- 1653 Okunma
- 7 Yorum
- 4 Beğeni
BİR PİÇTEN BAŞKA BİR PİÇE , KÖSEDAĞ SAVAŞINDAN 15 TEMMUZ 2016 YA…
Orta okul, özellikle de lise eğitimi almış herkesin tarih derslerinden hatırlayacağı, en azından ‘’Evet ya bu ismi duymuştum ben’’ Diyeceği bir isimden bahsedeceğim bu gün.
Bu isim Sadeddin Köpektir. Hatırladınız sanırım. Anadolu Selçuklu Sultanlarından II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in veziri Sadeddin Köpek’i.
Eminim pek çoğunuz öğretmeninize ‘’ Hocam bu nasıl bir isim böyle? Köpek diye isim mi olur? Her halde kötü bir insan diye ona köpek demişler değil mi?’’ Diye sormuşsunuzdur.
Evet…Saddettin, köpek olmasına köpektir ama kötü bir insan olduğu için köpek değildir. Onun yaşadığı çağlarda Köpek kelimesi bu günkü gibi hakaret anlamında kullanılan bir isim ya da sıfat olmadığı için köpektir. O dönemlerde köpek için ‘’Kelp’’ kelimesi kullanılırdı ki halen Anadolumuzda bazı yaşlılar kızdıkları insanlara ‘’Kelp oğlu kelp ‘’ derler. Oysa Saadettin Köpek’in yaşadığı dönemlerde Atukoğullarından bir beyin adı da köpektir ve işin daha da ilginci Sadettin Köpek’in Köpek’i değil, Saadettin’idir lakap olan. Yani asıl adı Köpek bin Muhammed, lakabı ise Sadeddin’dir.
Sadeddin Köpek’in ne zaman doğduğu bilinmemektedir. Hakkındaki bilgileri ise zamanının ünlü tarihçisi İbni Bibi vermektedir.
İbni Bibinin kayıtlarına göre Sadettin Köpek Emir-i şikar ( Avcıbaşı), nakkaş ve hepsinden önemlisi büyük bir mimardır. Mesela I.Alaaddin Keykubat’ın Beyşehir gölü yakınlarında yaptırdığı Kubad Abad Sarayının mimarı işte bu Sadeddin Köpektir. Dahası kendi adına da Konya- Aksaray arasındaki Tömek Köyü yakınındaki Zazadin Hanını da o yaptırmıştır ki ‘’Zazadin’’ Sadettin’in bair başka söyleyiş şeklidir.
Sadettin Köpek adına ilk olarak I. Alaaddin Keykubat’ın 1226 da Eyyubilere karşı yaptığı bir seferde rastlıyoruz. Harput civarında yapılan bu savaşta Sadeddin Köpek Anadolu Selçuklu ordusunun sol kanadına kumanda etmektedir.
İşte bu savaşta kazanılan başarıdan sonra Sadeddin Köpek hızla yükselmeye başlar.
1237 yılına doğru I. Alaaddin Keykubat kendisinin yerine büyük oğlu Gıyaseddin Keyhüsrev’i tahta varis göstereceğine diğer oğlu İzzeddin Keykavus’u gösterir. Daha sonra da bir ziyafet esnasında yediği av etinden zehirlenerek ölür(!) [ Hemen hatırlayalım: Ne demiştim yukarıda? Sadettin köpek aynı zamanda Emir-i şikar yani avcı başıdıdır ve sultanın av eti yemesinden, ava çıktığında av hayvanı bulabilmesine kadar avla ilgili her işten o sorumludur.]
I. Alaaddin Keykubat ölür ölmez Kubadabad Sarayında adeta hapis hayatı yaşayan II. Gıyaseddin Keyhüsrev, Kayseri’ye getirilir ve tahta oturtulur. Tabii ki o tahta oturur oturmaz Sadeddin Köpek’e ikbal kapıları açılır.
Daha sonra Sadettin Köpek kendisine saltanatın yollarını açma faaliyetlerine başlar.
Biliyorum ‘’ Hocam ! Selçuklu ya da bir başka Türk devletinde hükümdar soyundan olmayan biri sultan olamaz. Sadeddin bunu bilmiyor mu ki saltanatı ele geçirmeye çalışıyor? Bu teziniz yanlış oldu.’’ Diye itiraz edenler olacaktır. Az sabır. Sadettin Köpek onun da çaresini düşünmüş elbette…
Evet…Saltanata giden yolda ilk iş olarak kendisinin sultanlığını asla kabul etmeyecek olanları ortadan kaldırmak ona en akıllıca iş olarak geldi. O bakımdan da öncelikle I. Alaaddin Keykubat tarafından Anadolu’nun doğusuna yerleştirilmiş olan ve Moğollar ile Anadolu Selçukluları arasında tampon görevi yapan Harzemşahları bertaraf etme yoluna gitti. Harzemşahlar kendilerini Moğaol zulmünden koruyan I. Alaaddin Keykubat’a ve ondan sonra tahta oturan II. Gıysaeddin Keyhüsrev’e son derece bağlıydılar.
Sultan II. Gıyaseddin’i ikna ederek Harzemşahların beyi Kayır Han’ı Zamantı kalesine hapsettirdi.Harzemşahlar bu hareket üzerine isyan edip Anadolu Selçuklu topraklarında yağmalama hareketlerine başladılar.
Sultanın Harzemşahlar üzerine gönderdiği ordu bozguna uğradı. Bu arada tüm bu işlerden Sadettin Köpek’i sorumlu tutan Atabeg Altun Aba da Sadettin Köpek tarafından öldürtüldü. Sıranın kendisine geleceğini anlayan vezir Taceddin Pervane korkusundan Ankara’ya kaçtı.
Sadettin Köpek o kadar önemli bir güç haline gelmişti ki Saltanat Naibi Kemaleddin Kâmyâr bile ondan çekindiği için bu zulümleri gördüğü halde sultanı uyarmıyordu. Hoş uyarsaydı da farketmeyecekti. Zira Sultan da kardeşi İzzeddin Kılıçarslan’dan çekindiği için Sadeddin Köpek’in yaptıkları hoşuna gitmese de göz yumuyodu. Öyle ki Sadeddin Köpek’in telkinleriyle kardeşi İzzeddin ‘in annesini boğdurtmuş, kardeşi İzeddin Kılıçarslan ile Rükneddin’i Borgulu kalesine hapsettirmişti.
Sultan Gıyaseddin’in nihayet bir erkek evladı dünyaya gelince hemen yine harekete geçen Sadeddin Köpek Mübarizüddin Armağanşah adlı kumandanı İzzededin Kılıçarslan ve Rükneddin’in öldürülmesi ile görevlendirdi ise de bu kumandan emri yerine getirmemekle beraber her iki kardeşi de öldürdüğünü söyledi.
Sadettin Köpek bundan sonra Sultan’a sadık insanları tepelemeye devam etti. Vezir Taceddin Pervane’yi şarkıcı bir kadınla zina etmekle itham etti ve zavallı adamı recm ettirdi.
Artık ondan korkmayan, çekinmeyen bir Allahın kulu kalmamıştı. Öyle ki ileride Anadolu Selçuklu Devletinin kaderinde önemli bir rol oynayacak olan Celaleddin Karatay bile devlet görevinden kendi isteği ile çekilmişti.
Herşey güzel gidiyordu Sadeddin Köpek için. Ancak halkın gözüne girebilmek için askeri bir zafere de ihtiyacı vardı. İşte bu sebeple Eyyubilerin hakimiyetinde bulunan ama bir Hrıstiyan kalesi olan Samsat Kalesi üzerine yürüdü. Samsat Hrıstiyanları ise ‘’Aman kutsal haçımıza ve bize dokunma, buyur kale senin olsun ‘’Demişlerdi zaten. Yani Sadeddin Köpek oldukça beleş bir zafer kazanmıştı. Ama kazandığı bu zafer (!) daha da şımarmasına sebep oldu. Çevredeki bir iki kaleyi de ele geçirdikten sonra eski emirlerden Kemaleddin Kaymeri ve Hüsameddin Kaymeri’yi de ortadan kaldırdı.
Sultan II. Gıyaseddin Keyhüsrev her şey gözünün önünde olup bittiği halde o kadar kör, o kadar sağırdı ki Sadettin Köpek’in hiç sebep yokken önce Harzemşahlara saldırması, sonra Eyyubileri darıltmasının Moğolların ekmeğine yağ sürdüğünü, Anadolu’ya saldırmak için fırsat kollayan Moğolların bu faaliyetler karşısında zevkle ellerini ovuşturduklarını görüyor ama hiç sesini çıkarmıyordu.
Sadettin Köpek, bu olaylardan sonra ll. Gıyaseddin Keyhusrev’i de saf dı¬şı bırakıp Selçuklu tahtına oturmanın hesaplarını yapmaya başladı. Ancak bunun için Selçuklu hanedanına mensup oldu ğunu ispatlaması gerekiyordu. Köpek bu konuda da bir çözüm yolu buldu. Annesi Şehnaz Hatun’un Sultan I. Gıyaseddin Keyhusrev ile gayri meşru ilişkisi olduğunu, I. Gıyaseddin’den iki aylık hamile iken bir başkasıyla evlendiğini, kendisinin bu nikahtan yedi ay sonra dünyaya geldiğini, yani I. Gıyaseddin Keyhusrev’in gayri meş¬ru çocuğu olduğunu iddia etti. Kısaca kendisinin – gayrı meşru da olsa- Alaaddin Keykubat’ın kardeşi, II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in de amcası olduğunu iddia etti. Öte yandan devletin kötü gidişinden sultanı sorumlu tuttu ve onun Abbasi halifelerinin sancağını değiştireceğini, Abbasiler’i tanımayacağı söylentisini yaymaya başladı.
Anadolu’nun bu karışık döneminde 1237 yılına gelidiğinde tarihimizde ‘’Baba İshak İsyanı’’ diye adlandırdığımız bir ayaklanma başgösterdi. Anadolu Selçuklu Devleti bu isyanı bastırmakta o kadar zorlandı ki isyanın bastırılması için paralı asker tutmak zorunda kaldı ve Frankların paralı askerleri sayesinde güçlükle bastırıldı bu isyan.
Bir taraftan Baba İshak İsyanı, bir taraftan Sadettin Köpek’in ortaya attığı iddialar nihayet Sultan II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in gözlerini açmıştı. Sadeddin Köpek’i bertaraf etmeye karar veren sultan çok güvendiği hassa kölelerinden birini gizlice Sivas Subaşısı Hüsameddin Karaca’ya gönderip Sadeddin Köpek’in ortadan kaldırılmasını emretti.
Hüsameddin Karaca, kısa sürede Sadeddin Köpek’in güvenini kazandı.Bu arada da onu öldürmek için bir suikast timi kurdu. Daha sonra bir ziyafet sırasında Köpek’i öldürmeye çalıştıysa da başaramadı. Ancak bu esnada Emir-i alem Togan’ın kılıç darbesiyle yaralanan Köpek kendini sultanın şaraphanesine attı; burada şarabdar ve adamları tarafından öldürüldü. Cesedi demir bir kafes içine konularak Kubadabad Sarayı’nın kale burcuna asıldı.
Sonra?
Anadolu Selçuklu tahtına oturduğunda henüz 16 yaşında tecrübesiz bir çocuk olan II. Gıyaseddin Keyhüsrev daha tahta çıkar çıkmaz bir taraftan Sadettin Köpek’in ihaneti, öte taraftan Baba İshak İsyanı gibi bir isyanla karşı karşıya kalmıştı. Bütün bu sıkıntılı dönemi oldukça zor bir şekilde atlatmış olsa da önünde çok daha büyük bir tehlike duruyordu: Moğollar.
1243 yılına gelindiğinde Moğollar da harekete geçtiler ve hepimizin bildiği meşhur Kösedağ savaşı yapıldı onlarla. Bu savaş sırasında II. Gıyaseddin 22 yaşındaydı. Tecrübesizliği, kimi dinleyeceği, hangi devlet adamları ve komutanlarının daha isabetli kararlar verdiğini kestirememesi sebebiyle aldığı yanlış kararlar sonucunda rahatlıkla kesin bir zafer kazanabilecekken feci bir yenilgi ve hezimetle karşılaştı Kösedağ’da ( Sivas ilimizin Zara ve Suşehri İlçeleri arasında ) Savaş meydanını bırakarak kaçtı. Daha sonra kendini tamamen içkiye verdi ve 1246 yılında henüz 25 yaşında iken Alaiye’de ( Alanya) bir rivayete göre beslediği vahşi hayvanlar tarafından ısırılarak, bir başka rivayete göre aşırı içki içmekten dolayı öldü.
Evet…1237 yılında bir Köpek, saltanata giden yolda ‘’ Ben bir piçim’’ Demekten çekinmemişti. Onun piçliği Anadolu Selçuklu Devletine Kösedağ Savaşı ile bir yıkım getirdi. Günümüzde ise bir başka PİÇ ( Pensilvanya İhanet Çetesi ) Türkiye Cumhuriyeti Devletinin başına bela oldu. Onun belasını çok şükür milletçe defettik ya inşallah Bir Kösedağ Savaşı yaşamayız bundan sonra. Allah bu ülkeyi Piçlerden korusun.
YORUMLAR
Ağabey önce benim memleketim Zara dan bahsederek onurlandırdığın için teşekkür ederim.
Rahmetli Halil Söyler in bir uzun hava sı var!
Kösedağ dediğin yüce manzara
Biryanı Suşehri bir yanı zara
Otur çiçeklide zülfünü tara
Çekil duman çekil Kösedağ başından.
Kösedağ derler Zara engini
Yaylaya çıkarlar fakir zengini
O güzel çiçekler dökmez rengini
Çekil duman çekil Kösedağ başından.
Güzel bir yazıyla güne başladım. Çok teşekkür ederim.
Selam ve saygılarımla.
Çok güzel bir yazı kaleme almışsınız tebrik ederim fetöşe gelince saadettin köpek bile onun yanında arı duru kalır Allah bu millete yardım ediyor yeter ki milletim Allah'a bir adım atsın Allah misli misli karşılık veriyor insanlar bir şeyi unutuyor her şeyin tek ve yegane sahibi yalnızca kadri mutlak Allah O Allah (c.c)'ki tuzak kuranların en hayırlısı
Kıymetli hocam son günlerde fetö ile ilgili haberleri dikkatle izliyorum adam çok enteresan biri tam bir ruh hastası.
Bu akşam da televizyondan geçmişte fetö’nün çok yakınında olan eski zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce ile yapılan röportajı izledim. Anlattıkları akıl alır gibi değil koca koca öğretim üyeleri,siyasetçiler, sanatçılar, sporcular vesaire adamı haşa ilah gibi görüyorlar. İnsanlar resmen büyülenmiş gibi adam ne derse harfiyen yapıyorlar. Aslında bu fetö'yü boşuna getirmeye çalışıyorlar, Gülercenin anlatıklarına göre adam tam bir şeytan. Amerika da da bir sürü siyasetçi resmen adama tapıyormuş! Cumhuriyetçilere ve Demokratlara da müthiş mali destekte bulunuyormuş. Kanaatimce böyle giderse beş on seneye kadar Amerikayı ele geçirir. Böylece Amerika zaten büyük şeytan bu ibne de şeytan ikisi de yesin birbirlerini. Bizlerde olan biteni seyrederiz hep onlar seyredecek değil ya!
Nasıl fikir ama?’’
Saygı ve sevgilerimle.