Yaban atları
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Sana rastlayacağımı hiç umut etmediğim bir pencereden bakıyorum. Atlar dört nala koşuyor. Yabani şaha
kalkmaları korku veriyor içime. Ürkek bir ceylan olduğumu söylemedim mi. Birkaç adım daha atsam orda
altlarında kalacağımdan eminim.
Bütün ışıklar sönmüyor dışarda. Penceremin önündeki üç lâmbadan biri mutlak yanıyor gündüz vakti bile.
Bir lâmbanın altında seni görür müyüm o halı sahada. Gece çocuklar futbol oynadı orada.Altında kalmadı
hiç biri ağabeylerinin.
Beni sevdiğini hiç söylemedin. Neden görmedin bakışlarını. Hızlı adımlarla yürüyüp geçerken eski sokakta
birden adımlarının yavaşladığını unutmuş olamazsın. Nasıl seni seviyorum dediğini gözlerinin. Bir köprüde
içinden içime yürüdüğünü unutmadım. Bu deli rüzgârları sadece benim hazırladığımı düşünemezsin. Orda
tam köşedeki lokantada içtiğini, arkadaşlarının kolunda evinize götürüldüğünü. Annenin pür telâş kapıyı
nasıl açtığını. Seviyorum diye annenin boynuna sarıldığını.
Öyle azgın yaban atları salınmış ki doğaya.Kaçarak kurtuldum çiğnenmekten. Uzakta sarı ışıklı pencerede
gölgen vardı. Yoksa gölgeleriniz mi demeliyim. Üç çocuğa hamile bir kadın omzunda kara şalıyla yanında
duruyordu. Bakışlarımı kaçırdım pencereden. Hâlâ ardına dönüp bakıyordun. İnkâr etme boşuna sen beni
seviyordun.
Yazmak istediğim bunlar değildi. Toz duman edip ortalığı, kaçışan atları yazacaktım. Birden önüne geçtin
kocaman bir hayalle. Gerçeklerin üstesinden gelmek kolaydır. Hayallerle uğraşmak zor. sürekli yanan bir
lâmba ışığı az geliyor. Atlar gemi azıya almış hem. Benim sakin görüntümde bir şey belli olmasa da bu
böyle.
Bir kaç yıl öncesine kadar bir çıkmaz sokaktı yaşadığım yer. Herkes dar bir yol arardı kendine. Sözgelimi
Ayşenim abla fakirlikten kurtulmak, Leyla daha rahat yürüyebilmek, diğerleri ise çoluk çocuğuna güvenli
bir hayat sağlamak. Hemen hepsi bir yol bulup isteklerine kavuştular. Bir benim istediğim olmadı. Özlemin
yanımdan ayrılmadı. Senin bir hayal olduğunu, içimde yaşadığını unutarak baktım penceremden. Lâmba
her zaman yandı. Gece gündüz demeden. Yaban atları geçti önümden. Bahçemin çiçeklerini çiğneyerek.
Söyler misin bana ne bu atların özgürlüğünden.
Yatsı selâları verilirken, millet Kızılay’a direniş yürüyüşüne çağrılırken. Elindeki rakı şişesini pencereme
sallayarak geçsen. Sevineceğim sanki.
02. 08. 2016 / Nazik Gülünay
Yazımı güne seçen, seçici kurula çok teşekkürler.
YORUMLAR
O kaybolan güzel yılların özlemiyle yazılmış; halen hayallerinizde yer alan çektiğiniz acılara rağmen sevginin sevdanın
böylesi sevmenin kutsallığı ! Tebrik ederim sevgili Glenay dost . Şimdiki aşklar sevdalar pamuk ipliği maalesef! ❤🧿🌸☘👏🐞🌸☘
glenay
E.Defterine de yorum yazmanız beni sevindirdi.
Dediğiniz gibi şimdiki sevdalar pamuk ipliğine bağlı..
Selamlar sevgiler..
Kalemine yüreğine bereket sen yaz ben okuyayım.
Çok beğendim.
Tebrik eder başarılarının devamını dilerim Naziğim.
Sevgi ve selamlarımla...
.
glenay
yazmayı seviyorum,
elbette yazacağım..
selamlar, sevgiler..
Deneme demişsin, öyküye daha yakındı sanki.. öncelikle tebrik ederim..
yaban atları, bir diger ifadeyle yılki atları.. nuri bilge ceylan'in o çok sevdiğim 'kış uykusu' filmini izledin mi bilmiyorum. Filmde replikler zaten çok güzeldi, ama bir sahne vardı ki aklımdan hiç çıkmaz. Yakaladıkları yılkı atlarını evcillestirmek için nehire sokuyorlar, nefessiz bırakıp son anda hayvan çatlamaya yuz tuttugu bir anda çıkarıyorlar. Bakıyorlar hâlâ isyankar mi, eğer öyleyse bir daha. Bu güç gösterisi atın direnci kırılıp, sahibine teslimiyet gösterene değin sürüyor. İşte bazen hayatta insan kendisini bir yılkı atı gibi hissediyor. Nice kederler, zorluklarla kesilen nefesimiz.. Ta ki, kim sahip kim buyruğa uyan kabul edene dek..
Alakasız belki ama ne bileyim, öyle aklıma geldi yazını okuyunca. Değişik bir yazıydı, güzeldi.
Sevgilerle..
glenay
Filmi izlemedim ama duymuştum.
Yaban atlarının böyle evcilleştirilmesine üzüldüm.
İnsan en vahşi, acımasız varlık galiba.
sevgilerimle..
Sana/size ve onlara derim ki , daha dünya dünü unutmuşken ben yarını hatırlıyorum senin için.. Yarın ben ölürsem ,dün benim için hatıra ve hatırat ve susuyorum…
yaptığım tek şey: tuttuğum nefesi bırakmak...
her durumda ama her durumda..
ucu kapalı olan tükenişin doğurduğu aşırılığa adanırken elimden kaçan birikimi gelecekte buluyorum...aramızda duran, durmayan ve durmamış olan şeyle ilgili bir yargı, dönüş yolu ve talep yok içimde.... tıpkı tükenişe dönük aşırılığın tanrıya bir meydan okuma ve dramatik olmaması gibi...
ne bana tek bir söz söylemiş şu ana dek, ne de bir soru yöneltmiş...içimde bir yanıt kendiliğinden doğdu...kalbine dokunmasa kendi kalbine dokunmalısın...orada ben de varım...olacağım da...
son şey yine son...
glenay
İnsan nedense yaşadıklarını anlatmakta, anlamlandırmakta zorlanıyor.
Bu arada imdadımıza, şiir, öykü yetişiyor.
Çok teşekkürler..
Sana rastlayacağımı hiç umut etmediğim bir pencereden bakıyorum. Elindeki rakı şişesini pencereme
sallayarak geçsen. Sevineceğim sanki. Sevmek budur işte, hayatın oyunları kimini kavuşturur kimini de geç buluşturur...Giriş ve bitiş çok güzeldi, lakjin bitmesini istemedim bu sayfanın...
Sevgilerimle Glenay ...
glenay
iyi geceler, sevgilerimle..