kızının okul durumunu sorar,kızıyla kısa süreli konuşurmuş. Zeynep ise bu gelişlerde babasının yine onu alıp götüreceğini düşünerek üzülür ve ağlardı.Kuzu’yu ağlamasın,üzülmesin diye okul idaresi,öğretmenler hep onunla ilgilenirdi.Zeynep,sanırım 3 veya 4.cü sınıftayken, okula müfettiş gelir.Müfettiş bunların sınıfdayken bir soru sorar ve Zeynep ısrarla parmağını kaldırınca ,müfettiş söz hakkı verir ve Zeynep sorulan soruyu cevaplarken zil çalar ve müfettiş sorunun cevabının bitişini beklemeden sınıfı terk edeceği zaman, anlatması bitmeyen Zeynep,müfettişin bacaklarına sarılarak
-“N’olur gitme müfettiş amca,ben sorunun cevabını daha bitirmedim,öbür derste gelin n’olur !” Diyerek müfettişten söz alır ve müfettişe sarılmayı bırakır.Diğer ders zili çaldığında müfettiş gelir ve Zeynep anlatmaya kaldığı yerden devam ederek konuyu bitirir.
Zeynep,ilköğretim hayatı boyunca derslerinde olduğu kadar Halkoyunları, Pandomim,Müsamere, Tiyatro alanlarında da başarıyla kendini ifade ederdi.
Bu arada bizim Zeynep küçücük olmasına rağmen, podyumlarda mankenlikte yapmaktaydı.Günün birinde,defilede provada yürürken belirli bir yere gelince durup ceketini çıkartması gerekmektedir.Ancak o bütün ısrarlara rağmen durması gerektiği yerde durmayıp,bildiğini yapmaktadır.Bu gün bile sorduğumuzda,neden o tür bir tavır sergilediğini bilememektedir.Sonunda görevliler bu işe bir çözüm bulmuşlardı: Ceketi çıkartması gereken yere geldiğinde ona çikolata uzatır hanımlar ve çikolatanın hatırına ceketi çıkartırdı.Sanırım Zeynep’in sonraki yıllarda aşırı çikolata düşkünlüğünün altında bu anının etkisi ağır basmıştır.
Zeynep’in okul,podyum ve etkinlikler dışında kalan bütün zamanları ise,evde geçerdi.Ve kalabalık ailenin ona olan düşkünlüğü,sevgisi diğer çocuklar gibi dışarda oymasına ihtiyaç bırakmıyordu.Ancak dışarıda diğer çocuklar gibi çıkıp oynamayışı evdeki Teyzelerden özellikle birini çok üzer ve sık sık:
- “Bu kız bir kez bile çıkıp oynasın,üstü başı batsın,kafası,gözü yarılsın hiç önemli değil,yemin ediyorum ! Helva yapıp eşe-dosta dağıtacağım !” Derdi sık sık. Olacak ya,günlerden bir gün Zeynep dışarı çıkar ve daha arkadaşlarıyla oynamaya başlamadan, komşu kızının başkasına attığı taş,gelip Zeynep’nin tam kaşına değip,yarar.Kan yürür yüzünden aşağıya.Kanlar içinde eve koşan Zeynep’nin bu haline önce telaşlanan,ardından gülüşen ev halkı ve Teyze hemen Zeynep’in alnını kocaman bir yazma ile sarıp,helva yapımına girişirler.Bu arada.Komşu kızının babası büyük bir üzüntü ile kapıyı çalıp,açtırdığında Zeynep’i alnı yazmalı görünce hem korkar,hem endişelenir ve onu doktora götürmek için evdekilere ısrar ederse de,geldiği evde ilk helvayı yiyerek gülümseyerek gönül rahatlığıyla ayrılır. Tabi yapılan helva komşulara ve ev halkına dağıtılıp afiyetle yenir.
Bizim Zeynep’nin gene o yıllarda sınıfında İbrahim diye bir arkadaşı vardı ve sık sık -“Gız,seni seviyom.Seni kaçıracaam” Derdi.Ne zaman İbrahim Zeynep’e yaklaşsa,ödü kopar,hızlıca oradan kaçar,İbrahim’in kendisini gerçekten kaçıracağını sanardı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.